Mimar Münci Tangör’ün Anısına..

Sosyal medyanın güzel yönlerinden biri de, eski dostlarınıza ulaşmak yada bir nedenle ayrıldığınız doğup, büyüdüğünüz yada yaşamınızın uzun en önemli bir dilimini geçirdiğiniz yerlerin özellikleri ile nostalji  içinde buluşmak olsa gerek.. Örneğin “ESKİ KARABÜK VE KARABÜKLÜLER”  adı altında Facebook ta güzel bir sayfa var.. Eskiye özlem duyan, nostalji yapan,  Karabük’ün o eski , asil… çağdaş… […]

Sosyal medyanın güzel yönlerinden biri de, eski dostlarınıza ulaşmak yada bir nedenle ayrıldığınız doğup, büyüdüğünüz yada yaşamınızın uzun en önemli bir dilimini geçirdiğiniz yerlerin özellikleri ile nostalji  içinde buluşmak olsa gerek..

Örneğin “ESKİ KARABÜK VE KARABÜKLÜLER”  adı altında Facebook ta güzel bir sayfa var..

Eskiye özlem duyan, nostalji yapan,  Karabük’ün o eski , asil… çağdaş… sosyal yapısını anmak/hatırlamak isteyen yeniden yaşayan,  4 bine yakın üyesi ile de dikkat çeken  bir sayfa bu..

Karabük’ün 1960 /70 / 80 li hatta 90 lı yıllarından kalan anıların paylaşıldığı, paylaşılırken de 100 evlerin, Dereevlerin, 70 yada 50 evlerin mazilerinin yer aldığı, Gençlik Kulübünde rahmetli kör Apo abinin ‘Ataşlaaaa’ naralarını, Kayabaşında Profesörün  Dereevler de Muharrem Ustanın  anılarını kim unutabilir ki?

200 evlerin Deli Ali’si  Kurtuluşun Kezban’ı bile ekoldü bu kentte..…

Şimdi tepeden inme gelen hangi bürokrata anlatabilirsin bu anıları… Gelecek kuşağa taşıyan Gazeteciler, sosyal medyada anıları ile renk katan Karabüklüler  var tabi..

Tıpkı bana önceki gün, Oğuz Yıldırım ağabeyimin attığı linkte,  Alp Kunkar’ın kaleme aldığı  ‘Eski Karabük ve Karabüklüler’ sayfasında yayınladığı, Karabük’ün simgesi haline gelen bugün maalesef kaderine terk edilmiş YENİŞEHİR SİNEMASININ tarihçesini anlattığı yazı gibi..

60 lı-80 li Yılları yaşayan her Karabüklünün Yenişehir Sinemasında anısı vardır. Bölgenin “okullar bölgesi” olması da bunun ana nedenidir..

Karabük Gündem yazarımız bölgenin sevilen sayılan Karabüklü hocası, Doç.Dr. Habibullah Aktaş  “Tommiks Yenişehir Sinemasındaydı” başlıklı yazısında bir hatırlatma yapmış, “kitapları  ikinci el alırdık üç beş kuruşa , değiş tokuş yapardık. Karabük’te takas yeri Yenişehir sineması idi.”  diyerek..!  buna işaret etmişti..

Gelelim  Mimar Münci Tangör’ün Anısına…

 ALP KUNKAR,   “Basit bir sinema binası mı?: Yenişehir Sineması” diye sorgulayarak başladığı yazısına, Münci Tangör’ün kızı Deniz Tangör Kayalı’dan aldığı alıntı ile  bakın nasıl devam etmiş…

“Bu yazıda Karabük’ün önemli miras yapılarından biri olan, yapımı 1954-1958 yılları arasında gerçekleşen Yenişehir Sineması’na ilişkin belki de ilk kez fark edeceğiniz bilgileri okuyacaksınız.

Yenişehir Sineması‘nın mimarı, Güzel Sanatlar Akademisi’nden ve Erken Cumhuriyet Dönemi mimarlarından Münci Tangör‘dür.

Mimar Münci Tangör, Karabük’te 1953’ten 1963’e kadar bugün çevresinde nefes aldığımız önemli yapılara imza attı.

Yenişehir Sineması çok yönlü yapısal kimliğe sahip bir şekilde tasarlandı. 750 kişi kapasitesiyle tiyatro ve opera için de uygun olarak yapıldı. Dış yapısı itibarıyla uluslararası çizgileri koruyan Yenişehir Sineması’nda iç mekan mimarisinde geleneksel tasarım benimsendi. Sinemanın açılışının Nisan 1958’de Giuseppe Verdi’nin La Traviata operası ile yapılması planlanmışsa da bu gerçekleşmedi. Aynı yıl King Vidor’un Lev Tolstoy’un eserinden uyarladığı 1956 yapımı Savaş ve Barış filminin gösterimi ile açılışı yapıldı.

Münci Tangör Karabük’teki görevini tamamlanmasının ardından şehirden ayrılmadı, Demir-Çelik’te inşaat müdürü olarak çalıştı. Yenişehir Sinemasının öyküsüne bir de Münci Tangör’ün kızı Deniz Tangör Kayalı’dan tanık olalım:

Yenişehir Sineması, rahmetli babam Mimar Münci Tangör’ün en önemli eserlerinden biridir. Babam için en önemli olan sinemanın akustiğiydi. Aylarca projeler çizdi istediği akustiği sağlamak için.

Sabahleyin biz kalktığımızda onu masada çalışırken bulurduk. O zaman Demir Çelik’te çalışmıyordu. İstanbul’dan gelen müdür Ali Çimen’in daveti üzerine gelmiştik. Babam sinemanın hem mimarı hem de müteahhiti idi.

Deniz Tangör Kayalı, sinemanın yapımı sırasında kendi gözlemlerini de paylaşıyor:

Çamlıca Kız Lisesi’nden Demir Çelik Ortaokulu’na geldim. Ailece her gün babamın yanında, inşaatta otururduk. Sinema inşaatında kalasın üzerindeki çok büyük bir çivi ayağıma battı. Günlerce hastanede yattım. Sinema inşaatı 1958’de bittiğinde başta babam olmak üzere hepimiz çok mutlu olmuştuk.

Deniz Tangör Kayalı’nın söylediklerinden, Yenişehir Sineması’nın o dönemde Türkiye sanatının önde gelenleri tarafından oldukça beğenildiğini de görüyoruz.

Rahmetli Muhsin Ertuğrul Türkiye’de bu kadar güzel akustiği olan hiçbir tiyatro ve sinema olmadığını belirtip babama çok iltifat etmişi.

Sinema o dönemde Türkiye için öyle büyük bir öneme sahip olmuştu ki oradan kimlerin yolu geçmedi ki:

Rahmetli Cumhurbaşkanı Celal Bayar da babamı tebrik etmişti. Lale Oraloğlu Tiyatrosu, Genco Erkal, Muammer Karaca Tiyatrosu, Kenterler Tiyatrosu geldi. Gişede biletleri Müşfik Kenter verirdi.

Münci Tangör ve ailesi Karabük’te o kadar benimsenmiş ki Karabük’ü ikinci memleketleri olarak gördüklerini görüyoruz:

Daha sonra İstanbul’a dönmek istedik. Fakat kalmamız için çok manevi baskı yapıldı. Babam Genel Müdürü ve arkadaşlarını kıramadı ve Demir Çelik’te inşaat müdürü olarak göreve başladı.”

Özellikle değiştirilemeyen adeta MİRAS MAHALLE Gibi korunmaya çalışılan Yenişehir de.. Mutlaka ama mutlaka, Yenişehir sinemasında, Memurlar kulübünde, Yenişehir (mühendisler) Kulübünde, İşçiler lokalinde ve de  Gençlik Kulübünde anısı vardır o yılların her Karabüklüsünde..

Kimler geldi kimler geçti, anılar hep taze kaldı bu kentte..

Her birini saygı ve özlemle anıyoruz..

Böyleydi o yıllar..

Farklıydı KARABÜK..

Güzeldi..,

KARABÜK’ÜN İL OLUŞUNUN 26.YILI KUTLU OLSUN KARABÜK GÜNDEM

 

 

Exit mobile version