Beyaz önlük giyme töreninin ne zaman moda olduğunu bilmiyorum.Tıp Fakültesine başlayan 1.sınıf öğrencilerine yapılan töreni kasdediyorum.
Paralı tıp fakültelerinin bir gösterisi olarak başlamış olmalı. Büyük ihtimal.Sonra her yere yayıldı. Aileler geliyo falan. Yapmayanı dövüyorlar.
Malum gösteri dünyasında yaşıyoruz. Reklamın önemi büyük. Benim bir arkadaşım özel ofis açacakken bu işten hatırı sayılır para kazanan meslektaşı bir öğüt olarak ” alet alma o paraya reklam yap” demiş. Alet dediği de tıbbi aletler .Dışarıdan bize çok lazımmış gibi gelir oysa.
Ben tıp fakültesinde okurken önlük giyme töreni filan olmadı. En son mezun olurken kep atmalı cübbe giymeli mezuniyet törenine de katılmadım. Buna üzgünüm.Katılmadığıma yani. Neden katılmadım ? Annem babam katılacak gibi değildi,rahatsızlık vesaire.
Kimse gelmeyecek ben de katılıp boşuna 210 bin lira cübbe kirası vermeyeyim dediydim. Cübbeyi kiralıyordun 150 bin idi herhalde. 60 bin lira da organizasyon ücreti.Geçmiş gün katılıp anılarımızda yer tutacak resimlerimiz olmalıydı arkadaşlarımızla ..
3.sınıftan , hastanede stajlara başladığımız 4.sınıfa geçtiğim yaz ,bana evde dikilen beyaz önlük de heyecan verdi. Tören mören olmasa da.
İlk genel cerrahi stajından başladık. C grubunda. 4 grup vardı .A,B,C,D. D grubunun başında meşhur Mehmet Haberal var.B grubunun başasistanı tanıdık bir isim: Dr.Ahmet Tayfun Çelik. Bizim hastanede şu an genel cerrahi uzmanı.
Bizim C grubunun tonton ama çok disiplinli bir hocasını anımsarım. Esat Hersek hoca. Arka tarafının göz önünde olduğu kimlik kartında her gün göre göre aklımda kalmış: Doğum yeri ve tarihi: Hersek 1933.Esat hoca hiç üşenmeden hergün saatlerce bize bir şeyler anlatırdı. Biz yorulurduk ayakta durmaktan o yorulmazdı.
Bizim grubun çömez asistanı da Mustafa adında biri. TUS derecesi yapmış çok çalışkan . Hacettepe’de çalışkanlara inek lakabı takılırdı. Sınıf kaybedenlere fosil. Fosil.Yıl kaybeden arkadaşlar kendi kendilerine “ben fosillerdenim “derdi rahatça.
Bu Mustafa abiye çok çalışkan olmasından dolayı Mööstafa denirmiş. Stajerler kendi aramızda dedikodu yapardık.
Mustafa abinin küçük çerçeveli bir gözlüğü vardı, sık sık burnuna düşen cinsden.Bu arada gözlükler de modaya uyuyor sanırım. O zamanki moda ,cama gözün zor sığdığı küçücük camlı gözlükler.
Mustafa abinin buruşuk bir önlüğü vardı. Üzerinde her atığı barındıran cinsden : Kan,idrar kesin , dışkı da büyük ihtimal.
Bir vizit sırasında ,kalabalığız arkalardayız, benim yanımda Mustafa abi. hastayla alakalı fısıldayarak bir soru sorma gafletinde bulundum. Elinin başparmağını işaret ve orta parmak arasına koyarak cevap verdi.Cevabı parmak hareketi oldu vitaminsizin .O zamanlar iskelet gibiydi. Çok içerledim .
2.5 ay süren uzun cerrahi stajında bir gün Çankırı’dan gelen zayıf ufak tefek bir teyzenin stajeri oldum.Stajer olarak hastan olursa hastanın bilgilerini didik didik ediyorsun .Teyze tiroid kanseriydi. Şekeri de vardı. Bir vizit esnasında hoca asistanı olarak Mustafa abiye ” hastanın şekeri var mı “dedi. Asistanlıkta kuraldır,sormadıysan sallarsın sormadım demezsin. Pespembe yalan. Mustafa abi “yok”dedi. Ben atıldım “var “dedim. Dosya getirildi “Var”.
Kapalı kapılar ardında ne olduğunu bilmiyorum. Hoca haşlamış olmalı ki Mustafa abi bana çok kızdı. Hocasız bir vizitte bana bir kaç laf soktu,azıcık kekemeydi, kelimelerin bir kısmı kaynadı gitti zaten.Unuttuk gitti her şeyi anca şimdi detaylar aklımıza geliyor.
Mustafa abi, muhtemelen Amerika’da.
Merak edip baktım şimdi, evet Amerika’da. Prestijli bir üniversite hastanesinde doçent. Gözlüğü atmış. Lazer olmuş demek. Kilo da almış.Vitamin eksiği yok, resimden öyle anladım.
Gittiğin yerde mutlu ol Mööstafa abi.