İonopolis’de Tutunamayanlar’ın izi

    Biraz biraz hatta  epey yıpranmış gibiydi, pencerelerin ahşap çerçeveleri dökülüyordu, boyası tabi ki yıllar içinde yenilenmişse de eskimişti neticede.    1934 doğumlu olduğuna göre bu ev 100 yıllık aşağı yukarı.   Rum ustalar yapmış olmalı. Taş ev çünkü. Safranbolu’daki taştan yapılmış Rum evlerini andırıyor.  Tamamında  kendileri mi oturuyordu, yoksa paylaşımlı mıydı, sorup öğrenecek  kişi […]

    Biraz biraz hatta  epey yıpranmış gibiydi, pencerelerin ahşap çerçeveleri dökülüyordu, boyası tabi ki yıllar içinde yenilenmişse de eskimişti neticede.

   1934 doğumlu olduğuna göre bu ev 100 yıllık aşağı yukarı.

  Rum ustalar yapmış olmalı. Taş ev çünkü. Safranbolu’daki taştan yapılmış Rum evlerini andırıyor.

 Tamamında  kendileri mi oturuyordu, yoksa paylaşımlı mıydı, sorup öğrenecek  kişi vardıysa da benim o sıra öğrenecek olanağım yok.

   Çok da   önemli mi? Değil. Bu kadarı magazine girer.

Oğuz Atay’dan, Türk edebiyatının en büyük romancısından bahsediyorum.

Oğuz Atay Kastamonulu.Komşumuz.

Edebiyat gündeminde hep TT’dir ,yani hep gündemin üst sırasındadır  ama  çoğu ilçe sakini  sahilde gezerken  minik bir anıtta ve  taş bankta   adını okuduğu bu doğaüstü hemşerisinin neden bu kadar  gündem olduğunu  biliyor mudur ?

Çok da şaşırmamak lazım.

 Her şeyin günle ölçülecek kadar kısa sürelerde tüketildiği zamanlardan geçiyoruz. Pop kültürü.

Geçen genç bir arkadaş muayeneye  gelmişti.

Keskinli olduğunu ekranda okuyunca Hacı Taşan’dan söz ettim, ilk defa duymuş.

Bu da normal.

Sene 2023 ,gencin yaşı 23. Hacı Taşan  adı en son TRT Müzik kanalında “Aşağıdan gelir gelinin göçü” türküsü  okunurken  geçti. Herkese de denk gelmez.

Eskipazarlı  “Sıyrılıp  gelen “ şairi Ahmet Telli’yi bilmez, Keskinli Hacı Taşan’ı bilmez, İnebolulu da Oğuz Atay’ı bilmez.

Geçen yaz, bir cumartesi sabahı amaçsız uyanınca epeydir aklımda yer eden İnebolu  yani Oğuz Atay ziyaretini artık tamamlayayım istedim. Google’dan baktım 200 km civarı, hava fena değil, yağmur sel yok.

  Kastamonu’da yiğen Fatih’e bana eşlik edip edemeyeceğini sordum, “tamam emmi” sözünü aldım , onu da Kastamonu’dan aldım, yola  devam ettik.

İlk gören  için yüksek duvarlı dağları nedeniyle ürkütücü görünen Ersizlerdere civarında bir lokantada  Ecevit çorbasını  içtik,  dağlardan  bayırlardan  geçip  İnebolu’ya ulaştık.

İnebolu’da da  çok sayıda Rum yaşamış Cumhuriyet öncesi. İonopolis eski adı.

Asfalt  döşüyorlardı yola. 3 şeritli  dağ yoluydu. Eğri büğrü. Zemine  zift döküp üstüne çakıl taşı.

Ben bu asfalt türünü çocukluğumda bıraktım sanıyordum ama devam ediyormuş. Nostalji oldu.

Oradan yolu geçenler,  yavaş gidin abi, zaten dağ yolu, kenarlar boş.

20.Yüzyılın en değerli Türkçe eseri ilan edilen “Tutunamayanlar” ın yazarı , aslında  bir inşaat mühendisi, hatta  inşaat mühendisliği alanında  doçent , bu konuda ders kitapları da olan sıradışı  bir kişi : Oğuz Atay.

 Oğuz Atay, esasen Devrekanili ama İnebolu’da doğup büyümüş.  

Türkiye’de eleştirmenler, İnce Memet’den sonra Türk romanları listesinde 2.sıraya koymuşlar ama  bu heralde Yaşar Kemal’e yapılan bir torpil.

Tutunamayanlar’ın  yanına yaklaşabilecek bir anlatım ve kurgu henüz  hiçbir Türk romanında  yok.  Açık ara 1.  Açın Ekşi sözlükten de okuyun.

Üniversiteden arkadaş iki genç , Turgut Özben ve  Selim Işık’ın  ayrılmış yolları, yıllar sonra  bir yorgun sabah, Turgut’un ,bir gazete haberinde  Selim Işık’ın intihar haberini okumasıyla yeniden kesişir. Turgut, arkadaşı Selimle aslında benzer duyguları paylaşan biridir. Turgut bu duyguların aksine, sıradan yaşamın akışına uyup mutsuz ve kasvetli bir insana  dönüşüp yaşar  gibi yaparken, Selim ise duygularının paralelinde düşe kalka  ilerlemeye çalışmış ama yaşama tutunamamıştır.

 Turgut, Selim’in intihara kadar ilerleyen yaşam sürecinde onun yaşamıyla kesişen tüm ayrıntıların peşine düşer. Selim’in askerlikteki komutanı Süleyman Kargı’dan ,genelevde beraber olduğu kadına kadar.

Aslında Selim’in doğruyu yaptığına ikna olur. Kendisi de trene binip kaybolur.

Romandan benim anladığım bu.

Bir arkadaş bana şey demişti “ bu romanı okuduktan sonra  bir daha hiç bir kitaptan büyük bir lezzet  alamayacaksın”.

Exit mobile version