Türk Eğitim-Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SORUNLARLA BAŞLIYOR.” Dedi..
Türk Eğitim-Sen olarak 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılının hayırlara vesile olmasını temenni eden Kurtoğlu ; “Tüm öğretmenlerimize, eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz.” dedi
Bu minvalde; yeni eğitim-öğretim yılına adım atarken başta Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden talebimiz; sendikamızın dile getirdiği eksikliklere, yanlışlıklara kulak kabartmaları, taleplerimizi dikkate almalarıdır” diyen Kurtoğlu; “Bu; eğitimin geleceği, çocuklarımızın, eğitim çalışanlarının huzur ve mutluluğu, kaliteli, verimli bir eğitimin sağlanması için çok önemlidir.” diyerek şu yazlı açıklamada bulundu
“TÜRK EĞİTİM-SEN SÖZLEŞMELİ VE MÜLAKATLA ÖĞRETMEN ALIMINA KARŞI ÇIKMAKTADIR. AÇTIĞIMIZ DAVANIN LEHİMİZE ÇIKMASINI UMUT EDİYORUZ.
Sözleşmeli öğretmen alımı için mülakatlar yapılmıştır. Sonuçlar 28 Eylül tarihinde açıklanacaktır. Ancak “mülakat komisyonları hak ve adalet ölçüsünde puanlar mı verdi, mülakatlar adil ve şeffaf mı yapıldı?” sorusuna tam anlamıyla evet cevabı vermemiz mümkün değildir. Hatırlanacağı üzere yönetici atamalarında oluşturulan komisyonların puanları nasıl ve neye göre verdiği hala hafızalarda tazedir. Benzer haksızlıkların, hukuksuzlukların sözleşmeli öğretmen alımında da yaşanmayacağının garantisini kim, nasıl verecektir?Dolayısıyla dikkat edilmesi gereken husus; Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir paralel yapı temizlenirken, yeni bir paralel yapı yaratılmaması noktasında gayret sarf edilmesi olmalıdır.Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli ve mülakat esasına dayalı bir öğretmen alımına karşıyız. Çünkü;
-Sözlü sınavın ne olduğunu Türkiye’de bilmeyen yoktur. Siz sözlü sınav derseniz, işin içine torpil girer, yandaşlık girer, tehdit girer, şantaj girer, baskı girer, istismar girer, dayatma girer. Şu da unutulmamalıdır ki; daha önce uygulanan sözleşmeli öğretmen alımında sözlü sınav uygulanmamış, öğretmenler sadece KPSS puan üstünlüğüne göre atanmıştı.
-Mülakat ile birlikte KPSS’de yüksek puan alanlar atanamazken; daha düşük puan alanların atanması kolaylaşmaktadır. Bu ve bundan sonraki tüm mülakatla öğretmen alımlarında torpil listeleri elden ele dolaşması, siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatlarının devreye girmesi, adamını bulanın sözleşmeli öğretmen olması kaçınılmaz olabilecektir. Hatırlarsanız, yönetici görevlendirmelerinde mülakatla getirilen okul yöneticilerine hepimiz tanıklık ettik. Nerede biat eden, kula kulluk yapan, yandaş olan varsa hepsi yönetici olarak atandı; yandaş olmayanlar, okullarını başarıdan başarıya koşturan, ödül üzerine ödül alan, bileğinin hakkıyla bu makamlarda oturan birçok idareci görevlerinden alındı.. Bakanlığın bu noktada çok uyanık davranması zorunludur. Çünkü mülakat her zaman istismara zemin hazırlar. Öte yandan sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımının bir başka sakat noktası ise şudur: Sözleşmeli öğretmenlere okullarda baskı uygulanacak, dayatmalarda bulunulacak, ‘Şu sendikaya üye ol ya da şu sendikaya üye olursan kadroya alınırsın, üye olmazsan kadroya alınmazsın’ denilecektir.
-Sözleşmeli öğretmen alımında KPSS puan üstünlüğünün değil de, mülakat yönteminin getirilmesi, torpili olmayanların umudu ve ekmek kapısı olan KPSS’yi onların elinden almak anlamına gelmektedir. Bu; insanların adil şartlarda öğretmen olduğu bir sistemden, torpillilerin öğretmen olduğu bir sisteme geçilmesi anlamına gelmektedir.-Öte yandan şu hususu da gündeme getirmek istiyoruz: Bilindiği gibi özel dershanelerde ya da etüt merkezlerinde 6 yıl çalışan öğretmenler KPSS şartı aranmaksızın sözleşmeli öğretmen olarak atanacaktır. Sözleşmeli öğretmen alımlarında en yüksek KPSS puanına sahip 3 katı aday sözlü sınava alınacakken, dershane ya da özel etüt öğretmenlerinin atanmasında hiçbir şekilde KPSS şartı aranmaması haksızlık içinde yeni bir haksızlık doğurmaktır. Sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımı zaten ucube bir uygulamayken, dershane ve etüt öğretmenlerinin KPSS şartı aranmaksızın mülakatla alınması eğitimimiz açısından çok acı verici bir durumdur.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı sendikamız sözleşmeli ve mülakat uygulamasına dava açtı. En kısa zamanda davanın sonuçlanmasını ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın dava sonucuna göre hareket etmesini bekliyoruz. Bu uygulama ucubedir, çünkü başarı sadece mülakat puanına göre tespit edilmektedir. Benzeri durum şube müdürlüğü sınavında da yaşanmış, yargı sadece mülakat puanı ile atamanın hukuka uygun olmadığına, yazılı sınav+mülakat ortalamasına göre işlem yapılmasına karar vermişti.2017 YILINDA 100 BİN ÖĞRETMEN ALIMI YAPILMALIDIR. ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK KALDIRILMALIDIR.
Milli Eğitim Bakanlığı, personelinin en fazla açığa alındığı Bakanlıktır.MEB, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında meslekten ihraçlar nedeniyle 15 bin sözleşmeli öğretmen alımı Gerçekleştirecektir.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz,15 bin öğretmen alımına ilaveten tekrar 15 bin öğretmen daha alınacağını açıklamıştır. Türk Eğitim-Sen olarak;son gelişmelerin ardından 30 bin öğretmen alımı daha yapılmasını destekliyoruz. Ancak bu sayıyı yeterli bulmuyoruz. Bilindiği üzere son olarak 11 bin 500 öğretmen daha açığa alınmıştır. Öte yandan kapatılan okullardaki öğrenci sayısı, ücretli öğretmen görevlendirmeleri ve ülkemizdeki öğretmen açığı hesap edildiğinde öğretmen alımlarının yetersizliği bir kez daha görülecektir.
Bu minvalde sendikamızın talebi; Şubat ayındaki atamalara ilaveten, 2016 yılının sonuna kadar 50 bin öğretmen alımı daha yapılmasıdır.Ayrıca2017yılında da 100 bin öğretmen alımı gerçekleştirilmelidir.Ancak bir kez daha yineliyoruz; öğretmen atamalarında mülakat hiçbir şekilde yapılmamalı, tüm öğretmenler KPSS puan üstünlüğüne göre ve kadrolu olarak atanmalıdır.
Öte yandan Hükümet açığa alınan ancak, KHK da ismi çıkmayan öğretmenleri hızla göreve iade etmeli, ihraç edilenleri hızla yeniden değerlendirmelidir.
KHK’da ismi olmayan 15 bin öğretmen hemen göreve iade edilmeli, illa soruşturma inceleme yapılacaksa görevde yapılmalıdır. Öğretmensiz olmaz.
İhraç edilen tüm memurlar ve öğretmenler itirazları doğrultusunda ciddi bir soruşturmaya tabi tutulmalı, tüm ihraç kriterleri bir daha gözden geçirilmelidir.
KAMUDA AÇIĞA ALMALAR SAĞLAM BİR SORUŞTURMAYA DAYANMALIDIR; ART NİYETLİ KİŞİLERİN YAKLAŞIMLARINA KARŞI DEVLETİMİZ UYANIK OLMALIDIR.
15 Temmuz darbe girişimi alçaklığının ardından kamuda Fetö’ye yönelik operasyonlar yapılmaktadır. Bu kapsamda tüm kurumlarda açığa alınan, meslekten ihraç edilen kamu çalışanlarımız olmuştur. Darbelere her daim karşı duran, demokrasi çizgisinden asla ayrılmayan ve bu nedenle demokrasiye tıpkı bayrağımız, vatanımız gibi sahip çıkan Türk Eğitim-Sen, darbeye ve terör örgütüne karşı devletimizin attığı adımların her zaman yanındadır.Öte yandan meslekten ihraç edilen kamu çalışanları ve öğretmenlerden çok sayıda telefon almaktayız. Sendika olarak masum insanların ve ailelerinin bu süreçten zarar görmemesi, adalet önünde kendilerini savunabilmeleri, başları dik bir şekilde dolaşabilmelerini çok önemsiyoruz. Zira bu bir onur, gurur meselesidir. Açığa almalarda akabinde meslekten ihraçlarda siyasi, ideolojik ve sendikal tercihlerin etkisi olmadığı görülmektedir. Ancak ne yazık ki bu işlemler sırasında bazen hatalar yapılmakta ya da art niyetli kişilerin yanlı yaklaşımı söz konusu olabilmektedir. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Fetö’cü diye suçlananlardan bazılarının hiç alakası yok” diyerek tepkisini dile getirmiş; Başbakan da, “Şüphesiz yanlış hesap Bağdat’tan döner. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra dönülüp bakılacak. Yapılan yanlış varsa düzeltilecek” demiştir. Böylece haksız yere meslek ihraç edilenler için umutlu bir bekleyiş başlamıştır. Tüm bunlar göstermektedir ki, ortada haksızlıklar, hukuksuzluklar, iftiralar dolaşmaktadır ve devletin üst makamları ise bu yaşananlara karşı aklı selim bir tavır içindedir.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı “At izi it izine karıştı” diyerek, tepki gösteriyorsa, kendini bilmez işgüzarların da bundan ders çıkarması gerekir. Bu minvalde soruyoruz; Karabük’te ihraç edilen öğretmenlerin listesi kimler tarafından hazırlanarak MEB e gönderilmiştir. Karabük Milli Eğitim Müdürlüğünde oluşturulan komisyon bu listeleri hazırlarken bir sendikanın şube başkanının da görüşleri alınmış mıdır? MEB e kaç kişilik isim listesi gönderilmiştir? Bunların kaçı ihraç edilmiştir? İhraç listesini hazırlayanlar açığa alınan öğretmenler arasından kimlerin ismini bu listeye kimlerin telkini ile sokmamışlar,ihraç listesine aldıkları hangi kriterlerle hazırlamışlardır.Cevapları bizde belgeleri ile olan bu hususun bir an önce yetkili makamlarca cevaplanmasını beklemekteyiz.
Kamuda her türlü terör örgütü unsurlarının temizlenmesi ve hukuk marifetiyle cezalandırılmasını sonuna kadar destekleyen Türk Eğitim-Sen olarak bunun yanı sıra fırsattan istifade ederek, suçsuz insanları ekarte etmeye çalışanlara karşı mücadele ettiğimizin bilinmesini istiyoruz. Ayrıca MEB’deki her türlü paralel yapının da tamamen temizlenmesi gerekmektedir. Şayet bu gerçekleşmez, tüm atamalar yandaşlığa göre yapılmaya devam ederse, MEB’deki paralel yapı tıpkı Fetö gibi devletin başına bela olacaktır.
YARGI KARARLARI UYGULANMALI, ATAMA VE GÖREVLENDİRMELER HAK VE ADALET ÖLÇÜSÜNDE, LİYAKAT GÖZETİLEREK YAPILMALIDIR.
MEB tüm yargı kararlarına saygılı olmalıdır. Yönetici atama mevzuatı değiştirilmeli, torpil, adam kayırma, yandaşlığın kamu hayatında yeri olmamalıdır. Birlik ve beraberlik vurgusunun yapıldığı, birleştirici unsurlara ağırlık verildiği bugünlerde liyakate, bilgiye, ehil olmaya önem verilmesi, yargı kararlarının uygulanması ülkeyi yönetenlerin samimiyetini de ortaya koyacaktır. İnsanların sırf makam, mevki için çıkarları doğrultusunda hareket ederek, sendikal tercihlerini belirlemesi, bu konuda kamu çalışanlarına baskı yapılması, bazı sendikaların gücü arkasına alarak, şantajla, tehditle üye kaydetmesi artık sona ermelidir. Atamalarda, görevlendirmelerde yandaşlığa, sendikal tercihlere değil; bilgiye, liyakate önem verilmelidir. Karabük’te görevinden katakulle ile alınan ve iki defa mahkeme kararı ile göreve iade edilen okul müdürleri ne zaman görevlerine döndürülecektir?
– -Öğretmen, memur, hizmetli, daktilograf, teknisyen v.b. tüm eğitim çalışanları ekonomik yönden sıkıntı içerisindedir. Tıpkı diğer kamu çalışanlarımız gibi düşük zam oranlarına mahkum edilen eğitim çalışanlarımız MEB tarafından desteklenmelidir. Öğretmenlerin ek ders ücretleri artırılmalı, eğitim-öğretim yılı başında verilen Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği brüt bir maaş tutarında tüm eğitim çalışanlarına verilmeli, yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımları yapılmalı, bu insanlar angarya işler yapmaya mecbur bırakılmamalı, öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e yükseltilmeli, tüm kamu görevlilerinin ek göstergeleri 800 puan artırılmalı ve yardımcı hizmetler sınıfına ek gösterge verilmelidir.”
“