Birleşik Kamu işe bağlı Eğitim ve Bilim İşgörenleri sendikası (Eğitim-iş) görsel ve yazılı bir basın açıklaması yayımlayarak 7 Kasım Cuma günü Karabük Müftülüğü tarafından Gazze’ye yardım amacıyla Esentepe Mahallesinde düzenlenen kermes sonrası zehirlenen öğrenciler için basın açıklaması yaparak ; “Düzenlenen kermese, Şehit Mehmet Esen Ortaokulu öğrencileri de götürülmüş olup 28 öğrencimiz burada yedikleri yemeklerden zehirlenerek maalesef Karabük ve Safranbolu’daki hastanelere kaldırılmıştır. Öğrencilerin, yedikleri yemekten zehirlenmeleri; ne yazık ki bir kez daha “iyi niyet” kisvesi altında yapılan organizasyonların denetimsizliğini ve kontrolsüzlüğünü gözler önüne sermiştir.” ifadeleri ile suç duyurusunda bulunacaklarını belirttiler.

Eğitim İş Karabük Şube Başkanı Zeki Çelik taraından yapılan açıklamada ;
“Hiçbir insani ya da dini gerekçe, çocukların sağlığını tehlikeye atmayı meşrulaştıramaz. Yardım etmek elbette insani bir görevdir; Gerçek dayanışma, çocukların zarar gördüğü yerde değil; onların güvenle, bilinçle, vicdanla büyüyebildiği bir toplumda mümkündür. Bu tür etkinliklerin sorumluluğu çok büyüktür ve ağırdır. Öğrencilerin okullarından alınarak bu tür etkinliklere götürülmesi, eğitim hakkının dışında, açık bir idari ve etik sorumluluk ihlalidir. Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Gazze halkının yaşadığı acı, elbette hepimizin ortak sorunudur. İsrail Devletinin yapmış olduğu zulme, tüm insanlık karşı çıkmalı ve Gazze halkının yanında olmalıdır. Fakat Gazze üzerinden yapılan bu tür etkinliklerde, bu topraklardaki çocukların güvenliği ve sağlığı göz ardı edilemez. Devlet kurumları, Müftülükler, Milli Eğitim Müdürlükleri, Okul Müdürlükleri; dini referanslı etkinlikleri organize ederken “yardım” adı altında çocukları araç olarak kullanmak yerine, kamusal sorumluluklarını hatırlamalıdır. Gerçek yardım, başkalarının acısını reklam malzemesine çevirmeden, kimsenin onurunu ya da sağlığını tehlikeye atmadan yapılır.
Soruyoruz: Gazze’ye yardım etmek için çocukları riske atmak nasıl bir vicdanla açıklanabilir?
Karabük’te yaşanan bu olay, sadece bir gıda zehirlenmesi değil, aynı zamanda eğitim sistemimizin Diyanet, cemaat, tarikat gibi yapılara teslimiyetinin belgesidir. Ayrıca kamu kurumlarının denetimsizliği ve çocukların güvenliği ve sağlığına gösterilen umursamazlığın ve vurdumduymazlığın acı bir göstergesidir.” ifadelerine yer verildi.
İşte Eğitim İş Tarafından yapılan açıklamanın tam metni;
Eğitim-İş olarak soruyoruz:
- Ortaokul öğrencileri neden bir dini kurumun etkinliğine götürülmüştür?
- Karabük Müftülüğünün protokol olarak muhatabı Karabük İl Milli Eğitim Müdürlüğüdür. Bu süreçte iki kurum arasında yazılı ve sözlü bir iletişim olmuş mudur? Okul idaresine katılım ile ilgili talimat verilmiş midir?Öğrenciler etkinliğe götürülürken velilerden izin alınmış mıdır?
- Bu etkinlikteki gıda güvenliği ve hijyen denetimi yapılmış mıdır?
- Çocukların zarar görmesine yol açan bu sorumsuzluğun hesabını kim verecektir?
Milli Eğitim Müdürlüğü ve ilgili Okul İdarecileri, öğrencilerin toplu halde katıldığı bu tür etkinliklerin güvenilirliğini ve uygunluğunu denetlemekle ve sağlamakla yükümlüdür. Öğrencileri, gıda güvenliği şüpheli olabilecek bir ortama, özellikle de kontrolsüz gıdaların satıldığı bir kermese toplu halde yönlendirmek ve götürmek ne tür bir resmi onaya dayanmıştır? Çocukların sağlığını koruma görevi, okulun dört duvarı dışında da devam eder. Bu olayın yaşanmasında, gerekli ön değerlendirmeyi yapmayan ve riskleri görmezden gelen idarecilerin açık ihmali bulunmaktadır. Bu olay, iyi niyetle yapılan yardımların bile, ciddiyet, profesyonellik ve en önemlisi “insan sağlığı” gözetilmeden yapıldığında felaketlere nasıl yol açabileceğinin somut ve acı bir göstergesidir.
Talebimiz açıktır:
Okul gezileri, etkinlikleri ve katılım kararları hakkındaki yönergeler, çocuk sağlığını riske atmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Çocuklarımızın sağlığı üzerinden yardım toplanamaz! Bu yardımlar ancak veliler tarafından ve gönüllülük esasına göre yapılmalıdır.
Olayla ilgili derhal şeffaf ve kapsamlı bir idari soruşturma başlatılmalıdır.
Zehirlenmeye neden olan gıdalardan sorumlu olan Müftülük yetkililerinin yanı sıra, öğrencileri bu riske maruz bırakan Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul İdarecileri dahil olmak üzere tüm sorumlular hukuki ve idari olarak hesap vermelidir.
Eğitim-İş Karabük Şubesi olarak, yetkililer ve sorumlular ile ilgili suç duyurusunda bulunacağız ve bu konunun takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Çünkü Laik, bilimsel, akılcı, çağdaş eğitim; çocuklarımızın güvencesidir. Bu güvenceyi korumak, hem yasal hem vicdani görevimizdir.”