ÖZET: Mübarek Ramazan ayının 10. Gününe erdik çok şükür… Bugün hiç mizah yazasım yok… Sağ ayak baş parmağımdaki seyirmeden midir nedir bilemedim ama bugün mizah yazmayacam.. Psikoloğum Dilanur TAŞKIRAN çocukluğuna inmek lazım dedi… Mehmet AYTEKİN “Bir Churchill” iç iyi gelir dedi… Zaten Soner MANAV’da Macaristan’a bensiz gitti… Bu psikolojiyle benim mizah yazabilmem imkansız…
** – **
Bugün hiççç yazasım yok… Önüme gelene de söyledim… N’olacak benim sonum böyle diye… “Yazma o zaman sende… Kaç kişi okuyo ki zaten yazdıklarını?” dedi, ilk sorduğum kişi… Mübarek günde, yol kenarından bi taş alıp kafasındaki pekmezi akıtasım geldi ya neyse duymazdan geldim…
Karabükspor’un eski başkanlarından Mehmet AYTEKİN’i gördüm yolda… Yazasım yok bugün, ne yapayım başkan? Dedim.. “Bir Churchill” iç iyi gelir dedi.. Nerden bulacam ki şimdi Bir Churchill’i dedim.. Arabada var, vereyim mi dedi… “Yok ben niyetliyim, iftardan sonra getirirsen içerim Bir Churchill” dedim… Kutu Cola gibi kutulamışlar bu Çörçi’i de… İsmini de Bir Churchill koymuşlar… Soda limon, birazda tuz varmış içinde. Neyse iftardan sonra denerim…
Soner MANAV’ı aradım, yazasım yok diye… “Abi ben Macaristan’dayım. Burdan sana faydam olmaz” dedi.. Sanki Karabük’te olsa gelip omzuma masaj yapacak… Laf sokuyo utanmadan bi de… Biliyo ki ben daha Cildikısık tünelini geçmemişim aylardır, “Macaristan’dayım” diyerek nispet yapıyo…
Sonradan aklıma geldi… Psikoloğum Dilanur TAŞKIRAN’ı aramak… Dedim ki, bugün canım yazmak istemiyo, içimde reflü tarzı bi sıkışma var, sağ ayak serçe parmağımda da hafif bi seyirme var, ne tavsiye edersin dedim telefonda… “Sahurda yediklerindendir, bişey olmaz” deyip geçiştirmeye çalıştı beni… La havleeee, ben yazı yazasım yok diyom, psikoloğumdan gelen cevaba bak… Yıllarca sizi boşuna mı okuttularrr, diye çemkirivermişim telefonda… “O zaman çocukluğuna inmemiz lazım” dedi… Mantıklı geldi…
ÖNCE PSİKOLOGUM DİLANUR TAŞKIRAN’A KULAK VERECEM…
Çocukluğum Karabük Köyünde geçti… Hani şu rivayetlere göre 13 haneli köyden başlayıp il olan KARABÜK’e ismini veren KARABÜK KÖYÜ’nde geçti çocukluğum…
Zaman ne çabukta akıp gidiyo… Daha dün gibi mahalle de Bağlar gazozuna maç yapıp, o gazoz için 10’da devre, 20’de biter dediğimiz günler… Çocukluğumuzun geçtiği Karabük Köyünde, yolun her iki tarafına ikişer taş koyup kale yapıp kimsenin kaleci olmak istememesi yüzünden sırayla kaleye geçtiğimiz günlerden bu günlere geldik…
Ne güzel günlerdi… Mahallenin abileriyle iç içe… Herkesin birbiriyle kenetlendiği, gece yarılarına kadar mahallelerde güvenle oynayan çocuklardık… Kimler gelip geçmedi ki Karabük Köyünden… Yıllar sonra Karabükspor’un kaptanlığına kadar yükselen Sedat KALAYCI’da, Karabükspor’un efsane başkanlarından Mehmet AYTEKİN’de, Karabük Köyünden çıkıp taaa Kanada’lar da yaşayan Emine ÜNAL’da, geçtiğimiz dönem Safranbolu Belediye Başkan yardımcılığı yapan Ahmet ŞAHİN’de, Karabük Vergi Dairesinden emekli Cahit ÜNAL’da, Karabük’e voleybolu sevdiren Adem ÖZDEMİR hocamda, Kardemir’den emekli Mehmet GÜMÜŞ’te, PTT Müdürlüğünden emekli olan Mustafa Kemal Benlioğlu’da, Cevher Ticaretin sahibi Yılmaz GÜZEL abimizde hep Karabük Köyünde yetişip büyüyenlerden…
Maradona lakaplı Muharrem BOZKURT, Fuat KAPLAN, Ahmet Kadir ŞAHİN, ,Baki ÜNAL, Neşet YILDIRIM, Yaşar AYDEMİR, İzmir semalarından Ali ÜNAL’da, fanatik Fenerbahçeli Kadir ŞAHİN’den, Necati BENLİOĞLU’na, Recep ÇELİK’e kadar kimler geldi kimler geçti Karabük Köyünden… Hala Karabük Köyünden ayrılmayan Hasan AYTEKİN, Yüksek ULUPINAR abilerimiz, Burhanettin IŞIK kardeşimle KARABÜK KÖYÜ bayrağı dalgalanmaya devam ediyor sevgili muhtarımız Serkan NURTİN’in de büyük emek ve çabalarıyla…
Karabük ilimize ismini veren KARABÜK KÖYÜ maalesef bugüne kadar bu kente verdiğinin yüzde 1’ini geri alamadı… Ne yerel yönetimlerden, ne tozundan dumanından en fazla olumsuz etkilenen mahalle olarak KARDEMİR’den, ne de kentsel dönüşümden payını alamayan KARABÜK KÖYÜ mahallemiz inşallah bundan sonra biraz olsun fark etmesi gerekenler tarafından farkına varılır…
O sıra da telefondan dıt dıttt diye ses gelmeye başladı… Kapatmış psikoloğum telefonu… Tekrar aradım “Aradığınız kişiye ulaşılamıyor” diyo tele sekreter… Bilerek mi kapattı, şarjı mı bitti anlamadım… Hem çocukluğuma iniyo, hemde telefonu kapatıyo… Sinir etti beni… Whatsapp’tan 26 tane mesaj attım… İnşallah geri döner…
BİR CHURCİLL DİYE İÇECEK OLUR MU??
Psikoloğumdan da umduğumu bulamayınca, oturup ne yapsam diye düşünürken aklıma Mehmet AYTEKİN’in söylediği BİRCHURCHİLL geldi… Son yıllarda mekana oturduğumda genelde “Tuzsuz bi çörçil alabilir miyim?” derim… Ama bu güne kadar hiç aklıma İngilizlerin ünlü devlet adamlarından Winston Churchill gelmemişti… Taa ki Mehmet AYTEKİN “Bir Churchill” iç diyene kadar…
Cafelerdeki soda limon tuzla yapılan içeceği birileri kutulamışlar… Kutu Cola gibi… Artık sodayla limonla tuzla uğraşmasınlar diye hepsini birleştirip BİRCHURCHİLL diye içecek üretmişler… Yaratıcı bi düşünce…
Belki bilmeyeniniz vardır.. Bu İngilizlerin meşhur Churchill’i, 1. Dünya savaşı zamanında 1915 yılında donanmasıyla Gelibolu’da hezimete uğramıştı. Çanakkale Boğazı’dan geçip ardından İstanbul’a ulaşılabileceğini sağda solda söylemiş, sonrada Türkler boyunun ölçüsünü alıp göndermişti Winston CHURCHİLL’i..
Nedendir bilinmez ama günümüzde Winston Churchill isminden, önce sigara ürettiler, şimdide soy isminden gazsız soda limon yaptılar… Bi level sonrasında başka neyini üretecekler diye hiçte merak etmiyom…
BİTERKEN…
Neyse bana ayrılan köşenin yine dibi geldi… Diğer yazımızda görüşünceye kadar kendinize iyi davranın… Son sözümde sevgili psikoloğum Dilanur TAŞKIRAN’a olsun… Hala telefonda beklemeye devam edeyim mi ben??