Bir yanardağ gibi patlıyor yaşam.Her taraftan hüzün,acı,cinnet ve umutsuzluk fışkırıyor.
Hüzün ve acı geçerde umudu tükettik mi işte o çok kötü sevgili okurlar.Ben böyle zamanlarda kaybolmuş zamanlardaki çocukluk günlerime dönüyor köyümü özlüyorum.
Köyümüzün alt tarafında akan Araç çayının durgun sularında yerlere kadar eğilen söğüt ağaçlarının sakin ama hüzünlü duruşlarını özlüyorum.Sonra en güzel dalından zipzipi yaptığım günleri,çaya çıplak girdiğimiz günleri özlüyorum.
Sevgili dostlar sakinleşmek için anılarımızdan başka sığınacak yer kalmıyor yaşamın kıyısında…
Bir yanımız her gün biraz daha yaşlanıyor ve duygusallaşıyor,bir yanımızda çocukluğumuzdaki mutlu günleri yaşatıyor.
Bir yanımız iyice yalnızlaşıp bizden uzaklaşıyor,bir yanımızda kalabalıklarla birlikte yok oluyor.
Bir yanımız derin sorumluluklar taşırken,bir yanımızda hep boş konuşuyor.
Bir yanımız”lanet olsun bu şehirden bir şey olmaz”derken ,bir yanımız da”Karabük ve ülke bizim”diyor.
Bazen de onca yaşanmışlığa inat “biz yenik düştük çocuklarımıza güzel bir Karabük ve güzel bir ülke bırakamadık,konuşmanın zamanı geçti,bitirdik bu hayatı”diyor…
BİR YANARDAĞ GİBİ PATLIYOR YAŞAM…Acının ve hüznün nereden geldiğini bile anlayamıyoruz çoğu kez.
İşte sevgili okurlar ben hep böyle zamanlarda kaybolmuş yıllardaki çocukluğumu ve köyümü özlüyorum nedense…