ÖZEL NOTUMUZ NEYDİ? Mizahimsi yazı sevmeyen boşuna okumak için vakit kaybetmesin…
** – **
Bugün size kitaplarda bulamayacağınız derin bilgi dağarcığımdan bilgiler aktaracam… Yazının sonuna gelebilen olursa, yazı sonunda 3 kulhuvallah 1 elhamınızı alırım dua niyetine…
Bu gün ki yazımızın konusu DERT ANLATANLARA dair… Bi insan niye kendi derdini başkasına anlatır ki? Derdinizi anlattığınızda, o derdiniz o kişi de SIR olarak kalır mı? Kurtlar Vadisi’nde bi söz vardı, “İki kişinin bildiği sır değildir” diye… Çünkü derdinizi anlattığınız kişi illa ki gidip onu başkasına anlatacak… Piyasaya dedikodu lazım.. Sizin derdiniz milletin ağzında dedikodu malzemesi olacağını hiç mi düşünmezsiniz??
DERT DİNLEMEK Mİ? HİÇ İŞİM OLMAZ…
Bana kalırsa dert dinlemek tamamen saçma bişey… Başkasının derdini niye kendime dert edineyim ki? Durduk yere niye üzerime yük alayım ki? Misal biri geldi size derdini mi anlatmak istiyo, “Duydun mu başıma geleni” demeye başladığında hemen deyin ki “Hadi kardeşim tezgahın önünü kapatma” deyip, bir an önce savın başınızdan…
Başkasının sırtındaki dert yükünü sizin sırtınıza yükleyip, yükü size taşıtmasının size ne gibi bi avantajı olabilir ki? Sepetleyin gitsin… Adam derdi sizin üzerinize verip, kendisi gezmeye tozmaya gidiyo, sonra siz düşünmeye başlıyonuz “Bu adamın derdi n’olacak?” diye.
Bazıları ise tam tersi.. Dert dinlemeyi seviyo.. Misal Birol TAŞKIRAN… Gidin başınızı omzuna koyup derdinizi anlatın, saatlerce dinler sizi… Yerel Güzin ablanın, erkek versiyonu…
Kendi içimde bi anket yaptım… Birol’un dert dinleyipte, derman bulduğu bi kişiye bile rastlamadım… Öyleee… Dert anlatanların yüzde 90’ı maddi sıkıntısı olan tipler… Ama hiçbirinde Birol derdi dinledikten sonra cebinden para çıkarıpta “Al abi şu parayı” dediğine hiç şahit olmadım… Olan varsa özelden yazsın bana..
“AÇMA TELEFONU” DİYE KAYITLADIM…
Yıllardır kendime oturttuğum dert dinlememe karakteri sayesinde son 20 yıldır rahatım. Herkes öğrendi ki, “Derdim olunca boşuna Titrettin Abiye gitmem, bi faydası olmaz…” dedirttiğim günden beri çok rahatladım… Bana gelip derdini anlatmak isteyeni bile direk Birol TAŞKIRAN’a yönlendiriyom… “Sen ona git, o seni dinler” diyom…
Hatta o kadar ki, cep telefonumda bi çok kişiyi “Açma telefonu Sedat.. Açma telefonu Süleyman” diye kaydettiğim kişiler var… Biliyom ki telefonu açarsam ya borç isteyecek, yada derdini anlatacak… Niye açayım ki boşuna…
GEVŞEK AĞIZLILARA DİKKAT…
Her ne kadar da dert dinleme konusunda kötü olsam da, bu konudaki geçmiş tecrübelerime dayanarak size bi tavsiye vereyim.. Ağzı gevşek olanlara da koşa koşa gidip derdinizi anlatmayın…
Neden?
Çünkü sen derdini anlattığın kişinin yanından gider gitmez, o gevşek ağızlı sizin anlattığınızı ilk gördüğüne anlatacaktır… Önüne kimse gelmezse, eline cep telefonunu alıp ne kadar ortak arkadaşınız varsa hepsine ballandıra ballandıra anlatacaktır derdinizi… O dakikaya kadar kimsenin bilmediği derdinizi o saatten sonra bi sürü kişi öğrenecek… Ne gerek var kendinin olumsuz reklamını yaptırmaya? Dimi..
GEVŞEK AĞIZLILARA ÖRNEK İSTEYENLER??
Bu konuda tanıdığım çok isim var… Ama burda direk isimi yazarak onları da reklam etmek istemem… Sadece kriminal suçluları gazeteye yazarken baş harfleri kullanılır ya, heh işte bende öyle yapacam… Örnek vermek gerekirse S.K. ile E.B. örneklerini verebilirim… Derdinizi gidip onlara anlatacağınıza gidin gazeteye haber yaptırın daha iyi… Hatta gazeteye haber olsanız bile o kadar okuyanı olmayabilir, gevşek ağızlıların yaptığı olumsuz reklam kadar etkisi olmayabilir gazetenin…
Derdinizi gidin S.K’ya anlatın, piyasaya yayılması 30 dakikayı bulmaz… E.B.’ya açtığınız derdiniz ise ortalama 6. dakika da piyasada duyulmuş olur. Net bilgi…
EVLENİLECEK KİŞİ Mİ? EĞLENİLECEK KİŞİ Mİ?
Toplum içinde bi söz vardır ya, “Evlenilecek kişi mi, eğlenilecek kişi mi? diye… Heh işte o lafın “Eğlenilecek kişi” kısmına beni yazabilirsiniz… Gidelim gezelim, tozalım, yiyelim içelim, keyif yapalım… Durduk yere iki eğlendik diye evlenmeye gerek yok ki… Niye durduk yere başımıza bela alalım, dimi… Accık güldük eğlendik diye başımızı bağlamaya hiç gerek yok…
TİTRETTİN ABİ ÖZEL NOTU: Sonuç olarak Titrettin abiniz diyor ki, Dert dinlemelik kişi ile Eğlenmelik kişi arasında kalırsanız, direk siz ikincisini seçin… Eğlenin, keyfinizi çıkarın…
Farkındaysanız bugün ki köşemin yeri de bitti… 3 evlek mısır tarlası büyüklüğündeki köşemde bi mısır koparamadan, elimiz boş çıktık yine tarladan… Hayırlısı artık. 2 Haziran Pazartesi gün ki yazımızda görüşene kadar kendinize iyi davranın…