Atatürkçü Düşünce Derneği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetmek üzere Ankara’ya gelişinin 102. yılı nedeni ile yazılı bir açıklama yaparak, ” Büyük Atatürk ve Kuvayı Milliye kahramanlarımızı minnet ve şükranla anıyoruz” ifadelerine yer verdiler
ADD den yapılan açıklama şöyle;
“Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetmek üzere Ankara’ya gelişinin 102. yılını kutluyoruz.
Bu, sıradan bir kutlama değil, aynı zamanda büyük bir strateji dehasının, o tarihte 20 bini bulmayan nüfusuyla köhne bir Anadolu kasabası olan Ankara’yı neden merkez olarak seçtiğini bir kez daha irdeleme fırsatıdır.
Suriye cephesinden 13 Kasım 1918’de İstanbul’a dönen Mustafa Kemal Paşa, boğaza demirlemiş İtilaf Devletleri zırhlılarını gördüğünde “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” demişti. Ancak elbette kendiliklerinden gidecek değillerdi. Onları gönderecek güçlü bir irade, örgüt ve önder gerekiyordu. O önder; lağvedilen Yıldırım Orduları Grup Komutanlığından ayrılıp daha İstanbul’a gelmeden, 31 Ekim 1918’de gittiği ve 11 gün kaldığı Adana’da kurtuluşun düşünsel hazırlıklarına başlıyordu.
Emperyalist donanmanın tehdidi altındaki İstanbul’ un kurtuluşun merkezi olamayacağı ortadaydı. Bağımsızlık ateşi Anadolu’dan yakılmalıydı.
Mustafa Kemal Paşa; 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan çıktığı kutlu yolculuğun amacını Amasya Genelgesi ile ilan edecek, tüm toplum kesimleriyle yaptığı yüzlerce görüşme ile Milletin azim ve kararını harekete geçirecek, “YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM” diyerek vatanın bütünlüğünü ve manda ve himayenin kabul edilmeyeceğini karar altına aldırdığı Erzurum ve Sivas Kongrelerinin ardından Ankara’da bir ULUSAL MECLİS toplama hedefine yönelecekti.
Sarı Paşa; Mütareke İstanbul’u karar vericilerinin ihanetini bildiği ve stratejik bir nokta olduğu İçin Ankara’yı seçmiş ve 27 Aralık 1919 günü geldiği Ankara’da Seymenler ve halkın coşkulu töreni ile karşılanıp, ümitle kucaklanmıştı.
16 Mart 1920’de kanlı bir baskınla işgal edilen İstanbul acılıydı. İşgalcilerin ve işbirlikçilerinin baskı, şiddet ve zulmüne dayanamayan yurtseverler için artık çekim merkezi Ankara idi. İstanbul ihanetin ve teslimiyetin adıydı. Ankara ise yoksuldu, ama namusluydu, haklıydı, dirençliydi. Türk ulusunun kalbi artık Ankara’da atacaktı.
23 Nisan 1920 günü törenle açılan ve SARAY’IN değil ULUSUN iradesiyle görev yapan Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyetin de çelik çekirdeğiydi. Cumhuriyet Anadolu’nun bağrında boy veriyor, Ankara, dost düşman herkesin dikkate aldığı bir merkez oluyordu.
İşgalciler kurtuluşun kalbini hedef aldılar. TBMM Orduları; Mustafa Kemal Paşa’nın “Gazi” unvanı ve Mareşal rütbesi aldığı Sakarya Zaferi’yle Sakarya’nın batısına attığı düşmanı bir yıl sonra İzmir’ de denize döktü, Hükümet Konağı’na şanlı Türk Bayrağı’nı çekti.
Atatürk bu zaferi; kendi önderliğinde, asla vazgeçmediği ve asla vazgeçilmemesini öğütlediği Büyük Millet Meclisi ile başardı.
Tarihe altın harflerle yazılan MİLLİ MÜCADELE boyunca Türk Ulusu’nun ve Türk Yurdu’nun yüreği Ankara’da, Mecliste attı. Kurtuluştan 14 ay ve Atatürk’ün Ankara’ya gelişinden 4 yıl sonra, 13 Ekim 1923 günü Ankara – değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bir anayasa maddesiyle – Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti oldu.
Emperyalistler ve ihanet İstanbul’unun o günkü temsilcileri Ankara’yı Başkent olarak kabul etmediler. Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma hayalleri kurdular. Ancak Kemalist Cumhuriyet; antiemperyalistti, tam bağımsızlıkçıydı, devrimciydi, laikti, akıl ve bilim yolundaydı, kök saldı, gelişti, güçlendi, dünyanın en saygın ülkelerinden biri oldu. Başkent Ankara da hızla modern bir kente dönüştü, Aydınlanma Devrimleri’nin karargâhı, Türkiye’nin eğitim, sağlık, bilim, kültür ve sanat merkezi oldu.
Hâlâ Cumhuriyet’in temel kurumlarını Ankara’dan İstanbul’la taşıma, Ankara’yı yok sayma, TBMM’ni işlevsiz kılma çabalarını sürdüren aymazların olması ne acı…
Büyük Atatürk, İstanbul’ u çok sevdiği halde mütareke yıllarındaki ihaneti hiç unutmadı. O nedenle 1927 yılına kadar 8 yıl İstanbul’a gitmedi. Sonsuzluğa göç etmesinden sonra da, “Türkiye’nin Kalbi” Ankara’ya, Türk Ulusu’nun yüreğine gömüldü. Sonsuza dek orada yaşayacak…
Büyük Atatürk ve Kuvayı Milliye kahramanlarımızı minnet ve şükranla anıyoruz.
Ruhları şad olsun.
Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102.yılı kutlu olsun.”