Benim Güzel Kentimde “dört yüz kelimeyle” konuşan; bilemedin,
500 olsun yapılan kültür eğitim reformunun bünyeye yaptığı katkıyla
“beş yüz kelimelik” dil repertuvarı oluşturan ahalimizi yeni bir merak sardı.
Geliveriyoduk , abisinin beklivereydin accuk
Geçen haftanın vitrininde namı yürüsün ASGD başkanı, KGİD genel sekreteri,
Karabük Gündem sahibi…. Osman Semih Gulen
üstadımızın o meşhur ata sözleri ile dolu çıkışlarına şahit olduk..
İnsan İnsana Kavuşmaz, Dağ Dağa Kavuşur gibi,
Düşmez Kalkmaz Bir Allah, gibi bir çok Atasözünü duymuşuzdur
kendisinden de bu sefer manidar geldi bu Ata sözü..
“Kartalı öldüren tüyleridir.”
Araştırdım nedir bunun açılımı,
meğersem yayla atılan oka Kızılderililer “hava olsun diye” zor bulunan
kartal tüyü takıyorlarmış…
Tabi oku yiyen kartal da “Beni öldüren tüylerimdi” diye vahlanıp ağlıyomuş,
hani şu bildiğimizi kesilen ağaç için, belini kıran baltaya
“Ne yazık ki sapı bendendir” diye laf sokuşunda yaşananlar gibi bi şey işte..
Fakat bizim Osman Semih Başkanımız bu Kızılderili tarzını daha çok sevmişki
balta ve sap olayına girmeden tüy,kıl işlerinden sözü yerleştirmiş..
Eğer gazetecilik mesleğinden biranda danışmanlık
mertebesine uçan Ergun Yaşkaya ya,
Osman Semih Başkanım bir “Kızılderili atasözleri” şoklaması yapsa ne derdi..
“Son dere akmaz olduğunda, son ağaç kuruduğunda, son sığır açlıktan öldüğünde insanoğlu paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak” derdi..
Konu yabancı statülü Atasözlerinden açılmışken, devam edelim isterseniz..
Bizim ASGD şubesinin muhterem Akça’sına mesela Latin bir Atasözü uyar..
“Kavunu yiyen kabuğunda kayar”
Burada yaptığım araştırmalar neticesinde
benzerlerini de sizle paylaşayım isterim,
Hani şu bizim “Su testisi su yolunda kırılır” veya
“Eşeği süren yellenmesine katlanır” laflarının ne eksiği vardı.
Uzun lafın kısası, laf kavgasına girildiğinde Sen bir laf edersin,
hasmın başka bir atanın ağzından aldığı lafla seni vurur.
Sonu gelmez bir durumdur bu.
Özellikle iki kişinin ağız dalaşına girdiği hallerde,
üçüncü kişilere taraf olmamalarını tavsiye ederim.
Burda 3.kişi ben mi oluyom, İsmail’mi oluyor onuda okurlarıma
bırakıyorum..
Zira bir iki hafta TGF gezilerine katılıp memleketin ahli-ahvali ne durumda değerlendirme yapmam gerek..
Ne demişler;
“Taş ile yumurta kavga etmiş, tavuğun gerisini şahit yazmışlar”
;-))