İSMAİL AKÇA
Allah canımı alsın ki, bu şehirden bir cacık olmaz!
Yıllardır “Zehir Soluyoruz!” başlığı altında bas bas bağırdık, kimsenin gıkı çıkmadı.
Boğuluyoruz!, Ölüyoruz! dendi yine bir ses yok!
Karabük artık “Hasta bir kent oldu” dendi yine ses yok!
Rant var mı?
Koş peşinden ey Karabük!
İnsanların çilesi, derdi kimsenin umurunda olmayan bir şehir haline geldik.
Ha…
Yaygara çıkartmak mı! Üzerimize yoktur.
Yalandan delilik yapmak mı! Üzerimize yoktur.
Bir damla su ile Felaket Tellallığı yapmak mı! Üzerimize yoktur.
Adam bas bas bağırdı; “Bacalardaki filtreler yeterli değil, bacalar zehir kusuyor. Bu Şehirde Çevre Müdürlüğü, Vali yok mu?” diye.
Cevap var mı?
Nerdeeeeee….
Benim Valim bu şehre hakim değil desek yeridir.
Çevre Müdürlüğü kendine muhteşem bir mekan yaptı.
Rahatlıktan etrafa baktıkları yok!
Günün belirli saatlerinde büyük zahmet olacak ama şöyle bir yerlerinden kalkıp da yol boyu gidip bir de organizeye uğrayıverseler ya…
Geçtiğimiz günlerde Marzinc’de çalışan bir vatandaşımız hayatını kaybetti.
Rabbim Rahmetini Esirgemesin…
Doktor raporları kalp krizi olarak açıklandı.
Ailesi haklı olarak merhuma otopsi yapılması talebinde bulundu.
Raporlar bugün yarın açıklanacaktır.
Peki Karabük ne yaptı!
Her zaman ki gibi FIRSATÇILIĞINI!
Bilen de konuştu, bilmeyen de.
Herkes başımıza bilim adamı kesildi, doktor kesildi.
Fırsatçılar bir anda hortlayıverdi oturdukları yerden.
Bi durun be kardeşim. Şu raporlar bir gelsin.
Aksi durum varsa zaten kimseye hacet kalmaz. Bilet kesilir.
Yalan yanlış haberler kimseye artı yazmaz.
Dün gazeteci arkadaşımız Okan Küçük “Marzinc’de üretim durdu” başlığı altında bir haber yapmış. Doğrudur, yanlıştır.
Birkaç saat sonra haberi değiştirmiş. Ona da saygı duyarız.
Lakin;
Yazının altında ki dip not haberi adeta b.k etmiş.
Kim bu başkaları…
Neden meslektaşlarını zan altında bırakıyorsun.
Haberi yazarken gösterdiğin adım ona adamlığı, dip not da neden göstermedin.
Seninki si öküz altında buzağı aramaya benzer güzel kardeşim.
Bu olay döner dolaşır sonra da sana kapak olur.
Aman dikkat..
Karabük’te Eşraf yok. Karabük’te Basın da yok.
Karabük’te sadece siyasal durumlara göre var olan, sonra kaybolan ya da değişen durumlara ayak uyduran insanlar var ama maalesef tanımlamalara baktığımızda bu insanlara gerçek manada eşraf dememiz çok zor, olsa olsa bu insanlar hormonlu eşraf sınıfına girer.
En az Eşraf kadar bu şehirde sahiplenici kurum da içinde bulunduğumuz basın grubu.
Karabük’te yerel basın ne kadar var.
Üzülerek yazıyorum ki maalesef Karabük’te yerel basın yok.
Bugüne kadar hangi olayın üstüne gidebildik, hangi olayı sonuçlandırabildik.
Kalemlerimizi satmadık ama, olayların üzerine giderken kalemin ucunu hiç sivriltmedik.
Eş, dost, tanıdık işi dedik, insanlar değişti ama kalemlerimizin ucu hep yuvarlak kaldı.
Tek bir örnekle kapatıyorum.
Şehrin tarihi ile bir olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının bu şehrin ana kirleticisi olduğunu bile bile ses çıkartmadık ama daha dün kurulan bir özel işletmeyi kurban seçerek yetmiş küsur yılın kirini onun üzerine attık.
Eşraf yokluğundan Eşraflığa soyunan bazılarının da yalpasından pay çıkartarak kendi acımızı hafifletmeye çalıştık
Artık Karabük’ün havası Karabüklü’ye haram oldu.