Sabahın erken saatinde köşe başında bekleyen çocuklara baktım…
Sanayiye gitmek isteyen çocukların, Kardemir kavşağında beklerken hayallerindeki kazancı cebine çoktan koymuşlardı bile..
Köşe başında çöp toplayan çocuklara ilişti gözüm..
Onlar 28/27 makine anahtarının hangi cıvataya eş geldiğini erkenden öğrenmişler belli ki, çöplerin arasında karton bulduğunda sevinmenin para olduğunu öğrendikleri gibi..
Gel de mutluluğun resmini yap şimdi…
Düşündüm de onların hayatında virüs nerede?
Onlar sadece virüsün yargılandığı bir zaman diliminde eğitim almanın hiçe sayıldığını çoktan öğrenmişler..
Makine Mühendisliğini bitiren gencin cafe de garsonluk yaptığı şu süreçte hayata bir an önce atılmanın derdinler…
Karabük sokaklarından fotoğraflar geçiyor ajanslar…
Mutlu, neşeli çocuklar annelerinin ellerinden tutmuşlar…
Ama HALEN MASKE Takmayı öğrenememişler..
Tıpkı o yaygın TV kanallarında tartışmayı öğrenemeyen zavallı taraftarlar gibiler..
Ne yazık ki o zavallı taraftarların konuşma dilleri zayıflamış, olmayan bilgilerini Bayrak, Din yada Atatürk ile süsleyerek işi koparmaya çalışmaktalar…
Sosyal medyada zaten her biri ayrı bir Donkişot..
Bir imdat çığlığı atsam kaç kişi duyar…
Yolun karşı tarafında bir kadın mendil satıyor, kaç kişi fark ediyor..
Ölmekle yaşamak arasında kalan bu İnsanlar nasıl hayata gülümsüyor..
Onları merak ettim.
Ne kadar temizmiş dünya!
Halen kime kazık atacağını hesap makinalarına sığdıramayanlar,
Ne kadar kirletmişler…
Şimdi yanı başımızda hapşıran dan korkuyoruz..
Haklı olarak..
Sessiz sedasız gömülen insanları görmemize rağmen,
Bir çok kısıtlamalar getirilirken halen uymayanlar, yasak denmesine rağmen kalabalıklara koşan maskesiz İnsanlar,
Nereye kadar virüs yayacak..
O Çocuklar hayat mücadelesini bu virüse rağmen verirken..