
Türkiye’de 56. tür olarak “Haemaphysalis longicornis” adlı yeni bir kene türünün varlığı tespit edildi. Bilim İnsanları bu türün Türkiye’ye 3-4 yıl önce geldiğini düşündüklerini ifade ederlerken “Kene Mevsimi” dikkat uyarıları yapmaya başladılar.
Türkiye’de 2002 yılından itibaren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle 17 bin üzerinde vaka görüldü, bunlardan 819’u hayatını kaybetti.
KKKA virüsü nedeniyle bu ay Sivas’ta tedavi gören 3 kişi, Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde bir bebek, Tokat’ta tedavi gören bir bebek hayatını kaybettiği haberleri sonrası yetkililer den DİKKAT uyarıları gelmeye başladı.
KKKA hastalığı ve hastalığı bulaştıran kenelerle ilgili merak edilen “KKKA hastalığı nedir ve insanlara nasıl bulaşır?” sorusuna ; yetkililer ;
” KKKA sıklıkla keneler aracılığıyla insanlara bulaşan, bazı olgularda ölümle seyredebilen önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık genellikle ilkbahar ve yaz aylarında ortaya çıkmakta, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan, hayvancılıkla uğraşan insanlarda görülebilmektedir. Hastalık genellikle kenelerin ısırması yoluyla bulaşır. Enfekte doymuş keneleri çıkartırken kenenin bağırsak içeriğinin ciltle temas etmesiyle bulaşabilir. Hasta hayvanların kanı veya vücut sıvılarıyla temas sonrası ortaya çıkabilir. Hastalığa yakalananların kan veya vücut sıvılarına sağlık çalışanlarının temasıyla da bulaş söz konusudur. Dünya genelinde 900 civarında kene türü var. Bunlardan 700’ü sert, 200’ü yumuşak keneler. Bunların çok azı insanlarda KKKA hastalığına neden olabiliyor. KKKA hastalığı açısından en riskli olan tür “Hyalomma” cinsi dediğimiz keneler. Coğrafi dağılımına baktığımız zaman yine bu kenelerin gezindiği ortamlarda bu hastalığı daha fazla görüyoruz. Türkiye’de vakalar özellikle İç Anadolu’da Kelkit Vadisi dediğimiz alanda, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaşması KKKA hastalığının farklı bölgelerde ortaya çıkma riskini artırıyor. Doğa turizmi ve yaylacılık faaliyetleri de risk oluşturmakta. Saman balyalarının başka bölgelere taşınması esnasında da keneler başka bölgelerde görülebiliyor” şeklinde cevaplar veriyorlar
Özellikle saçlı deride de keneleri görebileceği konusunda uyarılar yapan Bilim İnsanları “Kene tutunduğunda bizim istediğimiz hiç vakit kaybetmeden kenenin vücuttan çıkartılması. Çıplak elle keneye asla dokunmayacağız. Bunu bezle, naylonla, poşet ya da eldiven gibi keneyi tutacak bir aparatla vücuda tutunduğu en yakın yerinden tek hamlede çıkartmak önemli bir yaklaşım. Keneyi çıkarttığımız zaman doğaya geri göndermeyeceğiz, alkol içeren ağzı kapalı kutulara atılarak yok edilmeli. Kene tutunan bir kişi kendi çıkartamıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı. Kene en kısa sürede vücuttan uzaklaştırılmalı. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar genel anlamda daha çok risk altında. Yaptığımız çalışmalar ve aldığımız hasta analizlerinde en sık gördüğümüz hastalık grubu tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar. Hayvan barınaklarında, tarlada, ormanda çalışanlarda kene bulaşma riski artıyor. Mezbaha çalışanları, avcılar, doğa sporu yapanlar en yüksek risk grubunu oluşturuyor.” bilgilerine yer veriyorlar.
“KKKA hastalığı kesin tedavisi olan bir hastalık değil, Türkiye’de olguların yüzde 5’i hastalıktan dolayı kaybediliyor. Hastalığın etkin bir tedavisi yok.” şeklinde bilgiler veren Sağlık uzmanları uyarıyorlar.
Dünyada her yıl ortalama 10 bin ile 15 bin arasında insan KKKA hastalığı enfeksiyonuna yakalandığına dikkat çeken aynı uzmanlar, ” Vakaların büyük bir kısmı da COVID-19’da olduğu gibi hafif bulgularla seyredebiliyor. Başka ülkelerde yetersiz veri paylaşımı nedeniyle genel rakamlar kayıtlara yansımıyor. Türkiye’de 2002 yılından beri KKKA hastalığına rastlanmakta. 2002 ve 2024 yılları arasında Sağlık Bakanlığı verisine göre, 17 bin 132 vaka görülmüş ve bunlardan 819’u maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu yüzde 5’lik bir orana tekabül ediyor. Dünyadaki ölüm oranına baktığımız zaman ülkemizdeki ölüm oranı kısmi olarak düşük gözüküyor. Bu yıl ilk olgu nisan ayında görüldü. Mevsimi diyebiliriz onun için önlemlerin alınması şart” uyarılarında bulunuyorlar