Türkiye’de objektif olmanın, vicdan ve akılla gazetecilik yapmanın zor olduğunu herkes gibi bizde kabul ederiz..
Yine bu ülke de yok yere hayatını kaybeden Gazetecilerin yanı sıra, yok yere düşüncesi adına hapishanelerde bekleyen gazetecileri de biliriz.
Bunların ötesinde, kendi meslektaşlarımız tarafından hedef haline getirilmenin de vahim örneklerini yaşar görürüz….
Son dönemlerde Gazetecinin neyi anlatmaya çalıştığı yada kamuoyu ile hangi haberi paylaşarak üzerinde tartışılmasını sağlamak amaçlı olduğuna bakılmıyor..
Neden,
‘Gazeteci bu haberi yaptı ise PARA almıştır..’
‘Gazeteci bu yorumu yazdı ise birileri yazdırmıştır..’
Bu itham ile zaman zaman biz ve bir çok Gazeteci karşılaşmaktadır..
Kim bilir (?) işin kolay yönü olarak görünmekte olduğu için bu basit yöntem kullanılmaktadır..
Bir haber kamuoyu ile paylaşılırken tabiî ki kişiye karşı hak,hukuk koruması yapılmalı, ancak kişi yada Kurum, STK, Siyasi parti her neyse kamu önünde sorumluluk içinde ise gelen bilgi, doküman, yine kamuoyu ile ilgili ise o haber/yorum da bilgilendirme kapsamı içindedir…..
Gazetecinin görevi bu tür bilgileri kamuoyu ile paylaşır, zaten görev kapsamı içindedir de..
Gazeteci, konusunu en küçük ayrıntısına kadar araştırıp yazan, zamanını en iyi şekilde kullanan, sosyal birikime sahip kişi olmalıdır…
Gazeteci, haber yayınlandıktan sonra bile eksik bir şey olup olmadığını sorgulayan ve yeni bilgiler çıktığı zaman bunları takip eden kişi olmalıdır.
Gazeteci, haber değeri taşıyan ve kamudan gizlenen haberin kokusunu alır ve üzerine giden kişidir…
Kamunun ilgisini çeken ve çıkarıyla ilişkisi olan noktaları araştırır. Bilinmeyenin ardındaki bağlantıları keşfeder ve ortaya çıkarır.
Tabi Gazetecinin, bu en basit 5N1K kuralı içinde gerçekleşen haberleri yada yorumları sonrası halen, ” PARAYLA YAZIYOR, BİRİLERİ YAZDIRIYOR,” mantığı ile de karşılaşıyorsa da haberin iyi işlendiğini de gösterir diyebiliriz…
Aslı bu denmeden, çamur at izi kalır mantığı ile geçiştiriliyor, en basiti kamuoyuna mahkeme kanalı ile tekzipte yaptırılamıyor sa gazetecinin o haberi yada yorumunun doğru olduğunu gösterir bu.
Son dönemler de özellikle STK ve siyasi yöneticiler ile ilgili haberlerimiz sonrası da hemen, yalan haber denerek suç duyurularında bulunmak moda oldu.
Ha birde yine son zamanların sosyal Medyadan, sırf kendi siyasi çıkarlarına ters düştüğü yada olayı bilmeden tamamen şova dönük, cevap verme hastalığı hasıl oldu. Haberin bilgi olduğu, bilgilendirme olduğu gerçeğini düşünmeden “ters yapma/ bende varım” hastalığı diyorum ben buna..
İşte bir 15 Temmuz daha geldi.. Gazetecilerin bu 15 Temmuz öncesi yorumları da bugün kaleme aldığımız konunun ayrı bir detayı..
Bu gün 15 Temmuz da gerçekleştirilen o hain FETÖ kalkışması konuşulurken, yıllar önce Gazeteci Uğur Mumcu “ Bu anlayış ilerde ihtilal yapacak güce ulaşacaklar ” demişti
Hatırlıyormusunuz…
O gün yine bu ülkede düşünülmeden kızanlar, hadi ya diyerek şunun bunun için yazıyor diyenler, Mumcu ya hakaretler yağdırmışlardı..
Sonuç ta o günün Türkiye’sin de UĞUR MUMCU’da hain bir saldırı ile kaybettik ama Mumcu’nun aydınlık mumu gelecek kuşaklara ışık oldu şimdi iyi mi..
Bu tür yapıların DEVLET içinde örgütlenmesinin ne kadar vahim sonuçlar doğuracağını MUMCU anlatırken kızanlar bugün ona nede haklıymış demiyor mu?
Gazetecilerin işi bu bilgiyi yaşanan olayı, haberi kamuoyu ile paylaşır ötesi yorum HABERİ NİYE YAPTIN/KAÇ PARA ALDIN/KİM YAZDIRDI şekli ile olmamalı, HABER İÇERİĞİ DOĞRU MU? Kamu ile neresi ilgili ona bakılmalı..
Artık bilgi aktarımı İnternet/dijital medya ile çok daha çabuk yayılmaya başladı.
Birileri haksızlık, menfaat sağlarken birileri susmaz..
Gazeteciler de bu susmama görevini üstlenenlerdir.
Kimse ‘sokma akıllı’ değildir, Doğru ve kamu yararı neyse objektif değerlendirmeler ile gazeteciliğimizi bizlerde yapmak için varız.
Hepsi bu..
