Yazıya Özel Prospektüs: Can sıkıntısı için okumak isteyenler okusun.. Diğerlerine bu sıcakta oturup Titrettin Abi ne yazmış okuyun falan diye ısrar etmeyecem.. Sizde ısrarcı olmayın..
- – * – –
Yaz sıcağı her haliyle kendini hissettirdiği şu günlerde klimalı serin bi yer bulabilen varsa sakın kımıldamasın… Oturun oturduğunuz yerde… Eskiden hava sıcaklığını ölçmek için asfalt üzerinde yumurta pişirenleri gördü bu gözler… Şimdilerde bu geleneği sürdüren kalmadı… Ama an itibariyle Hürriyet Caddesinde 2 yumurta kırsan yağa bile gerek olmaz… 3 dakika da yumurta hazır. Al fırından ekmeğini bandıra bandıra ye…
O derece sıcakların yaşandığı günlerden geçiyo Karabüküm… Geçen hafta Türkiye ortalamasının bile üzerine çıkmış hava sıcaklığı… 120 bin nüfuslu Karabük 38-40 dereceye vurursa, milyonluk nüfusuyla Eskişehir, Bursa, Kocaeli’nin en az 45 derece olması gerekmez mi dedi aklı baki bi arkadaşım… Susma hakkımı kullandım… Ters ters bakınca, o da uzatmadı zaten konuyu…
Neyse böylesi sıcakların yaşandığı günde bugün ki yazıma dair aklıma gelen ilk konu nedendir bilmiyom ama erkek karizması üzerine olacak… Büyük ihtimal klimasızlığın vermiş olduğu yoksunluktandır diye düşünüyom…
KENDİ ÇAPINDA KARİZMATİK OLMAK DİYE BİRŞEY VAR…
Çok zeki olmayıp karizmatik ve cool olmak mı, yoksa çok zeki olup fiziksel olarak çekici olmamak mı, hangisini tercih edersiniz? deseler hangisini seçersin??
Kafa zehir gibi ama tip tırt… Yada çakı gibisin, heykelin dikilse beton yetmez denilecek tipin var ama kafa, tahta… Bana seç birini deseler, peşimden kangal köpeği kovalıyormuşçasına koşar, kaçarım bu sorudan…
Düşünürken bile tüylerim diken diken oldu… Şahsen ben kendimden memnunum ama direk soru böyle gelince haliyle bi tırsma geldi bana… Kendime aynada bakınca, zeka yetecek kadar, karizma ehhh işte denilecekmiş gibi görüyom kendimi… Aslında ideal olan bu gibi görünse de, baştaki soruya bakınca ve benim aynada gördüğümle mukayese edince seçeneklerin bana yetmediği bi gerçek…
Bir de “Kendi çapımda iyiyim” diyenlere bakıyom, bahsettikleri çap, yarım dönüm nohut bahçesi kadar.. Öyle çap olsa nolur olmasa nolur…
Misal bizim doktor Vasfi AYDIN… “Titrettin Abi sence ben karizmatik miyim?” dese… Karizmatik değil ama KARİZMATİĞİMSİ derdim… Kapalı mekanda güneş gözlüğü takıp otursa belki karizmatik olacak ama o da güneş gözlüğü sevmiyo… Arkadan gör, tırt… Ön profiline masa da otururken ve o sırada uzaklara bakıyomuş yapsa, o zaman hafif karizmatiğimsi gibi göründüğü oluyo…
Mesela hafta sonu Safir Konak’ta Soner MANAV’a tavla da 5-0 yenildiğinde çekilen resmi gördüm, aynı yerde ben oturup 5-0 yenilen ben olsam öyle karizmatiğimsi durmam.. Öyle bi pozu verebilme şansım sıfır… Mekan aynı, sonuç aynı ama ortaya çıkan sonuç arasında 140 derece fark olur… Demek ki her mor renk herkeste aynı durmuyo…
Konuyu menemene bağlayacak olursak, ben menemeni soğanlı severim.. Gerisini bilmem..
SEN SANKİ DÜNYA GÜZELİSİN…
Doktor deyince aklıma küçük bi hikaye geldi…
Doktorlar, tıp öğrencilerini, eğitim için hastanın başına götürüyorlar. Hasta halsiz durumda yatıyo. Doktor, “Bakın bunun kasları kaybolmuş, o nedenle gözleri içeri çökmüş. Burun dışarı sivrilmiş, avurtları çökmüştür. Rengi yeşil-sarı arasıdır. Bu, tipik bir batın sendromudur” diyo.
Hasta yattığı yerden cevap vermiş: “Sen sanki dünya güzelisin”
TEBESSÜM…
Oldu olacak bugün ki yazımı bi fıkrayla bitireyim…
Adamın birine sayısaldan büyük ikramiye çıkıyor. Karısına bile söylemiyor. Sabaha karşı ikramiyeyi almak için yola çıkmış. Tam yarı yola gelmişken bir telefon. Arayan kayınbiraderi…
– Nerdesin enişte ?
– Dışarıdayım hayırdır ?
– Çabuk eve gel
– Ne oldu ? Çok mu acil
– Hemen gel !… Ablam !…
– Yoksa hasta mı ?
– Yok sizlere ömür!… Başımız sağolsun…. Telefonu kapattıktan sonra adam bulunduğu yere çöküyor…. Ve gülmekten kendini alamıyor ,
-Ey güzel Allah ım, verdikçe veriyor, verdikçe veriyor ! ! !
Sağlıcakla kalın… Haftaya diğer yazıda görüşmek üzere…