Özel Medikar Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Tayfun GÜNGÖR omuz, bel ve boyun ağrılarının sıkça görülen bir rahatsızlık olduğunu belirterek ”Omuz ağrısı bel ve boyun ağrılarından sonra 3. sıklıkta görülen bir problemdir. Omuz ağrısı özellikle kolunu kullanarak çalışan kişilerde doktora başvurma nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır.”dedi
Göngör uzmanlık dalı ile ilgili şu bilgileri verdi; “Omuz ağrısına omuz kaynaklı problemler veya omuz dışı problemlerin yansıyan ağrıları neden olabilmektedir. Sıkışma sendromu, donuk omuz, bursit, kireçlenme, torasik çıkış sendromu, enfeksiyonlar ve iltihabi romatizmal hastalıkların omuz tutulumu omuzun kendisinden kaynaklı problemlerdir. Boyun fıtıkları, kalp hastalıkları, akciğer tepe tümörleri, safra kesesi hastalıkları, aort anevrizması gibi durumlarda ise omuz bölgesine doğru yansıyan ağrılar olabilmektedir.
Omuz ağrısı olan kişlerde mutlaka boyun muayenesi de yapılmalıdır. Yine omuz ağrısı olan hasta diğer sistemlerin ağrısı yönünden sorgulanmalıdır. Omuzun problemleri için düz grafiler, romatizma testleri ve MR görüntülemeleri yapılabilmektedir. Kas iskelet sistemi dışı problemler düşünülen hastalarda tomografi, USG, EKG ve kalp krizi enzimleri gibi incelemeler yapılmalıdır.
Ağrı için uygulanacak tedavi tamamen ağrının nedenine bağlıdır ve farklılıklar gösterebilir. Örneğin ağır bir egzersiz veya spor sonrası oluşan ağrılar için dinlenme, soğuk kompres faydalı olabilir. Masa başında çalışıyorsanız gün içinde aralıklarla omuz ve boyun bölgesi için esnetme egzersizleri yapabilirsiniz. Eğer omuzumuzu yukarı kaldıracak işler yapıyorsak veya kolumuz başımızın altında yatmak gibi alışkanlıklarımız varsa bu alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz. Tüm bu önlenlere rağmen devam eden ağrımız varsa bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına başvurmalıyız.
Enfeksiyonlar veya iltihabi romatizmal hastalıklarda hastalığa özgü antibiyotikler veya antiromatizmal ilaçlar kullanılmaktadır. Sıkışma sendromu, donuk omuz ve kireçlenme gibi hastalıklarda erken evrelerde ilaç tedavisi, fizik tedavi ve egzersiz tedavileri uygulanmalıdır. Bu tedavilere cevap vermeyen hastalarda PRP ve kortizonlu iğne tedavileri gibi tedaviler gündeme gelmektedir. Tüm bu tedavilere cevapsız küçük bir grup hastada ise cerrahi tedavi önerilmektedir“
