KESK Dönem Sözcüsü Ahmet AVDANCI “Grevli Gerçek Toplu Sözleşme Hakkımızdır!” diyerek yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi; “OHAL/KHK Rejiminin Kalktığı, Eşit, Özgür, Barışçıl, Laik, Demokratik Bir Türkiye İstiyoruz!
2018-2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem ‘Toplu Sözleşme’ görüşmeleri 1 Ağustos 2017 Salı günü başlıyor.
3 milyon kamu emekçisini, 2 Milyon kamu emekçisi emeklisini, ailelerini de hesaba kattığımızda en az 15 milyonluk geniş bir kitleyi yakından ilgilendiren bu “toplu sözleşme’ görüşmelerine ne yazık ki toplum olarak geleceğe, yarına, ilişkin umutlarımızın karartılmak istendiği bir süreçte giriyoruz.
Kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmamasından, uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan, gerçek – evrensel bir toplu sözleşme sisteminden uzak olan mevcut sistemin üzerine bugün bir de OHAL-KHK rejiminin gölgesi düşmüştür.OHAL’e dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle 120 bine yakın kamu çalışanı ihraç edilmiş, yaklaşık 40 bin kamu çalışanı açığa alınmıştır.
KESK nereden, kimden gelirse gelsin, tüm darbelere, vesayet sistemlerine karşı olan bir konfederasyondur.OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilsin, İşten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin. Bu kişilerden darbe girişimi içerisinde yer aldığı iddiasıyla hakkında ceza soruşturması başlatılıp dava açılanlar dışındaki görevden uzaklaştırma uygulamalarına derhal son verilsin.
KESK olarak her dönem olduğu gibi bu dönem de TİS taleplerimizin başında herkese güvenceli iş ve gelecek ana talebimiz ve bunu tamamlayan taleplerimiz yer almaktadır.
SÖZ KONUSU TALEPLERİMİZİ AŞAĞIDAKİ GİBİ SIRALAYABİLİRİZ.
Özelleştirilmeler durdurulsun. Sözleşmeli, taşeron esnek kuralsız çalışma yasaklansın.Çalışanları bölen, iş ve ücret güvencesini tehdit eden her türlü istihdam biçimi kaldırılsın.Esnek, kuralsız, performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilsin.
Tüm kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesinin teminat altına alınması için; 4/A kadrosunun iş ve ücret güvencesini tehdit eden, sınırlayan yasal düzenlemeler kaldırılsın,Sözleşmeli statüde çalıştırılanlar 4/A kadrosuna alınsın.Geçici personel yani 4/C’liler kamuda asli ve sürekli işler-görevler yapmasına rağmen taşeron firma bünyesinde çalıştırılanlar isteklerine bağlı olarak ya işçi (4/D) ya da 657 sayılı DMK’nun 4/A kadrosuna alınsın.Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilsin.Değerli Basın Emekçileri,Kamu emekçileri sadece özlük haklarında değil, mali ve sosyal haklarında da kayıplar yaşamaya devam etmektedir. Hükümetle yandaş konfederasyon yönetimi arasında, yıllardır çarpıtılan enflasyon rakamlarının temel alındığı, toplu sözleşme demeye dilimizin varmadığı mutabakatlarla kamu emekçileri yoksulluk sınırından gittikçe uzaklaştırılmış açlık sınırına itilmiştir.
Öte yandan TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonla, sokakta-çarşıda-pazarda yaşadığımız gerçek enflasyon arasında en az yarı yarıya bir fark olduğunu bu ülkede çocuklar dahi bilmektedir.
Dar gelirli tüm kesimler, asgari ücretli, emekli, kamu emekçisi bu farkı her gün gittikçe eriyen maaşlarında, ücretlerinde iliklerine kadar zaten yaşamaktadır.Her şeyden önce TÜİK’in resmi enflasyonu toplumun alt ve üst gelir grupları arasındaki farkı görmezden gelmektedir. 12 ana harcama grubunda, temel alındığı hesaplamada enflasyonun multi milyarder için de asgari ücretli için de aynı oranda olduğu varsayılmaktadır.Oysa içinde kamu emekçileri olarak bizimde bulunduğumuz toplumun alt gelir grupları ellerine geçen paranın büyük bölümünü gıda, kira-barınma, ulaşım giderleri için kullanmaktadır.
Buradan kısabildiğini önce eğitime, sağlığa ayırmaktadır. En son giyime, eğlenceye harcama yapabilmektedir. Buna rağmen TÜİK hesaplamalarında ana harcama grubunda yer alan “Gıda ve Alkolsüz İçecekler”, “Konut, “Ulaştırma” gruplarının ağırlığını düşürerek yaşanan gerçek enflasyonu perdelemektedir.Bu nedenle TÜİK’in resmi enflasyon rakamları yerine açlık ve yoksulluk sınırını temel almak daha gerçekçidir.
Biz KESK olarak toplu görüşmeler döneminden beri ısrarla kamu emekçileri için asgari temel ücret belirlenmesini, bunun için konfederasyon temsilcileri ile Kamu İşveren Heyeti temsilcilerinin eşit sayıda katılımıyla bir Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu oluşturulmasını talep ediyoruz. Söz konusu komisyonun 4 kişilik bir aile için kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç asgari bir temel ücret belirlemesi talebimiz bugüne kadar karşılıksız kalmıştır.2017 Haziran ayı itibari ile dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.510 yoksulluk sınırı ise 4.925 TL’ye dayanmıştır.
KESK bu dönemde de en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırına çekilmesini esas almıştır. Bu nedenle en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 3.450 TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz.AKP döneminde, maaşları TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları ile eriyen kamu emekçileri ek olarak siyasi iktidarın yıllardır övündüğü büyümeden de pay alamamıştır. Bu nedenle kamu emekçileri son 15 yıllık dönemde en az %50’lik bir kayba uğramıştır. Bu kaybın karşılanmadığı hiçbir artış oranı kamu emekçilerinin alın terinin ve emeğinin karşılığı olmayacaktır.Bunu için 3.450 TL olarak belirlediğimiz kamu emekçilerinin asgari temel ücretine 2018 yılı için, kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile/eş yardımı olarak aylık 350 TL, çocuk yardımı olarak 350 TL, brüt asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti, eklenmesini, yemek ücreti verilmeyen kamu emekçilerine aylık 335 TL yemek ücreti ödenmesini talep ediyoruz.
Değerli Basın Emekçileri ,
Kamu emekçileri emekli olduklarında ellerine geçen tutar çalışırken aldıkları tutarın neredeyse yarısına kadar inmektedir. Çünkü kamu emekçilerinin ek ödemeleri emekliliğe yansıtılmamaktadır. Yıllarca kamuya hizmet veren emekliler adeta sefalete itilmektedir.
Bu haksızlığın artık son bulması için toplu sözleşmede tüm ek ödemelerin emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmasını talep ediyoruz.
Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetlerin giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmesini,
Yıllardır süren ek gösterge adaletsizliğinin sona ermesi için tüm kamu emekçilerinin ek göstergelerinin 3600’e, önlisans mezunu olanların 3000’e çıkarılmasını, Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanmasını, ek göstergesi olmadığı için en çok mağdur olan bu sınıfa da ek gösterge cetveli çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
Hayatın her alanında çifte sömürüye tabii tutulan kadın kamu emekçileri kamu alanında da onlarca sorunla karşı karşıyadır. Her dönem kadın kamu emekçileri mücadelesine öncülük eden konfederasyonumuz toplu sözleşmede;Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmesini, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmesini İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmasını talep etmektedir.Değerli Basın Emekçileri,Konfederasyonumuzun ve bağlı sendikalarımızın tüm talepleri Devlet Personel Başkanlığı’na iletilmiş olup burada sadece bazı temel taleplerimizi ifade etmeye çalıştık.
Bu talepler sadece KESK’in değil, insanca bir yaşam ve güvenceli bir iş isteyen tüm kamu emekçilerinin talebidir.Öte yandan bu taleplerin hayat bulmasının yolu grev hakkımızın yasal güvence altına alındığı, başta Uluslar arası Çalışma Örgütü temel sözleşmeleri olmak üzere ülkemiz tarafından onaylanan sözleşmelerin gereği evrensel nitelikli gerçek bir toplu sözleşme sisteminin hayata geçirilmesi ile mümkündür. Bunun için artan baskılara rağmen konfederasyonumuz kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.Bu kapsamda;28 Temmuz Cuma günü yapılan basın açıklamalarıyla birlikte Ülke genelinde TİS masaları kuracağız. 5 Ağustos 2017 tarihine kadar işyerleri önlerinde ve kentin işlek meydanlarında TİS taleplerimizi içeren bildirilerimizi dağıtacak, kamuoyunu ve diğer emekçileri bilgilendireceğiz.Kadın TİS taleplerimizi görünür ve etkin kılınması amacıyla işyerlerinde kurulacak TİS masalarımızdan biri mor masa olacak ve bu masada özgün kadın taleplerimiz dillendirileceğiz.
Toplu sözleşme görüşmelerinin başlayacağı 1 Ağustos Salı günü, başta KESK Danışma Meclisi üyelerimiz ve tüm şube başkanlarımız olmak üzere Çalışma Bakanlığının önünde taleplerimizi bir kez daha haykıracağız. Değerli Basın Emekçileri,Son olarak bu ülkenin alın teri ile geçinen tüm kesimleri gibi tüm kamu emekçilerinin de insanca bir yaşamı hak ettiğini vurgulamak istiyoruz. Toplu sözleşmeye ilişkin taleplerimizi sıralarken zannedilmesin ki asgari ücretlinin, işçinin, özel sektör çalışanlarının halini bilmiyoruz.Şimdi bizleri işçi-memur, kadrolu-sözleşmeli, kadın-erkek, şu veya bu partili gibi karşı karşıya getirmeyi hedefleyenlere karşı omuz omuza olma vaktidir.
Kendisini işçi sınıfının bir parçası olarak gören konfederasyonumuz emeğin ortak mücadelesinde üstüne düşeni yerine getirmeye devam edecektir.
Bunun için, öncelikle, sendikalı olsun olmasın, tüm kamu emekçilerini daha sonra kıdem tazminatına göz konulan işçileri, asgari ücretlileri, alın teri ile yaşam mücadelesi verip emeğinin karşılığını alamayan tüm çalışanları emeğin ortak birleşik mücadelesini büyütmeye, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.”