Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

LABİRENT SİSTEMLİ, HERŞEY DAHİL TATİL KONSEPTİNE HOŞGELDİNİZ…

ÖZET: Garip gureba dostu, fotoğraf çektirirken göbeğini içine çekmek zorunda kalan, yarım limon sevdalısı, 5 yapraklı yonca avcısı, yanak yanağa resim çektirip üstüne de Leman SAM şarkıları koyanlara tilt olan, sanata olan sempatisini yıllar önce “3 film Devamlı” oynatılan Site Sinemasında daha birinci filmi bile bitiremeden sinemadan çıktığı için kaybeden, çocuk yürekli köşe yazarınız TİTRETTİN ABİ’niz yine yeniden karşınızdaaaaa…

ÖZET: Garip gureba dostu, fotoğraf çektirirken göbeğini içine çekmek zorunda

Hekim Tavsiyesi: Mizahimsi yazıları sevmemesine rağmen ısrarla yazıyı okumaya çalışan, konular içinde kaybolup, sonrasında niye okudum ben bunu yaa, diyen, arada geçen isimleri tanımadığı için “Bu kim yaa?” sorunsalı yaşayan, bu haftaki ödemeleri düşünmektense buraya gelip bu yazıyı okuyan kişilere Titrettin Abi’nin yazılarını okuyarak vakit geçirilmesini tavsiye etmiyoruz.

**          –             **

Son dönemlerin popüler kelimesi oldu, “Travmalarım var…”, “Psikolojim bozuk”,Anksiyete bozukluğu yaşıyorum” v.b. söylemler… Baştan söylüyom, tırışkadan teyyare bu söylemler… Gerginmiş, huzursuzmuş, çarpıntısı varmış da falan da filan… Heee heeee, tabi tabi… Kime göre tramvaların var, kime göre anksiyeten bozuk?? Var mı bi ölçüsü?? Daha tatil sezonu yeni başlıyo… Tatile gidip gelmiş olsan anlarım psikolojinin bozuk olmasını, tramva yaşamanı… Karabük’te evinde otururken insanın psikolojisi neden bozulsun ki??

Asıl tramvalar tatillerde yaşanıyo… Nicelerine şahit oldum, tatile gidip sonrasında 6 ay psikolojik tedavi görenleri bilirim…

Abartma Titrettin.. Tatile gidip insanın psikolojisi neden bozulsun ki?” falan demeyin… Ya siz hiç “Herşey Dahil” otellere gidip bir hafta tatil yapmadınız, yada geçmişte yaşadıklarınızı unuttunuz… Bizzat yaşayıp şahit olduğum şeyler olmasa neden böyle bi iddia da bulunayım ki…

 

BUYRUN “HERŞEY DAHİL” OTEL KONSEPTİNE…

Geçen seneler yaz tatilindeyim… Her şey dahil 5 yıldızlı otele göbeğim önde, ben arkada girdim… Zengin okurlarım bilir, otele girişlerde adettendir, giriş kaydı yapıldıktan sonra koluna bir tane de bileklik takarlar… Bilmeyenler için dip not olsun, çipli değil bu bileklik… Yani otelin neresindesin, hangi aktivitedesin onu takip etmiyolar çipten.. O bilekliğin görevi sadece otel müşterisi olup olmadığını anlamaları için kola takılan ve o otele “Herşey Dahil” gelenler ile “Oda Kahvaltı” rezervasyonu yaptırıp otelin beleş yemeklerinden ve gözlemelerinden götürmesinler diye otelin uyguladığı bi sistem.. Kimine göre de bir nevi sizi gaza getirmek ve sizin “Ayrıcalıklı müşteri” olduğunuzu sanmanız için takılmış bişey o bileklik…

Buraya kadar herşey normal… Otel konseptidir, arkamıza geçmedikleri sürece bu tür uygulamalara ses çıkartmayan tiplerdeniz bizde.. Haliyle bende ses çıkartmam bileklik konusunda…

 

ORYANTASYON ÖNEMLİ…

Genel olarak bu tür otellere gidenler, ilk etapta sarı bilekliği bileğine takıp ilk önce oteli ve etrafını turlar eline aldığı meyve kokteyli ile… “Hımmm, burada gözleme yapılıyor, burası hamgurger türü aperatif yiyeceklerin yeri, burası Snack Bar, şuradan havlular alınıyor, şurası havuza gidilen yol, şuradan kumsala geçiliyor” gibi bir nevi oryantasyon eğitimini kendi kendine verirsin ilk günden… Neden böyle yapar insan? Diğer günler ne yapacağını planlamak için ilk gün ki bu oryantasyon turu biz gibi Anadolu’nun bağrından kopup gelenler için önemli…

 

OTELE VERİLEN PARANIN KARŞILIĞINI AL…

Bu tür otellere eşek yüküyle para verilince, insan haliyle otelin tüm imkanlarından dibine kadar faydalanmak istiyo… Mutfakta ne çıkarsa yenilecek, animasyonlarda hangi aktivite varsa katılınacak, havuzundan denizine kadar nerede suya girmek istiyosan girilecek ki verdiğin paranın karşılığını alasın…

Haliyle bizde bu otellerin aşinaları olduğumuzdan havuz başındaki şezlongun güneşi karşıdan almayan tarafından nasıl yer kapılır? Snack Bar’daki görevliye kaç lira bahşiş verilirse çakma meyve suyu yerine sıkma meyve suyu içilir hepsine aşınayız…

ŞEZLONG KAPMA CENGİ…

Bu tür Herşey Dahil otellerde özellikle havuz başındaki şezlongtan yer kapmak çok önemli.. Mümkünse sabahın köründe, saat 08:00 gibi havlunu alıp, plaj çantanı koluna takıp havuzun başına inmek zorundasın… Yok yok sabah sabah havuza girmek için değil bu eylem.. Kendine iyi bir şezlong kapabilmek için her sabah rutin yapılması gerekli bir görev gibi düşünün…

Bende havlumu geceden koyarım” gibi uyanıklık yapmayın boşyere, otel görevlileri bilerek gece konulan havluları topluyo o şezlonglardan…

Sabah herkesten önce kalkıp manzarası ve güneş açısı en iyi şezlonglardan bulmak için zorunlu askerlik hizmeti gibi, sabah iştimasına çıkar gibi kalkıp o havlu ve plaj çantan o şezlonga konulacak… Sonra tekrar otel odasına gidip yatabilirsin istediğin saate kadar…

 

KAHVALTI YERİNE GÖZLEME VERSEK…

Amaaa durrrr, o kadar da rahat olma… O otellerde sabah kahvaltısı 07:00 ile 10:00 arasında… Odana gidip yattın diyelim, uykuya da dalabildin diyelim. Bi uyandın saat 10:15… No’lacak şimdi?? Gitti kahvaltı… Oysaki otele girerken peşinen verdik o kahvaltı parasını… Zarara bak… İnsanın içi acıyo uyuya kaldığı için… Haliyle psikolojin ufaktan bozulmaya başlıyo daha ilk günden…

Aslında otelde saat 11:00 gibi otelin bahçesindeki ağaçların altında gözlemeci kadınlar gözleme yapıyo… Kahvaltıyı kaçırdım diye üzülme diye, teselli olarak sana 11:00’de gözleme ikram ediliyo otel…

Gidip orda kuyruğa girip alabilirsin sıran gelince gözlemeni… İyi ama bu sizin kahvaltıyı kaçırdığınız gerçeğini geri getirmez ki… Yetmezmiş gibi ağır çekim şekilde gözleme yapan o gözlemeci teyzelerden bir tane gözleme almak için en az yarım saat o kuyrukta beklemek zorunda olduğunuz gerçeğini de değiştirmiyo…

Ya o gözleme kuyruğuna girip yarım saat bekleyeceksin, ya da aç aç saat 12:00’deki öğle yemeği saatini bekleyeceksin…

 

GÖZLEME Mİ? ÖĞLE YEMEĞİ Mİ?

Bir sorunsal da orda başlıyo… Şimdi gözleme kuyruğuna girdin saat 11:00’de, yarım saat sonra sıran geldi, aldın gözlemeyi, sonra gölge bir yer bulup gözlemeyi gömerken bi bakmışsın saat 11:45… Eeeee 15 dakika sonra öğle yemeği saati… O da 13:30’a kadar öğle yemeğini yedin yedin, yemedin geçmiş olsun.. Saat 16:00’daki hamburger saatini bekleyecen…

11:45’te hamur işi gözlemeyi mideye indirdikten sonra yarım saat sonra acıkır mı insan?  Acıkmıyo zaten… İşin en pis tarafı da sabah 8’de kalkıp şezlonga bıraktığın havluya daha uzanamadın bile… E niye koyduk ki o zaman o havluyu kuşluk vakti şezlonga?

İşte burda Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş yiğit biri olup, ertesi gün için planda güncelleme yapman gerekiyo… Şezlonga havluyu saat 08:00 de koydun ya, heh işte o saatten sonra odana çıkma… Koş direk kahvaltı salonuna… “İyi ama Titrettin Abi, gece yarısına kadar zaten havuz başındaki animasyonlara katıldım. Kafam bi milyon zaten… Gece uykuya dalmam neredeyse saat 2’yi buluyo… Nasıl kalkacam sabahın köründe?” diyebilirsiniz… Haklısınız… Bunlar tamamen otelin çakal müdürünün bizler için uyguladığı bi taktik…

Her şey olan otelde ne havuzdan, nede otelde çıkan yiyeceklerden yiyemeden seni otelden göndermek için Dünyaca ünlü üniversite hocalarına yaptırılan bilimsel çalışma sonucunda, otellerin uyguladığı labirent sistemli herşey dahil konsepti işte tamda böyle bişey. Her türlü imkan var amaaa siz tatil sonunda anca bunların yüzde 10’una ulaşabiliyosunuz…

 

TATİL ÖNCESİ SPOR ŞART…

O yüzden ben tatile gitmeden 1 hafta önce kendimi Karabük’te kampa alıyom… Uyku saatlerimi 1 hafta önceden bünyeme alıştırıp, her gün düzenli spor yapıyom… Neden? Çünkü koş şezlong ta yer kap, koş kahvaltıya, koş gözlemeye, koş snack bara, koş öğle yemeğine, koş animasyonlara derken bu işler ciddi kondisyon istiyo… Kondisyonun düşükse gitti “herşey dahil” otele verdiğin onca para çöpe gitti… Al sana başlı başına tramva nedeni…

 

YAZININ DEVAMI HAFTAYA PAZARTESİ…

Farkındaysanız daha tatilin ilk gününden psikolojiniz bozulup, travmalarınız oluşmaya başladı bile… Ama daha birinci günü bile bitiremeden bana ayrılan yerin ben yine sonuna geldim… Annem küçükken hep söylerdi, “Bu çocuk çok geveze olacak” diye… Ondan mıdır nedir, yazıyı bi yere bağlayamadan 3 evlek mısır tarlası büyüklüğündeki yerim bitti.

Neyse artık haftaya pazartesiyi bekleyin devamı için. Birde okurlarım için DİP NOT vermiş olayım, tatil boyunca yazılarım sadece haftada bir gün Pazartesileri yayınlanacak… “Yaaaaa, biz alışmıştık Pazartesi ve Perşembe yazılarınaaaa” diyenler sakın Perşembe günü beni telefonla arayıp boşluğu doldurmaya çalışmasın… Açmam telefonunuzu… Hadi kalın sağlıcakla…