KARABÜK VALİSİ MUSTAFA YAVUZ’UN 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA MESAJI
“10 Kasım 1938 günü ebediyete uğurladığımız, Cumhuriyetimizin banisi, büyük asker, devlet ve siyaset adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, 85. ölüm yıl dönümünde Türk Milleti olarak bir kez daha rahmet, minnet ve özlemle anmaktayız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin bağımsızlık azmine ve milli direniş ruhuna her daim inanmış, kurtuluş mücadelesinin hedeflerini bu kapsamda belirlemiştir.
En zor, en imkânsız anlarda dahi, milletimizin gücünden zerre kadar kuşkuya düşmemiş ve “Ya İstiklal Ya Ölüm!” nidasıyla, vatan savunmasının üçüncü bir seçeneğinin olamayacağını haykırmıştır.
Böylesi bir ruhla kazanılarak, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği 100. yılındaki Cumhuriyetimizi, iftiharla sahipleniyor ve gelecek nesillere koruyarak aktarma sorumluluğunun bilincinde olduğumuzu teyit ediyoruz.
Türk ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Büyük Lider Atatürk’ün, bize çizdiği hedefe, milletçe birlik ve beraberlik içinde yürüyoruz.
10 Kasımları matem günü olarak değil, O’nu anlama ve eserlerini koruyarak gelecek kuşaklara aktarma günü olarak anlamlandırıyoruz.
İstiklal Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin hafızasında daima yer alacak; omuz omuza mücadele ettiği silah arkadaşları ve bağımsızlık mücadelemizin kahraman şehit ve gazileri hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Bu vesileyle, ebediyete irtihalinin 85. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arakadaşlarını, vatanı uğruna canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı, gazilerimizi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Ruhları şad olsun…”
Milletvekili Şahin’den “10 Kasım” mesajı
AK Parti Karabük Milletvekili Cem Şahin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 85. yılı dolayısıyla mesaj yayımladı.
TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı da olan Şahin, mesajında, Cumhuriyet’in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 85. yılında saygıyla yad ettiğini belirtti.
Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyete sahip çıkarak, Türkiye’yi dünyada söz sahibi olacak bir konuma ulaştırmak için gerekli adımları yılmadan, yorulmadan attıklarından bahseden Şahin, “Aziz milletin tüm fertleriyle topyekun bir mücadele vererek Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştıran Atatürk, tarihin akışını değiştiren cesareti, liderliği ve vatanseverliğiyle sadece Türk milletine değil, tüm dünya halklarına ilham kaynağı olmuştur.” ifadelerine yer verdi.
Şahin, mesajında, şunları kaydetti:
“Bugün, Atatürk’ün bıraktığı mirası daha da ileri taşımak, onun gösterdiği hedeflere ulaşmak için bir kez daha kararlılığımızı pekiştirmeliyiz. Milli birlik ve beraberlik içinde, demokrasiye olan inancımızla, bilimin rehberliğinde, eğitimde ve kültürde ilerleyerek Türkiye’yi daha da ileriye taşıyacağımıza olan inancımız tamdır. Bu vesileyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşları ile vatanımız uğruna fedakarca şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyor, bize bırakılan mirası sonsuza dek yaşatmak için var gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz.”
Başkan Köse “Mustafa Kemal Atatürk Bir Fikirdi ve Ölümü İle Sonsuzluk Oldu”
Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, 85 yıl önce aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü sebebi ile mesaj yayımladı. Başkan Köse mesajında şu ifadelere yer verdi;
”Bazen tek bir isim yeter. Kimilerine umut olur, kimilerine önder, kimilerine cesaret, kimilerine güç olur. En karanlık gecenin ortasında şafak olur bir isim. Çığlığına yardım, kimsesizliğine ana baba olur. Yüzbinlerce insana ışık olur, vatan toprağında filizlenen bir çiçek olur. Tek bir isim. Sadece tek bir isim. O isim onlarca sıfatın tanımı olur. Dahi, lider, vatan, millet, özgürlük, bilim, eşitlik, gelecek, sevgi, ata. Köklerinden sökülmeye çalışan bir milletin her şeyi oldu o isim. Mustafa Kemal iken Atatürk oldu. Askerken Başöğretmen, yetimken bir millete baba oldu.
Türkiye Cumhuriyeti onunla doğdu, onun ışığında büyümeye devam ediyor. Bu dünyadan bir Mustafa Kemal geçti derlerse yalan söylemiş olurlar. Gördükleri sadece 9’u 5 geçe solan naçiz bir bedendi. Mustafa Kemal Atatürk bir fikirdi ve ölümü ile sonsuzluk oldu. Her yıl 10 Kasım’da aynı saatte onu saygı, sevgi ve minnetle anıyor ve arıyoruz.”
MHP Karabük İl Başkanı Cenk GEDİKOĞLU’NUN 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü Mesajı
İstiklal mücadelemizin Büyük Önder’i, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının üzerinden 85 yıl geçse de onun önderliğindeki zaferler, milli mücadele ruhu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu hala yüreklerimizde heyecanla canlılığını korumaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere vatan sevgisi ve hürriyet tutkusunu miras bırakmıştır.
Yüce Türk Milletinin Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yöneten bir komutan olan Atatürk; gerek milli mücadele döneminde bir askeri deha, gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra kararları ve eylemleri ile tüm dünyanın dikkatini ve takdirini üstünde toplayan, yıllarca kendisine karşı savaşmış olan düşmanından bile övgü dolu sözler alan bir lider olmuştur.
Bu vesileyle Millî Mücadele’nin yolbaşçısı, Yüce Türk Milleti’ne hazarda ve seferde önderlik eden Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü saygı ve rahmetle anıyor, aziz emaneti ve manevi mirası önünde tazimle eğiliyorum.
Ruhu Şad, Mekanı Cennet Olsun.”
ADD 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA MESAJI
“Kurtarıcımız, kurucumuz, değişmez önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet, şükran, saygı ve özlemle anarken onur ve gururla 100. yaşını kutladığımız, tarihin en büyük devrimlerinden biri, belki de birincisi olan Türk Devrimi’nin ürünü Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni, huzur ve refah içinde yaşatmak, “Din kisvesi altındaki küfür ve melanetten” esirgeyip “Şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi” olmamasını sağlamak, “Türk İstikbalinin Evladı” olarak vazgeçilmez görevimizdir.
Yitirişimizin 85. yılında Büyük Atatürk’ü, sadece minnetle, şükranla, saygıyla anmayı isterdik elbette. Ama on yıllardır yaşadıklarımız, özellikle son yıllarda ilke, devrim ve eserlerine yapılan hadsiz, haksız ve ahlâksız saldırılar yanında, önerdiği akıl ve bilim yolundan sapma, gösterdiği hedeflerden uzaklaşma sonucu ülkemizin içine düşürüldüğü durum, çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın, emekçilerimizin hali öylesine içimizi acıtıyor ki, milletçe O’na duyduğumuz özlem her geçen gün katlanarak artıyor, erken
yitirmenin acısı yüreklerimizi yakıyor.
Son dönemlerin hemen bütün devlet yöneticileri işlerine geldiğinde “İzinde” olduklarını söylediler, övgüler düzdüler, gün geldi özdeyişlerini, gün geldi devasa posterlerini kullandılar, ama hiçbiri antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı, inançlı Atatürkçüler, cesur ve kararlı devrimciler ol(a)madılar. Başarıları gözlerinin önünde duran Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin Karma Üretim Ekonomisini terk ettiler, Batı Emperyalizmi’nin
“Küreselleşme” adıyla pazarlayıp “Serbest Piyasa Ekonomisi” diye yutturduğu neoliberal politikalara tutsak oldular. Özelleştirme güzellemeleriyle Cumhuriyetin bütün fabrikalarını Sattılar, üretim tesislerini yok ettiler. Bankalar ve sigorta şirketlerimiz yabancıların eline geçti, tarım ve hayvancılığımız bitirildi. Eğitim sistemimiz dinselleştirildi. Sağlık sistemimiz toplumcu, kamucu olmaktan çıkarıldı, hastanelerimiz ticarethane, hastalarımız müşteri olarak görüldü. Yargımızın bağımsızlığı kâğıt üzerinde kaldı. Türkiye; 1930’larda uçak üretip ihraç eden bir sanayi ülkesi, kendini doyurabilen dünyanın yedi ülkesinden biri iken uçak, gübre, aşı, ilaç, silah, şeker, kâğıt, buğday üretemez, anneler çocuklarına süt içiremez, öğrenciler barınamaz, aileler geçinemez duruma düştü. Dış Ticaret Açığı tavan yaptı. Cari Açık kapatılamıyor. Körfez diktatörlerinden Londra bankerlerine kapı kapı dolanıp para arıyoruz. Mafya babaları, uyuşturucu baronları memleketimizde cirit atıyor. Sınırlarımız kevgire döndü, milyonlarca sığınmacı kılıklı insanla demografik yapımız tarumar edildi. 1923’de bugünkü karşılığı 450 milyar dolar olan Düyun-u Umumiye borcu ile yola çıkıp tamamını ödeyen devletimiz, 100 yıl sonra yine 450 milyar dolar dış borçla baş başa.
Yurttaşımız kul, paramız pul oldu.
Atatürk, heykelini yontan bir heykeltıraş gibi okuduklarıyla, öğrendikleriyle kendini inşa etmiş, milletine güveni, cesareti, ufkun arkasını görme yeteneği ve kararlılığı ile daha yaşarken adını tarihe altın harflerle yazdırmış, düşmanlarının ve karşıtlarının bile hayranlığını kazanmış, gerçek bir dahi, büyük bir komutan, antiemperyalist, antikapitalistve tam bağımsızlıkçı bir devlet adamı, tartışmasız büyük bir devrimcidir.
Çünkü O; kurtuluşun ancak gerçekçi ve tutarlı bir ideolojik temel ve doğru bir yol haritası ile gerçekleştirilebileceğini biliyordu. Bu nedenle, önce İstanbul’da, 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren de Anadolu’da sayısız görüşmelerle, genelgeler ve kongrelerle “Milletin azim ve kararı” nı harekete geçirdi. Yurdun her yerindeki Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerini tek çatı altında birleştirdi. 23 Nisan 1920’de açtığı Büyük Millet Meclisi ile Milli Mücadele’yi ulusal istence dayandırıp meşru zemine oturttu, kurduğu düzenli ordu ile 3 yıl 3 ay 22 günde vatanımızı işgalden, milletimizi esaretten kurtardı.
Zaferden sonra hızla devrimlere girişildi. 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırıldı. Cumhuriyet’in ilanının hemen ardından başta Eğitim Birliği Yasası ve Hilafetin ilgası olmak üzere Kılık Kıyafet Devrimi, Medeni Yasa, Uluslararası Takvim ve Ölçü Birimlerine geçiş, Harf Devrimi, Dil Devrimi, Üniversite Reformu, tarım ve sanayi atılımları, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve diğerleri aralıksız sürdü. Zaten baştan beri temel ilke olan Laiklik, 1928’de ete kemiğe büründü, 1937’de Anayasaya girdi.
Batı’nın kan revan içinde ancak 300 yıla sığdırabildiği devrimler 15 yılda başarıldı. “Etrak-ı bi idrak” denilerek hep aşağılanmış 600 yılın tebaası Türkiye Halkı “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Milleti” oldu. Yurttaş diline, tarihine, kültürüne kavuştu, kula kulluk etmekten kurtuldu, özgür birey oldu. Devlet yönetiminden rüşvet, yolsuzluk, nepotizm ve kayırmacılık kovuldu, namus, liyakat, adalet ve bilimsel bilgi esas alındı.
Atatürk, mücadelesiyle, ideolojisiyle ve eserleriyle sadece Türk Ulusu için değil, dünya ve özellikle bölgemiz için de değeri her geçen gün daha iyi anlaşılması ve örnek alınması gereken çok büyük bir önderdir. İdeolojisi Kemalizm (Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi), çağını aşmış, gelecekte de geçerli olduğunu kanıtlamıştır. Milyonlarca yurttaşımızın -son olarak 29 Ekim 2023’de gece yarısına kadar- her fırsatta akın akın Anıtkabir’e koşmaları boşuna değildir.
İç ve dış olumsuz güçlerin; Aydınlanma Devrimleri’nden, Laik Cumhuriyet’ten, Ulusal Birlik’ten, özgüvenden yoksun bırakmak için 100 yıldır çabaladıkları Türk Ulusu, hiç kuşkusuz Atatürk’ün akıl ve bilim yolunda aydınlık geleceğine yürüyecektir.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, tarihin en büyük devrimcisi Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 85. yılında saygı ve özlemle anıyor, en yüksek sesimizle “Yeniden Kemalist Devlet, Yeniden Laik Cumhuriyet” diyor, siyaset kurumunu ve Ulusumuz’u sesimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.”