Karabbim

Günler ,haftalar, aylar  birbirini kovalıyor. Bize soracak halleri yok. Zaman gerçekten var mı? Görece olduğunu Einstein  söylemişti sanırım. Fizikle aram iyi değil. Bu incelikleri biz Alper’den öğrenirdik, o da gitti. “Biz hep bir dalga boyuyuz  “ demişti bi öğlen Alper, bizim servisteki doktor odasındaydık, elinde cam bir kupa vardı, çayını soğutmuştu,” kalanı iç de tazeleyeyim” […]

Günler ,haftalar, aylar  birbirini kovalıyor.

Bize soracak halleri yok.

Zaman gerçekten var mı? Görece olduğunu Einstein  söylemişti sanırım.

Fizikle aram iyi değil.

Bu incelikleri biz Alper’den öğrenirdik, o da gitti.

“Biz hep bir dalga boyuyuz  “ demişti bi öğlen Alper, bizim servisteki doktor odasındaydık, elinde cam bir kupa vardı, çayını soğutmuştu,” kalanı iç de tazeleyeyim” dedim, kabul etmedi, “bana 1 kupa yetti” dedi. “Soğuk da içebilirim”

Eliyle sinüs dalgası işaretleri yaptı, yatay S şeklinde bir aşağı bir yukarı.” Yok olmak  yok, dalga boyu değişiyor “dedi.

“Dünyadan gelen adam” adlı 2007 yapım  kült filmin bir sahnesinde bu konuya  az bir değinildi. Zaman kavramından  söz edilirken, gerçekten zaman geçiyor muydu diye tartışıldı, kesinlik yok dendi, çünkü elimizde ölçü yok.

Tek bir şeyle  bir şeyler yapıyoruz: Saat . Onu da ölçecek ikinci bir ölçme de olmayınca bu durum görece  kalıyor. Ben bunu  anlayamadım. Alper gibi birini bulursam soracağım.

Üniversiteye başladığım yıl ,1987’de , mezun olacağım yılı aklıma getirir, bana ütopik gelirdi. 1994. Uzay yılı gibi. Dokuzları fazla olunca  gizemi de fazla oluyor.

Hey aslanım hey, emekliliğim geldi.

Bazı sabahlar ya da  öğlenler, akşamları da olabilir, sadece  babamın ya da annemin bilebileceği detaylar  aklıma  anlık düşer “ hah derim, annemlere uğrayınca  sorarım” 1-2 saniye sonra  zank diye duruyorum.Annem de yokki artık.

Sormayı istediğim şey  garip bir şey vardı.

Müstakil evlerle  dolu  eski mahallelerden bahçeli bir ev almak isteyen Dr. Emre ile Atatürk mahallesinde  benim büyüdüğüm, okula  gittiğim yerlerde  biraz dolaştık.

Emre, bizim sokakta olduğunu düşündüğüm bir eve talip olacaktı, Google  haritadan bakıp tahmin ettiğim ev doğru çıktı, bizim 2 üstümüzde Eflanili Tabak ailesinin 2 katlı evi. Şu an onların değil  tabi, kaçıncı el bilmiyorum.

 O akşam oralarda  dolaşırken  şimdi müteveffa olan  yaşlı komşu teyzenin şaşkınlık ifadesi olarak “Karabbbim “ dediği  aklıma  geldi. Allah Allah, yarabbim demeye mi çalışıyordu, ben yarabbimi  karabbim olarak mı anlıyordum? Karabbim diyordu da eskiye ait kendince bir tekerleme mi idi?

Bitti gitti.

Bunu soracaktım anneme, “hatırlıyor musun  karabbim derdi, ne demek isterdi ?”

Exit mobile version