SİVAS’IN YOLLARINA, ÇIKAYIM DAĞLARINA…

ÖZET: Yiğidin harman olduğu yer Sivas mı, Yozgat mı?? Durduk yere hiç polemiğe girmeyecektim de, duramadım..… Karabük’te çelik konstrüksiyon müteahhitliği yapan Sivas’lı Adem YILMAZ’a göre de, her gün sosyal medyasın da 1632 paylaşım yapan Mehmet MEŞE’ye göre de, suyun yere düşmeden donduğu, yiğidin harman olduğu memleket SİVAS’mış. Nokta…

Haftasonu Yılmaz Müteahhitlik firmasının sahibi Adem YILMAZ’la iftardan sonra iki el tavla atalım diye sözleşip Safranbolu’da bi mekana oturduk… Zar benden yana olmadığı için haliyle kaybeden ben oldum.. Halbuki son el üst üste 2 kez düşeş atsam, Adem abi de boş olan yek kapısına 2-1 atsa belki de kazanan ben olacaktım… Gelmedi zar… Zaten hep söylerim tavla bilek işi değil, şans işi.. Zar gelince herkes oynar tavlayı.. Bana gelmiyor niyeyse…

Neyse tavlada yenilince sinirden zarları falan fırlattığım yönünde rivayetler olsa da, işin aslı öyle değil.. Tavlayı kapatırken düştü zarlar… Yoksa mağlubiyeti de içime sindirebilen bi köşe yazarıyım… Masanın üzerinde, içinde çiçek olan küçük vazoda kazayla düştü zaten.. Sinirlenip elimin tersiyle falan da vurmadım ben… Yenildik diye maraza çıkaracak kadar asabi değilim yani..

SİVAS’IN SOĞUĞU..

Tavladan sonra konu dağılsın diye “Adem abi, Sivas çok soğuk diyolar, doğru mu?” diye konuyu değiştirme taktiğine gittim… Soğukmuş… Hatta rivayete göre zamanında Karabüklü hemşerimizin biri öğretmen olup Sivas’a tayin olmuş… Aylar geçmiş, hava hep buz gibi… Komşusuna gidip “Ya burda sobalar ne zaman kalkar?” diye sormuş..

Sivaslıda demiş ki, “Yılda 1 gün kalkar.. O da temizlik için” demiş.. O derece soğukmuş demek ki…

Yıllardır abi deyip bağrımıza bastığımız Mehmet MEŞE’de Sivaslı ama hiç söylemedi bana “Sivaslılarla tavla oynama, yenemezsin” diye… Dur ya konu yine tavlaya gelecek.. Yani Sivas her mevsim soğuktur falan demedi bunca yıldır… Meğer Kuzey Kutbunun Türkiye maslahatgüzerı Sivas’mış…

YİĞİDİN HARMAN OLDUĞU YER…

Yazıköy’de dönüm dönüm bahçesi olan, hergün ortalama Facebook’tan 1632 paylaşım yapma kapasitesine sahip, bakışları dosta güven, düşmana korku salan, Uluslararası Meşe Nakliyat firmasındaki tırları yüzünden her ay lastikçilere eşek ölüsü kadar ödeme yapan, evlilik tarihini unutmamak için(??) Facebook’a “28 Kasım 1980” olarak not alan koca yürekli Mehmet MEŞE’de Sivas Gürün’lü…

TÜİK’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Karabük’te 1.787 kişi Sivaslı yaşıyomuş… Yiğidin harman olduğu yerden göçüp gelmişler… Tesadüfün bu kadarına pes dedirtecek bi bilgi daha vereyim okurlarıma, Sivas’ta da 1.867 Karabüklü yaşıyomuş. Hemen hemen kafa kafaya, gidip gelenler… İnanmayanlar internete bakabilir…

Bizim estetikli patron Semih GÜLEN’e göre yiğidin harman olduğu yer Artvin Arhavi.. Ne alakası varsa konuyla.. Sırf yazıda ismini geçirmek için yandan meyil veriyo.. Yürü git alla’sen Semih abi…Koskoca Google amca yalan mı söyleyecek?? Bi vakitler Yozgat’la Sivas ta birbirine girmiş sırf bu harman meselesi yüzünden.. Kazanan Sivas olmuş… Sivassporlu taraftarlara bile “Yiğidolar” deniliyo. Bilmiyon, bari öğren…

MERAKLISINA ÖZEL NOT…

Şimdi durduk yere burda Sivaslıların sayısını verince haliyle merak edenler çıkmıştır içinizde… “Acaba Karabük’e gurbetten gelip yaşayan kaç kişi var?” diye… Durun, paniğe gerek yok… Sizin cin gibi Titrettin Abiniz var… Hemen söylüyom… TÜİK’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Karabük’te en çok Kastamonulu yaşıyo. Karabük’te 14 bin 309 kişi ile Kastamonu birinci sırada yer alırken, Kastamonu’yu 9 bin 834 kişi ile Bartın, 8 bin 591 ile Çankırı, 4 bin 422 ile Zonguldak, 3 bin 258 ile Bolu, 2 bin 905 Trabzonlu takip etti. Karabük’te, bin 829 Ankaralı, bin 787 Sivaslı, 1.581 Samsunlu, bin 402 Erzurumlu, bin 361 Sinoplu, bin 127 Konyalı, bin 121 Çorumlu, bin 69 Ordulu, 974 Kahramanmaraşlı, 936 İstanbullu, 769 Giresunlu, 764 Kayserili, 639 Malatyalı, 634 Hataylı, 625 Gümüşhaneli yaşıyo.

Ben yazıyı yazarken Cildikısık Tünelinden ekstra giren çıkan varsa sorumluluk kabul etmiyom… Biz sayarken bu kadardı resmi sayılar…

 

MADEM ÖYLE GELİN BÖYLE…

Konu bugün bu kadar Sivas’a gelince haliyle yazıyı bi Sivas fıkrası ile bağlayayım bari…

Zamanın birinde Sivaslının biri İtalya’da Fiat fabrikasında işçi olarak çalışıyomuş…

O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Sivaslıya rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay Sivaslı kardeşim ” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra fabrikanın patronu Sivaslıyı çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Sivaslı ‘Hiiiç’ demiş. “Ben eskiden komünisttim. 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.”

Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.

Yine aynı program ve fabrika ziyareti… Tezgahların arasında “Vay Sivaslı kardeşim … Vay Nixon…” muhabbeti.

İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Sivaslıyı yine çağırtmış. Soru da, cevap da aynı. “Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.”

Olay bu kadarla kalsa iyi.

İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Sivaslının uluslararası çevresi var.

– De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

– Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.

– Sen herkesi tanır mısın?

– Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış.

– Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

Sivaslı gülmüş.

– Tabii. Yakın arkadaşımdır.

Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış:

– İspatla. İspatlayamazsan kovarım…

Sivaslı:

– Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.

Patron pazarı iple çekmiş.

Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Yine Sivaslı …

Sivaslı da kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyo.

O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.

Sivaslı bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.

Agnelli baygın şekilde yerde yatıyo. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyo.

Sivaslı çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

Siz, Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü. “Şu sağdaki bizim Sivaslı ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı.

**         –           **

Tamam farkındayım bugün Pazartesi diye yazıyı uzattıkça uzattım.. Ne ters ters bakıyonuz kiii… Okumasaydınız sizde sonuna kadar… Zorla okutmadık ya…

Neşeniz bol, tuttuğunuz oruçlar kabul olsun inşallah… Kalın sağlıcakla… BİTTİ…

Exit mobile version