Kardemir,Sıkıntılar,TSO ve Kıssadan Hisseler..

KARDEMİR VE SIKINTILAR Kardemir son yıllarda sürekli mahkemeler ile anılır oldu. İşçi çıkartmalar,Genel Müdür göndermeler,kar-zarar açıklamaları üzerinden akarken bugüne kadar mahkemeler sonucu maliyetlerin Kardemir’e nasıl yansıdığı ekonomik olarak ne kadar etki ettiği,kısacası bu mahkeme sonuçlarının Kardemir’e maliyetleri nedir? Doğrusu kamuoyunda sorgulanmaya başladı.. Bu ara birde 2002 yılı senaryosundan bahsediliyor.  İddialar çarpıcı, Nisan ayı sonrası yeniden […]

osggg90

KARDEMİR VE SIKINTILAR

Kardemir son yıllarda sürekli mahkemeler ile anılır oldu. İşçi çıkartmalar,Genel Müdür göndermeler,kar-zarar açıklamaları üzerinden akarken bugüne kadar mahkemeler sonucu maliyetlerin Kardemir’e nasıl yansıdığı ekonomik olarak ne kadar etki ettiği,kısacası bu mahkeme sonuçlarının Kardemir’e maliyetleri nedir? Doğrusu kamuoyunda sorgulanmaya başladı..

Bu ara birde 2002 yılı senaryosundan bahsediliyor.  İddialar çarpıcı, Nisan ayı sonrası yeniden ücretsiz izinler yeniden işten çıkartmalar yapılabilir denerek adeta kamuoyu yoklanıyor. Ancak, hemen altını çizelim bu sefer %42 geri alalım,ücretsiz izinlere evet diyelim diyecek sendikal bir anlayış yok.

Kardemir’den konu açılmışken bir iki satırla birde şöyle bir yakın tarih geçmişini hatırlayalım..Kardemir son dönem için yine yüklü miktarda zarar açıklayacak deniyor.. Neden Zarar diye Kardemiri yakından bilen teknik elemanlara sorduk çok kısa bir iki cümle ettiler.

-“ Erdemir Slap üretimi yanında istesin bugün Ray-Kütük çekmeye başlar. Ama girmedi neden uzmanlaştığı ve satışı için tek kalemde uğraştığı saç imalatı var. Oysa Kardemir Kütük dedi, Ray dedi, Tekerlek dedi, kaliteli çelik dedi, Dökümhane dedi, Kok ve yan ürünleri dedi..yatırım üstüne yatırım planladı..?  ne oldu hangisinden tam randıman alabildi? “  diye sordu..

Devam etti ,” 3 Milyon/ton-Yıl üretim yapacağız 2015 Haziran ayında bu hedefe stratejik olarak ulaşırız diyen Kardemir yönetimi ne oldu da bugün 2 milyon ton ancak diyor” diye ikinci bir soru ile konuyu daha da açtı..

Ve noktayı koydu.. Hani Çevre yatırımları ne oldu ? dünya paralar harcandı Çevre ile ilgili yatırımlar uygulamaya alınabildi mi? “ diyerek de Kardemir’in içinde bulunduğu sıkıntıları özetledi adeta..

Ha!  Bide son zamanlarda basına da yansıyan bol bol Müdürlükler açılması meselesi var. Karabük tarihinde yaşı ortalama 40-60 olan herkes hatırlar.  MSP döneminde ki 1977-78 li yıllar, Karabük DÇİ de 15 bin işçi çalışıyordu ve 17 Müdürlük  vardı. Yıllar yılı teknolojik yenileme dediler 1 milyon ton üretim 2 milyona çıktı, İşçi sayısı bugünlerde 3.500 dolayında sanırım ancak Müdürlük sayısının 47 olduğu belirtiliyor.

45-46-47 her neyse…Ama 17 Müdürlük varken işçi sayısı 14-15 binlerde, işçi sayısı  3500-4000 lere düşmüş Müdürlük sayısı %100 den fazla artmış..

Kuzeyde ki ve Güneyde ki entegre tesislere bakıyorsunuz organizasyon yapısı farklı Karabük’e bakıyorsunuz farklı.

Şimdi diyecekler ki ya kardeşim, Filanca haddene de kaç formen var kaç müdür var hesap yapmıyorsun da bunun hesabını neden yapıyorsun Kardemir artık özel..

Evet devletin 1 Tl karşılığı YÖRE halkına verdiği Kardemir Özel… Kamuya hizmet veren Kardemir özel..Ama her bacası kapatılmaya yüz tuttuğunda bu kent sahiplenirken özel orası bize ne demedi kimse…Kurtaralım KARDEMİRİ diye top yekun KARABÜK ayaklandı hep..Özellikle Basın..(!)

Kötü gününde yanında olanlar hiç iyi gününde yanında olamadı KARDEMİR’İn…

Sorunların ana sebeplerinden biri bu…

Bu arada işte size en önemli soru… Bu Müdürlükler ve İşletme topundan,tüfeğinden Ekonomik tedbirler almış mı, b planları var mı?

Kardemir bugün yarın açıklayacağı büyük zararı kime nasıl anlatacak?

Sonuç; Çin  Krizi geldi ..Rus krizi geldi…. Cevher ucuzladı, Yatırımlardan gelen faiz oranları bel büktü, Kriz aşağı kriz yukarı vur kazmayı çalışana, vur kazmayı yöre halkına, sonra kurtar bizi siyasetçi..Kurtar bizi KARABÜK halkı,Basını…!!!

Olmayan bu…Olmayan anlatılamayan bu..

                                 ************************************

HAVALİMANI  NE OLDU ?

Sahi ya, Üst trafiği,maniyası, Hava Meydanları Genel Müdürlüğünce bile onaylanan, yer tespitleri yapılan ve YÖK’den kararı çıkarak Havacılık Yüksek okulunun açılması ile ihtiyaç duyulan,zamanın Rektörü bugünün Milletvekili tarafından tüm şartları hazırlanan  HAVALİMANI NE OLDU ?

Unutturulmaya çalışılıyorsa boşuna…Yok bununla ilgili rafta duran proje varsa niye rafta..

Karabük’te iktidarın 2.adamı var diyoruz, Havalimanı projesinin alt mimarı var şimdi Milletvekili de oldu diyoruz ama Havalimanı için konuşamıyoruz…?

Karayollarının 2 senedir yapacağı Kastamonu-Safranbolu-Karabük yolu üzerinde ki akıllı kavşak gibi “ya yapılır be”  mantığı güdülüyorsa burada Karabük bunun altını çizer…

Kimse  3 maymunu oynamasın..

                                              ************************

TSO VE KARABÜK

Karabük TSO  son dönemlerde güzel projelere imza atıyor ve geçmişten gelen projelerin de uygulamaya alınması için büyük mücadele veriyor..

Eskipazar sanayi bölgesi için geçtiğimiz günlerde Sanayi Bakanının yanına giden Karabük Milletvekili M.Ali Şahin ve TSO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özcan ile Meclis Başkanı Timürçin Saylar çok önemli bir mesafe alarak  aylardır konuşulan olayı somut bir hale dönüştürdüler.

Ardından TOBB ile yaptığı görüşmeler sonrası önemli bir projeye daha imza attı TSO..

Organize Sanayi bölgesinde TOBB tarafından yapılan Meslek Lisesi için akılcı ve yapıcı bir proje geliştirildi.

TSO Başkanı Tuncay Özcan, KBÜ Rektörü Prof.Dr Refik Polat’ı da Okulda gezdirerek düşünceleri anlattı ve burada 2+1 yıllık uygulamalı MYO açalım /açın dedi..Polat hocada çok mantıklı bulduğu proje için evet alalım prosedürleri siz tamamlayın dedi ve işlemler başladı..

Şimdi KBÜ orada sanayinin içinde sanayicinin işine yarayacak ara kademe yönetici eleman yetiştirecek, 2 sene ön lisan 1 sene staj yaparak yetişecek öğrenci  sanayici içinde bulunmaz ara kademe idareci olacak..

Belki de ilk ülkede ilk kez böylesi bir proje uygulanacak ve örnekle gösterilecek..

TSO son zamanlarda bir de uluslar arası akreditasyon  konusunda önemli bir yol aldı ve B sınıf odalar arasında da beklide ilk sıralarda bu uygulaması ile..

En önemli konu ise TSO yeni binası için yakında adım atıyor ve Karabük güzel ve modern bir iş merkezi ile kültür merkezine kavuşacak…

Pehlivan Baylan, Sedat Namal derken tün projeleri toparlayıp uygulamaya alan  TSO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özcan gerçekten güzel bir uygulama metodu ile bugünlere taşıdı kurumu..

                                  ******************************************

KESER DÖNER SAP DÖNER

Kim ne derse desin “Keser Döner , Sap Döner” ata sözü hep doğru çıkmıştır..

Karabük Mart ayından itibaren başta Medya sektöründe olmak üzere bir çok sanayi sektöründe önemli gelişmelere gebe..

Keser dönecek sap dönecek belirtileri ışıl ışıl renk veriyor kentte.

Kimileri farkında olmayabilir ama sanayi sektörü içinde keser dönecek,sap dönecek ve çok ama çok büyük denge değişimleri yaşanacak…

Fal açmıyoruz, ancak gözlemlerimiz ve esen rüzgarlardan gelen mesajlar bunu gösteriyor…

                                            ******************************************

  KARABÜK ve MEDYA

Karabük’te yayın yapan gazeteler çoğalmaya başlıyor. Tabi bu konuda özeleştiri yapmak gerekirse yazılı basınımız bir türlü teknolojiyi ve profesyonel kaliteyi de yakalamış değil.

6  yada 8 sayfa siyah beyaz ofset gazete sadece elden dağıtma yada kısmi abonelik yönüyle bu kadar oluyor görüşüne katılmıyor. Bir çok kent bu sorunlarını çoktan aştı. Bursa,Kocaeli,Sakarya,İzmir,Adana gibi metropoller ile kıyas edemeyiz profesyonel kaliteyi ancak Kastamonu,Zonguldak gibi komşu illerimizde ki standartları da yakalamak gerektiğine inanıyorum.

Aslına bakarsanız artık yazılı basın olarak bilinen gazeteler de okur sayısı da hızla düşüyor. Tabi yerel TV izleyicisi de düştü bu arada.

İletişim , Bileşim  çağı elektronik cihazlar ve internet ile artık bilgiye anında ulaşmak bir tık…Bu anlamda İnternet haber siteleri müthiş bir çıkış yakaladı son on yıldır ve artık habere,bilgiye ulaşmanın adı oldu internet..

Hal böyle olunca gazeteler teknolojik olarak kendini yenileyemiyor  belki ancak bu atmosferde halen yeni gazeteler çıkması, çıkartılmak istenmesi yanı sıra gazete patronluğuna soyunmak isteyenlerin sayısında ki artış dikkat çekici/ters orantı…

Resmi  ilan alabilmek için mi bu yarış yoksa siyasi yatırımlar mı yapılıyor, tartışılıyor  bu konuda bizde farklı yorumlar dinliyoruz ancak, bizi ilgilendiren asıl boyutu,  gazetecilik de güç kaybediyor…İnandırıcılığını kaybediyor…

Sormazlar mı adama…-Nerede Basın-Yayın Ahlak kuralları ?… diye…

                                    ******************************************

KISSADAN-HİSSE

Zaman zaman yazarız hayat kısa,geriye kalan hoş bir seda diye.. En son okuduğum bir kitapta şöyle diyordu…İyimser olun yaşam kaliteniz artsın….

Nasıl mI ?

-Havan ya iyi olacak, ya kötü.. diye düşündüğünde,  Havamın iyi olmasını seçmen gibi…

-Kötü bir şey olduğunda gene iki seçimim var, Kurban olmak, ya da ders almak. Siz başıma gelen kötü şeylerden ders almayı bilin…

-Birisi size bir şeyden şikayete geldiğinde, gene iki seçimiz var.. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Siz hayatın olumlu yanlarını seçin…

Evet, Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin… Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..

ABD yaşanmış bir olayda, bunun en iyi kanıtı anlatılmış..

Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp, Veznedarı  delik deşik etmişler… Veznedarın ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

Olaydan altı ay sonra nasılsın? diye sormuş gazeteciler..

Bomba gibiyim demiş.. Bomba gibi. Olay sırasında neler hissettin diye sormuşlar..

Veznedar;- “Yerde yatarken, iki seçimim var diye düşündüm.. Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü.. Ben yaşamayı seçtim. Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep İyileşeceksin merak etme dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Donuk bakarlarken bana;  ‘adam ölmüş’ diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten.. Bu arada kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu.. Evet diye yanıt verdim.. Var.. Doktorlar ve hemşireler merakla sustular.. Derin bir nefes alarak kendimi toparladım ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var !..Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım.. Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil….”

Veznedar,  sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı.

Unutmayın, hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız/hakkınız var….

Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu bilin….

Seçmek bir özgürlüktür……Özgürlüğünüzü seçiminizle kısıtlamayın..

 

 

78

Exit mobile version