M.Ö. 1’inci yüzyılda kurulduğu ve M.S. 8’inci yüzyıla kadar yerleşim amacıyla kullanıldığı tahmin edilen Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianaupolis Antik Kenti çalışmalarında ortaya çıkan yeni bulgular dünya tarihine ışık tutuyor.
18 yıl önce kazı çalışmalarına başlanan, bugüne kadar yüzde 5’i ortaya çıkarılan ve “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki 5 bin 500 yıllık Hadrianaupolis Antik Kenti’nde devam eden kazılarda yeni eserler ortaya çıktı.
Eskipazar ilçesinin 3 kilometre doğusunda bulunan Hadrianaupolis Antik Kenti’nde 2003’te başlatılan kazı çalışmaları Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ersin Çelikbaş’ın başkanlığında sürdürülüyor. Antik kente at, boğa, fil, panter, geyik, tavus kuşu gibi birçok hayvanın tasvir edildiği mozaikler yer alıyor. 12 kilometrekare alanı içine alan bölgede iki hamam, iki kilise yapısı, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş, sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült alanları gibi 14 dağınık kamu ve diğer tür yapılar yer alıyor. Antik kentte bu yıl devam eden kazılarda M.Ö 3500 ile M.S 2’inci ve 4’üncü yüzyıla ait boğa heykelciği, ‘Pan’ yüzüğü, kemik objeler gün yüzüne çıkarıldı.
Kazı Başkanı Ersin Çelikbaş, 2021 yılı çalışmalarının devam ettiğini ve kazı çalışmalarda önemli nitelendirdikleri buluntulara ulaştıklarını ve bunlarında Hadrianaupolis tarihini aydınlatan ve yaşantılarla ilgili verile sunduğunu söyledi.
“Yaşamın ve hayatın M.Ö 3500 yıllarda var olduğunu ortaya koyduk”
Çelikbaş, M.Ö. 3500’ü geçen yıl tespit etmiştik. Bu yılda M.Ö 3500 yıl önce burada yaşantının olduğu destekleyen verilere ulaştık. Pişmiş topraktan yapılan boğa heykelciği çıkarttık. Geçen yıl ve bu yıl bulduğumuz somut verilerle Hadrianaupolis bölgesinde yaşamın ve hayatın M.Ö 3500 yıllarda var olduğunu ortaya koyduk. Bu sene kazı yaptığımız noktalardan Güney Negrepol olarak adlandırdığımız ve kaya mezarlıklarından oluşan bir alan. Burada 3 yıldır çalışma yapıyoruz ve burada 110 adet kaya mezar ortaya çıkarttık. Bunların dönemleri de farklı ve içerisinde bize çeşitli buluntularda çıktı. Bu yıl demir yüzük çıktı. Bunun üzerinde akit taş var ve bunun üzerine negatif bir şekilde işlenmiş mitolojide ‘Pan’ olarak adlandırılan fantastik yaratık figürü var. Mitolojide ‘Kırların ve Çobanların tanrısı’ olarak geçmekte. Pan yarı keçi yarı insan olarak fantastik bir yaratıktır. Bu yüzüğün önemi M.S 2. Yüzyıla ait. Yani günümüzden 1800 yıl öncesine ait bu yüzüğe işlenen figür, gözle görülemeyecek kadar küçük olmasına rağmen 1800 yıl önce işlenebilmiş. Bu da o dönemin ne kadar yüksek bir sanatının olduğunu gösteren bir detay” ifadesinde bulundu.
“Yaşam Kesintisiz devam ediyor”
Bölgede yaşamın kesintisiz bir şekilde devam ettiğine de dikkat çeken Kazı Başkanı Ersin Çevikbaş, “ Burada yaptığımız kazılarda yaşamın sadece M.Ö. 3500, Roma, Genç Roma ve Bizanstan ziyade günümüzde de devam ediyor. Burasının coğrafi konumu çok önemli. Çünkü İpek yolu güzergahının tam üzerinde yer alıyor. İstanbul ve Karadeniz bağlantısı Hadrianaupolis önünden geçen İpek yolu aracılığı ile yapılmakta. Burası antik kentte bölgenin önemli bir ticaret merkezi ve din merkezi. Burada yaşantısının kesintisiz bir şekilde devam etmesinin nedeni önemli bir ticaret merkezinin üzerinde yer alması.
“1500 yıllık satır ortaya çıktı”
Çevikbaş, devam eden kazılarda M.S 4’üncü 5’inci yüzyıla ait önemli bir bulgulardan birinin de buldukları demir satır olduğunu da ifade ederek şunları söyledi:
“Bulduğumuz satırın formunun değişmeden günümüzde de kullanılan satırlarla aynı olduğunu görüyoruz. Bu çok ilginç bir buluntu, yani antik dönemde insanların ihtiyacını karşılayan bu tür aletlerin aslında günümüz insanların da ihtiyacını karşılayan bin 1500 yılık satır olduğu ortaya çıktı. Burası ayrıca Genç Roma dönemde önemli bir din merkezi olduğunu gösteren mozaik buluntular da var. Bunlarla ilgili koruma çalışmalarımız devam ediyor. Gerçekten hiç beklemediğimiz kadar önemli derecede Hadrianaupolis’te mozaik sanatı vardı. Hadrianaupolis kendi mozaik sanatını kendisi üreten bir okula sahip”
Çevikbaş, bölgenin turizme açılması adına ortaya çıkan eserlerin üst yapı ile kapatılma çalışmalarının ardından 2022 yılından itibaren turizme açılacağını da sözlerine ekledi.