BES İl Temsilcisi Yüksel ARSLAN Asgari Ücret 1900 Tl Olmalıdır” diyerek basın açıklaması yaptı ve şöyle dedi ;
TBMM’de 2016 yılının ilk üç ayını kapsayacak geçici bütçe ile ilgili görüşmeler yarın itibariyle
başlayacaktır. Gerek 64. Davutoğlu hükümetinin, gerekse de önceki dönem AKP hükümetinin
Orta Vadeli Programında ortaya konulan yaklaşımların emekçileri hedef aldığı ortadadır.
Yarın başlayacak bütçe görüşmelerinde taleplerimize dikkat çekmek için büro emekçileri
olarak bugün ülke genelinde alanlardayız.
7 Haziran genel seçimlerinde ortaya çıkan halk iradesini hiçe sayarak, 1 Kasım’da ülkemizi
erken seçime götüren AKP’nin, bu dönemde ortaya koyduğu politikalar ülkemizi hızla bir
felakete sürüklemektedir. Toplumda yaratılan kutuplaştırma siyaseti, ayrımcılık, hukuksuzluk
ve ülkemizde ve bölgede ortaya konulan savaş siyaseti iktidar için her yol mubah anlayışının
bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Toplum AKP’li olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye
bölünmüş olup maalesef kutuplaştırma siyasetinde ısrarcılık devam etmektedir.
2016 ve 2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme süreci iki seçim arasına sıkıştırılarak
oldubittiye getirilmiş, o dönem milletvekili bile olmayan Çalışma Bakanı ile Memur‐Sen
arasında oynanan bir tiyatro ile sonlandırılarak, kamu emekçilerine müjde olarak kamuoyuna
servis edilmiştir.
AKP Hükümetinin TBMM’nden almış olduğu yetki kanunu ile bir gecede çıkarmış olduğu
Kanun Hükmünde Kararnamelerle 2012 yılından itibaren kesilen yan ödemeler kamu
emekçilerinin kişi başı ortalama 800‐1000 TL arasında kaybına neden olmuştur.
Yoksulluk sınırının 4000 TL, açlık sınırının 1500 TL olduğu bir ortamda 2014 ve 2015 yılları için
yine aynı zihniyet tarafından kamu emekçilerine müjde olarak sunulan “satış sözleşmesi”
2014 yılı enflasyon farkını da gasp edecek bir biçimde hayata geçirilmiştir. Geçmişten gelen
kayıplara ek olarak iki yıllık yapılan zamlar, ikinci vergi dilimi uygulaması dolayısıyla kesilen
vergileri bile karşılamaktan uzaktır.
Gelinen noktada yan ödemelerin kaldırılması ve düşük zamlar nedeniyle ortalama kamu
emekçisi maaşı 2000‐2500 bandına oturmuş bulunmaktadır. Bu koşullarda yapılan 2016‐
2017 satış sözleşmesi, %6+5 zamma rağmen tarihi başarı olarak sunulmaktadır. Eğer ortada
bir başarı varsa o da yandaş Memur‐Sen’in misyonuna uygun olarak AKP Hükümetini
kurtarmak adına kamu emekçilerine ihanetinin başarısıdır.
Bugün kamu emekçileri eskiye oranla iki kat yoksullaştırılmaktadır. Bir yandan alım gücü
düşerken bir yandan da harcama kalemleri artmaktadır. Kamu emekçileri artık attığı her
adımda para ödemek zorunda kalmaktadır. Eğitime, sağlığa, ulaşıma, kreşe elektrik ve suya
ödenen paralar kamu emekçilerini geçinemez duruma getirmiştir. Durum böyleyken yine
yandaş Memur‐Sen’in de onayı ile Hükümet ayak oyunlarıyla enflasyon farkını en aza
düşürmenin hesabını yapmaktadır.
Ekonomik anlamda cendere içine hapsedilen kamu emekçileri toplumda itibarsızlaştırılarak
şimdi de güvencesiz bırakılmak isteniyor. Öteden beri genelde emek alanını özelde ise kamu
istihdamını güvencesiz ve esnek çalıştırma sistemine kavuşturmayı hedefleyen Hükümet, 1
Kasım seçimleri sonrasında 657 Sayılı Yasa değişikliği konusundaki kararlılığını her fırsatta
ortaya koymaktadır.
Fiili olarak attığı adımlarla taşeron sistemini yaygınlaştıran, stajyer emeğinin önünü açan,
turnike ve kamera sistemi ile denetimi yoğunlaştıran, sürgünleri kamu emekçilerinin sırtında
sopaya dönüştüren AKP, kamuda kölece çalıştırma sistemi için öldürücü darbeyi vurmaya
hazırlanıyor.
Yandaş basın aracılığı ile kamu emekçilerine müjde diye sundukları izin sürelerinin artırılması,
kısmi zamanlı çalıştırma, performans ücreti gibi kulağa hoş gelen düzenlemelerin göz
boyamak için oltaya takılan yem olduğu aşikârdır. Dalga geçer gibi asgari ücrete yapılacak
kırıntı zamları haftalardır büyük bir mesele olarak sunanlar, taşeron sistemini
yaygınlaştırırken çok az sayıda taşeron işçinin kadroya geçirilmesini “taşerona kadro” diye
sunanlar, bizleri kırıntılarla ikna edemeyeceklerdir.
Kamu emekçilerinin iş güvencesi bir lütuf değil haktır. Çoğu zaman bir ayrıcalık gibi
gösterilmeye çalışılan kamu emekçilerinin iş güvencesi bir ayrıcalık değil, vermiş oldukları
kamu hizmetinin bir gereğidir. Dönemsel olarak değişin hükümetlere karşın kamu emekçileri
onlarca yıl hizmet vermektedir. Hükümetle gelip, hükümetle gidecek olan “memur” yaklaşımı
kamu hizmetlerinin tarafsızlığı, eşitliği ilkesi ile bağdaşan bir durum değildir.
Aynı zamanda insan hakkı olan iş güvencemizden asla taviz vermeyeceğiz. Kamu
hizmetlerinin gereği olarak tüm kamu emekçilerinin güvenceye kavuşturulması, esnek,
kuralsız çalışma biçimlerinin yasaklanması, tüm taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi,
performans uygulamalarına son verilmesi, kamu emekçilerinin dayanışma içerisinde kamu
hizmeti vereceği koşullar oluşturulması için tüm varlığımızla mücadele edeceğimizi buradan
bir kez daha ifade ediyoruz.
AKP Hükümeti, kamuda ücret adaletsizliklerine, vergi dilimi uygulamaları ile gelirlerimizin
gaspına son verilmelidir. Kamuda liyakat, kariyer v.b ilkelere uygun hareket etmeli, haksız
terfi ve atamalara son vermelidir. Kamu emekçilerinin insanca yaşam taleplerini karşılamalı,
asgari ücret net 1900 TL olmalı, tüm kamu emekçilerinin ücretleri yoksulluk sınırının üzerine
çıkarılmalıdır.
İNSANCA YAŞAM, GÜVENCELİ İŞ, GÜVENLİ GELECEK MÜCADELEMİZDE TÜM BÜRO EMEKÇİLERİNİ BES SAFLARINDA ÖRGÜTLENMEYE DAVET EDİYORUZ!