CUMHURİYET DÖNEMİNDE EĞİTİM

        Cumhuriyet Döneminde Eğitimdeki gelişmeleri anlayabilmek için Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bazı bilgi ve verilerle bu verilere karşın geçekleştirilen işlere bakmak yeterli olacaktır.         1927 nüfus verilerine göre okuma-yazma bilme oranı %6 dır. Yine aynı sayımın verilerine göre 46 bin köyün yüzde 98’i okulsuzdur ve 70 bin öğretmen açığı vardır. Var olan 18 öğretmen okuluysa yılda […]

        Cumhuriyet Döneminde Eğitimdeki gelişmeleri anlayabilmek için Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bazı bilgi ve verilerle bu verilere karşın geçekleştirilen işlere bakmak yeterli olacaktır.

        1927 nüfus verilerine göre okuma-yazma bilme oranı %6 dır. Yine aynı sayımın verilerine göre 46 bin köyün yüzde 98’i okulsuzdur ve 70 bin öğretmen açığı vardır. Var olan 18 öğretmen okuluysa yılda 200 kadar mezun vermektedir.

        Bu durumda köylerin öğretmen açığı ancak 350 yılda giderilebilecektir. Bu ağır koşullar içerisinde çözüm için yabancı uzmanlardan rapor istendi. Ancak bu uzmanların hazırladıkları raporların hiçbiri ülke gerçeklerine uymuyordu.

       1924’te Öğretim Birliği Yasasının çıkarılmasının ardından eğitim alanında küçümsenmeyecek atılımlar gerçekleştirildi.

 Bunların bazıları şunlardır:

1-Okuryazar sayısındaki artış

2-Karma Eğitim

3- İki yılda bir buçuk milyon yetişkin okuryazar yapan Millet Mektepleri uygulaması

4- Harf devrimi

5-Eğitimde Laiklik İlkesinin yerleşmesi

6- Bilimsel Eğitimin Öne çıkarılması

7- Eğitim ve Öğretimin tümüyle parasız olması

1930’lar Cumhuriyetin ekonomik, sosyal ve kültürel yönünü bulma yıllarıdır. İlk on yılda birçok proje uygulamaya konulmuştur. Hazırlanan projeler içinde en dikkat çekici uygulama “ Eğitmenlik “ uygulamasıdır.

Askerliğini Çavuş olarak yapan gençler,8 aylık bir eğitimden sonra, öğretmen olarak köylere gönderilmişlerdir. Bu eğitmenlerin, yerel kültürün modernleşmesine katkıları da olağanüstü olmuştur.

 Başka başarılı bir uygulamada teknik eğitimin planlanmasıdır.1935 yılında Mili Eğitim, Tarım, Sanayi ve Milli Savunma Bakanlıklarının temsilcilerinden oluşan bir teknik Öğretim Komisyonu kuruldu. Açılan Sanat Okullarında döner sermaye oluşturuldu.

Devlet dairelerinin çoğunun teknik donatımını bu sanat okulları yapardı. Hatta İlköğretim öğretmenlerinin maaşları buradan elde edilen gelirlerden ödeniyordu.

Başka bir başarılı gelişmeyse, Köy Enstitülerinin kurulmasıdır. Eğitimini uygulamalı sisteme dayandıran Köy Enstitülerinin iki özelliği dikkat çekicidir.

  1. Demokratik Eğitim: Öğretmen ve Öğrenciler her hafta sonu bir araya gelir, durum değerlendirmesi yapar ve ortak karar alırlardı.
  2. Köy Enstitülerine köylerden alınan öğrenciler, tekrar köye öğretmen olarak gönderiliyordu.

Öğretmenler köyde okul binasının, okul işliğinin ve bahçesinin kuruluşunda bedeni ile çalışmaktaydı.

Öğretmen, enstitüde, demircilik, marangozluk, arıcılık, ağaç ve sebze yetiştirmek gibi becerilerden birini öğrendiği için köyde bunlardan birini yapacak bir işlik kurardı.

Köy Enstitülerinin iki efsane ismi, Milli Eğitim Bakanı-Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur.

Köy Enstitüleri 1952 yılında Demokrat parti tarafından kapatıldı. Sizlere Eğitimimizin ilk 30 yılını ve başarısını özetlemeye çalıştım.

Bu Vesile ile

Tüm Öğretmen arkadaşlarımın, Öğretmen Olan Öğrencilerimin Öğretmenler Gününü Kutluyorum.

Exit mobile version