Nöbetçi Eczaneler
Tez zamanda UMRE’ye gidip, 4. Tavafta ayağı burkulası estetikli patronum Semih GÜLEN’le kavgam bitmeyecek… KARABÜK GÜNDEM gazetemiz İnternet sitesi ana sayfasına girdiğinizde en üstte neler var?? “Ana Sayfa”, “Bugün Vefat Edenler”, “Künye”, “İletişim”, “Servisler” ve “Kategoriler”..
TIKMA AKILLA BU KADAR OLUYO…
Aklı başında bi insan böyle bir ana sayfa üst blogu yapar mı?? “Ana Sayfa”dan sonra tez zamanda Newyork Times gazetesine rakip olası bi gazetede “Bugün Vefat Edenler” diye bi sayfa olabilir mi yaaa… Hangi zihniyet, hangi tıkma akılla bi insan böyle bi sıralama yapar ki?? Karabük Belediyesinin internet sayfasını kendine rakip mi seçtin, amacın ne derdin ne, Allah için biri şu estetikli patronum Semih GÜLEN’e bi şeyler söylesin…
“Karabük’ün ilçelerinden haberler”, “Köşe yazarları”, “Spor” servisi’nin olacağı yerde bi insan hangi kafayla “Bugün Vefat Edenler” diye Ana Sayfadan Blog açar ki??
Sorsam topu, koskoca Doçent Tayfun ÇETİN’e atacak…
Neymiş efendim böyle olmasını Tayfun Hoca istedi diyecek..
Adım gibi eminim… Teknik Müdür diye birde unvan vermiş Tayfun hocama… Adam Trakya’nın bağrından ÜJ BEJ diyerek çıkmış gelmiş, senin vereceğin Teknik Müdürlük ünvanına ihtiyacı mı var ki onun… Koskoca Doçent adam… Offf offff… Bu estetikli patronumla işimiz var, Kuran çapsın işimiz var…
TARİHTE BİR İLK…
Malum şu gazetenin en çok okunan yeri Köşe Yazıları… Bizim tıkma akıllı patron ne yapmış?? Sayfanın sağ alt tarafına yalandan “YAZARLARIMIZ” diye başlık atıp, tüm köşe yazarlarını oraya tıkıştırmış… Ondan sonra da toplantılarda “Köşe yazılarınız az okunuyor, biraz güncel konularda yazı yazın” diye pöykürüyo… Yaaa, sen gider en üste “Bugün Vefat Edenler” diye blog açıp, Köşe Yazarlarını sayfanın en görünmez yerine atarsan ne olmasını bekliyon?? Cumhuriyet tarihinde bir ilk’tir, gazetenin Ana sayfasından sonra en çok okunan yeri “Bugün Vefat Edenler” sayfası…
Basın İlan Kurumu “En çok vefat edenleri haber yapanlara Resmi İlanlardan daha çok pay vereceğiz” dese, açık ara KARABÜK GÜNDEM gazetesi hamuduyla götürür parayı… Ama yok öyle bişey… Maaşları bile gecikmeli ödüyomuş.. (Benim ki hariç. Ben yıllık ücretimi peşin aldığım için para problemim yok)..
GAZETE YAZARLARIMIZ BAŞ KALDIRDI..
Sanırım sırf o yüzden Köşe Yazarımız Nuri KIRIMLI bu hafta ki yazısında “İZMİR İKTİSAT KONGRESİ ( 17 Şubat-4 Mart 1923 ) “ başlıklı yazı yazmış… Demek istiyo ki, iktisat önemli, para önemli, 17 Şubat’ta sana ihtar verdim, 4 Mart’a kadar maaşımız yatmazsa gazete önüne çadır kurup eylem yapacaz, demek istemiş. Estetikli patronum düşünsün onu da…
Gazete editörümüz Veysel DAYI’da bu haftaki yazısında “ASKIDA YAZI” başlığı atmış… “Para yoksa, yazı da yok, askıya alıyom yazıları demeye getirmiş… Haklı adamlar…
DEĞİŞİM UZMANI NEVAL KÜTÜK…
Semih GÜLEN durur mu?? Hemen gazetede kendine yakın köşe yazarlarından Neval KÜTÜK hanımefendiye yazı yazdırmış “BARIŞ VE TEKAMÜL” diye… Neymiş efendim kavga gürültü olmasın gazetede, para pul önemli değil, barış ve sükunet olsun… Dünyada herkes birbiriyle sarılsın, kucaklaşsın, huzur içinde yaşayıp gidelim falan filan…
Neval hanım İstanbul menşeyli köşe yazarımız…
Değişim Uzmanı kendisi, ayrıca Dünya Değişim Akademisi yazarı… Gazetenin IQ ortalamasını yükseltmek için İstanbul’dan transfer etmiş Semih GÜLEN… Ayrıca acil durumlarda camı kırıp zile basılan buton gibi, Semih GÜLEN gazetede köşeye sıkışınca Neval hanıma telefon açıp “Kurtarın beni Neval hanımmm” diye feryat figan içinde kendisinden destek istediği bi köşe yazarımız… Zaten Neval hanım son köşe yazısını “Savaş istemeyenler sürtüşmeye, tartışmaya, çatışmaya, kavga etmeye son vermelidir. Barış isteyen herkes farkındalıkla her sözüne, eylemine dikkat etmelidir.
Tekamül ve değişim teknikleri sayesinde içsel barış ortaya çıkacak ve kişi, kendinle barışacaktır. Barış psikolojisinin temellerini toplumdaki farklılıkları yok sayan bir barış anlayışı oluşturmaktadır. Bu psikoloji sayesinde herkesin bir arada barış içinde yaşama olasılığı doğar.” diyerek noktalamış… Resmen estetikli patronumuzun siparişi.. Neyse beni ilgilendirmiyor hiçbiri… Ben işime bakarım…
TİTRETTİN ABİ DER Kİ….
Ama şu da bi gerçek ki, bunların tamamı Kent Meydanının ortasındaki direğe ismi verilesi patronumuzun kıskançlığından oluyo…
İstiyo ki, gazetenin en çok okunan yazarı kendisi olsun… Sadece onun köşe yazısı okunsun, diğerleri yer doldursunlar yeter, diye düşünüyo… Eline sağlam bi meşe odunu alıp eşek sudan gelene kadar dövecen bu tür kıskanç patronları ama neyse ben yine karışmayayım… Ayağı takılıp düşse, benden bilir… Karışmamak en güzeli…
Bir grup okurum yazıları biraz kısalt dediği için artık köşe yazılarımı biraz kısa tutacağım…
Ahali zaten okumayı sevmiyor, okuyanları da kaçırmamak lazım deyip bugün ki yazımı noktalıyorum…
Diğer yazıda görüşene dek esen kalın…