Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Metrobüsün arka koltuğu

Metrobüs kelimesi medyada  ilk görünmeye başladığında ne olduğu hakkında  bir

Metrobüs kelimesi medyada  ilk görünmeye başladığında ne olduğu hakkında  bir fikrim yoktu.

İstanbulluların metrobüse binebilme savaşı yazılıp çiziliyordu.

Metrobüs çilesi falan.

İstanbul ‘da şurdan şuraya  , özellikle de  bir yakadan  diğer yakaya en hızlı şekilde  ulaşabilmeyi birebir deneyimlemeyince metrobüs nedir anlamak zor .

Metrobüs , İstanbul’un dillere  destan trafiğine takılmadan ( Sadece köprüde takılıyor, o da nazar boncuğu olsun) upuzun şehir içi yolculuğunun etkili  bir çözümüdür.

Bunun benzeri Ankara’da 90’ların ortalarına kadar vardı. Dikimevi-Bahçeli arası  belediye otobüslerine tahsisli alan vardı,trafikten etkilenmezlerdi ama kavşak ışıklarında sıradanlaşırdı.

Mesela Kızılay’da Kolej yönünden Maltepe yönüne  bir otobüs 20 dakikada geçebiirdi. Yeşil yanar, yolcu biner, kapı kapanır, kırmızı yanar, sonra yolcu gelir kapı açılır, yeşil yanarken meşguldür vesaire, bu kısır  döngü otobüs başına 20 dakka .

Neyse ki  İstanbul Metrobüslerinde bu durum yok.

Sadece “ rush out  “ saatlerinde  pestilin çıkar. Ben turist olarak takıldığım için buna  denk gelmedim.

Rush – out  tabirini yeğenden yeni öğrendim. O bir mavi yakalı. Metrobüs nedir bilir. Rush –out işe giriş çıkış saatleri demek oluyor.

Bunu bir doktor arkadaş da söylemişti  bana , rush- out demeden.  Metro ve metrobüsü  günün bu zamanlarında  kullanmanın  heyecanını  tatlı bir dille  anlatmıştı. “Baktın ilerleyemiyorsun, önündekine bir koyuyorsun, o da ilerliyor sana da  yer açılıyor “.

Rush- out saatlerinde metrobüse binmek,yer tutmak için İstanbullunun  Rahibe Teresası , Adolf Hitler’e dönüşür ki şaşırmaman lazım. Neticede hayatta kalma geni diye bir şey var.

“Nezaket o saatler için  sözlükte olmayan bir kelimedir”  diye  ekliyorum onun yerine.

Deneyimlemesem de anladım sayılır.

Yalnız bunu İstanbul’da değil de vallahi Mekke’de deneyimledim. Tecrübe ettim demek istiyorum. 2002’de görevli olarak Hacca gitmiştim.

Sağlıkçıların servislerinin azaltıldığı haccın sonlarına  doğru bir günde, Kabe’de namaz sonrası kaldığımız mekana  gitmek için hacılarımızın servis otobüslerinin olduğu durakta ,yaşamımda ilk kez gördüğüm anormal bir keşmekeş nedeniyle tam 2 saat peşpeşe gelen otobüslerden herhangi birine binemedim.

Üst katta bulunan Harem-i Şerifte namazını bitiren hacılar, öğle sıcağında otelinde uyumak için yağmur gibi otobüslere hücum ediyordu. Bir dakka bir dakka. Gecikmemeleri gerek.

 O yıl ben 32 yaşımdaydım ve ortalama yaşı 65 olan kadın-erkek hacılarımızın arasından sıyrılıp bir otobüse binemedim. Sonra bindim . 2 saat sonra.

Metrobüsün arka koltuğuna  geçeyim.

Metrobüslerin en arka koltuğu  aslında 3 kişiliktir ama 2 kişi oturur.

2 kişiyi oturur görünce 3.bir aday sıkışma cesaretini göstermez. Bu durumu  ben birkaç kez yaşadım.

Ben özellikle oraya oturmayı seçtiğimden bu tuhaf durumu deneyimledim.

Metrobüs kalabalıklaşsa da en arka koltuk civarı hala sakin kalabiliyor bu bir.

Fan var en arka koltuğun üzerinde. Kışın sıcak, yazın soğuk üflüyor. Bu da bonusu.