OSMANLI SARAYINDA SALGINLARA KARŞI ÖNLEMLER

                                       Hindistan’da 19.yüzyılın sonunda ortaya çıkan, ulaşım teknolojisi ve imkânlarının gelişmesine paralel olarak tüm dünyayı etkisi altına alan büyük kolera pandemisi,1910-1911’de Rusya üzerinden Osmanlı Topraklarına da ulaştı.     Bilhassa Anadolu ve Rumeli vilayetlerinde koleradan ölenlerin sayısı çok fazlaydı. Alınan tedbirlerle en az seviyede zarar görülmesine çalışılsa da pek başarılı olunamadı.     1912’de Balkan […]

                                

      Hindistan’da 19.yüzyılın sonunda ortaya çıkan, ulaşım teknolojisi ve imkânlarının gelişmesine paralel olarak tüm dünyayı etkisi altına alan büyük kolera pandemisi,1910-1911’de Rusya üzerinden Osmanlı Topraklarına da ulaştı.

    Bilhassa Anadolu ve Rumeli vilayetlerinde koleradan ölenlerin sayısı çok fazlaydı. Alınan tedbirlerle en az seviyede zarar görülmesine çalışılsa da pek başarılı olunamadı.

    1912’de Balkan Savaşı Patlak verdiğinde Suriye’den nakledilen askeri birlikler yoluyla orduya da bulaştı. BALKAN SAVAŞLARINDA, yenilgilerin sebepleri arasında, ordu da 30 bine varan sayıda can kaybının kaynağı kolerada bulunmaktadır.

Aynı sıralarda İstanbul’da koleranın etkisinde perişan oluyordu. Belediye Başkanı Cemil Topuzlunun doktor olması, Kolera ile etkili mücadelede İstanbul İçin bir şans oldu. Gülhane Parkına geçici barakalarda hastane kurularak koleralı hastalara burada bakıldı. Kapasitenin yetersiz kaldığı anda Ayasofya, Sultanahmet Şehzade başı camileri de ibadete kapatıldı ve kolera hastanesi olarak kullanıldı.

Tarih Boyunca İstanbul’u vuran salgınlarda Osmanlı Sarayı da büyük ölçüde etkilenmiştir. Sultan Reşat döneminde,1911’in Eylül ayında İstanbul’da kolera salgını had safhaya vardığında Padişahın Baş Hekimi Sarayda korunma tedbirleri ile ilgili genelge yayınladı.

7 maddelik genelgeye göre;

 a-Sular kaynatılıp içilecek,

 b-Turşu, salata, Mısır ve Diğer hazmı zor meyvelerin yasaklandığı, sadece Karpuz ve Üzüm’ün yenileceği,

 c- Temizliğe Dikkat edilmesi, Tuvaletlere her gün kireç tozu konulması ve bol su ile yıkanması

 d- sarayın girişlerine bol miktarda sönmemiş kireç tozu konulması,

  e-Kapı girişlerine paspaslar konulması, Ayakkabıların altlarındaki mikropların paspaslarda imha edilmesi, gibi tedbirler alınmıştır.

Ayrıca, Saray çalışanlarının çok gezmemesi, kahvehanelerde oturmaması, bekarların gündüzleri işlerinin başında, geceleri kendi odalarında bulunmaları, evlilerin işten sonra doğruca evlerine gitmeleri önerilmiştir.

  Sarayda Alınan bu tedbirler işe yaramış, hiçbir saray görevlisi hastalığa yakalanmamıştır.

   Bu gün bizlerde, Maske, Sosyal Mesafe ve El Temizliğine dikkat edersek bu Korona İlletinden Kurtuluruz.

Exit mobile version