Vergili; ” DÇ Tesislerinin kapatılması söz konusu değildir”

Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili; son günlerde kamuoyuna yayılan bazı iddiaları yalanlayarak, ”  Çevre ile ilgili Belediyelerimizin yaptırımlarını; işçi ile yapacakları sözleşme dönemine yönelik bağlantı kuran bu zihniyetlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Kardemir D.Ç. Tesislerinin kapatılması söz konusu dahi değildir.” dedi   Başkan Vergili kısa bir yazılı açıklama yaparak; ”  2016 Yılı sonu demir fiyatları 1.645 TL, […]

Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili; son günlerde kamuoyuna yayılan bazı iddiaları yalanlayarak, ”  Çevre ile ilgili Belediyelerimizin yaptırımlarını; işçi ile yapacakları sözleşme dönemine yönelik bağlantı kuran bu zihniyetlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Kardemir D.Ç. Tesislerinin kapatılması söz konusu dahi değildir.” dedi

 

Başkan Vergili kısa bir yazılı açıklama yaparak; ”  2016 Yılı sonu demir fiyatları 1.645 TL, 2018 Yılı sonundaki demir fiyatları 3.885 TL. Bu zihniyetler %136 gerçekleşen bu fiyat artışı arasındaki farkı D.Ç. İşçisine verdiği taktirde hiç bir kâr kaybı yaşamayacağı gibi sosyal barışı da sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı 

 

Başkan Vergili  yaptığı açıklamalarda  çok sert ifadelerde bulunmaktan yine kaçınmadı.

 

Kardemir Karabükspor aslında bu şehirde Demir Çelik Fabrikasından başka kimsenin problemi değil, bunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim. Bu kulüp tamamen Kardemir’in kendi kulübüdür, sahip çıkması gereken Kardemir’dir.” diyen Başkan Vergili;  Fakat gerek yöneticileri, gerek hissedarları bir program içerisinde olayı öyle güzel taşıyorlar ki ; vasfı olmayan kişilere kulübü vererek bu kulübü Süper Lig’ ten 1.Lig’e buradan hızlı bir şekilde 2.Lig’e yine hızlı bir şekilde de Amatör Küme’ye düşürüp olayları kapatmanın peşindeler. Ben şu andaki soruşturmayı inceleyen Cumhuriyet Savcısının bu olayı takip edeceğine yürekten inanıyorum. Kanunların önünde herkesin hesap vereceğine de inanıyorum. Çünkü bize 6 ay önce Çağrı Güleç tarafından verilmiş olan bazı bilgiler ve belgeler vardı. Bu belgeleri bana getirmesine dahi anlam veremedim. O tarihte bana getirmiş olduğu bu belgeleri Savcılık makamına teslim edebilirdim. Fakat ben kimsenin tetikçisi falan değilim. Bildiğim doğru yolda devam ederim ve bugüne kadar da kimsenin ne maşası ne da oyuncağı oldum.” dedi

 

“İKİ AİLE SANKİ KAVGALIYMIŞ “

 

Vergili açıklamalarında;  “Onlar da şöyle bir durum var. İki aile sanki kavgalıymış gibi gösteriyorlar kendilerini hâlbuki kavga falan yok. Menfaatler müşterek olduğu zaman hepsi bir araya gelip görüşebiliyorlar. Kabullenemediğimiz nokta şudur; Bu konuya bir çözüm getirmek amacıyla Karabük’ün tüm Milletvekilleri, Vali Bey hep bir araya geliyoruz ve bu durumun içerisinden bir talep çıkıyor. Binde ikileri zaten Demir Çelik Fabrikası vermiyor. Bu binde ikileri de esnaf veriyordu ve bu kulüp yıllardan bu tarafa binde ikiler sayesinde ayakta kaldı. Binde ikiler verilirse ve Kardemir’in de bir yardımı olursa biz bu kulübü belirli bir şekilde taşıyabiliriz diye bir düşünce ortaya çıktı. Bu düşünce Kardemir Yöneticileri tarafından kabul edilen bir program değildi. Bazı açıkları kendileri iyi biliyorlar ve bu açıkların nasıl olduğunu da çok iyi biliyorlar. Tüm bunların hesabının sorulması birilerine zarar verecekti tabi. Takımın kurtulması da yine birilerinin işine gelmeyecekti. Bu kez de hesap sorma süreci başlardı. Bunları bir şekilde kamufle etmeleri gerekiyordu. Vali Bey bu ailelerden iki temsilci istedi. Fakat bunlar öyle bir aşağıladılar ki bizi, ben bunu halen daha kabullenemiyorum. Biz Karabükspor meselesini konuşmak için Milletvekillerini, Ticaret Odası Başkanı’nı, Çelik-İş Sendikası Başkanı’nı davet ediyoruz ve herkes de katılım gösteriyor. Bu olaylara ne kadar faydamız olursa niyeti ile fakat iki aile de bizi en düşük seviyede birisi asistanı ile diğeri de fabrika müdürünü göndererek, çok seviyesiz ve düşük bir temsil yetkileri ile bize konuşma fırsatı bile vermiyorlar. O sırada Mustafa Yolbulan Bey’in konuşması esnasında çok makul bir konuşma meydana geliyor. Kamil Bey’in konuşması esnasında ise Kamil Bey’in anormal bir tepkisi oluyor. Yönetim Kurulu Başkanı benim bir oyum var desteklerim diyor. Mustafa Bey söylediklerinin tamamını 1 saat sonra geri çekiyor. Kamil GÜLEÇ Bey zaten benim bir oyum var diyor o bir oy da zaten itirazcı bir oy gibiydi. Bunun devamında ise 1 gün sonra Osman Kahveci Bey ile görüşmem esnasında Osman Kahveci Bey’in şiddetli bir şekilde itirazı oluyor.”  diyerek devam etti

“OSMAN KAHVECİ’YE  ADAY MISIN DEĞİL MİSİN DİYE SORMADIM”

 

Vergili; “Ben aday değilim gibi kelimeler konuşuyor. Buyursun gelsin aday olsun. Bakın ben şu anda aday değilim, kesinlikle şu an böyle bir şeye karar vermedim. Fakat Osman KAHVECİ Bey Karabük’ten adayım desin bende adayım. Bunları konuşmasına gerek yok. Zaten ben Osman Bey’e aday mısın, değil misin diye de sormadım. Daha konuya vakıf olmadan Kamil Bey’in lafının üzerine çok şiddetli bir şekilde itiraz ediyor ve en sonunda Yönetim Kurulu’ndan oy birliği ile karar çıkıyor. Bu oy birliği ile alınan kararda hiç kimsenin Karabükspor’a şu yardım yapılabilir mi diye en ufak bir görüş sunduğunu sanmıyorum. Şimdi bu takım bugüne kadar sizindi. Bütün reklamlardan sizde faydalandınız. Bu takım Süper Lig’deyken Kardemir Karabükspor reklamı ile mücadele etti. Bunun reklam maliyeti trilyonlara bedeldir. Siz ulusal kanallara bu şekilde Kardemir A.Ş.’nin reklamını yaptırmak isteseniz bugün ki para hesabı ile hiç harcamasanız dahi en az 250 Milyon Dolarlık bir para harcarsınız. Bunlardan siz faydalanıyorsunuz ama böyle bir yardım talebi geldiği zaman Karabük’ün Milletvekillerini, Karabük Vali’sini, Ticaret Odası Başkanı’nı, Çelik-İş Sendikası Başkanı’nı aşağılıyorsunuz. Konuştuklarında da defalarca dinledik. Söyledikleri tek şey Karabük’e hep biz mi vereceğiz? Siz kimsiniz kardeşim? Ben bir kere bunu bileyim.”  diyerek tepki gösterdi

“MEYDANI VERDİK DİYORSUNUZ “

Bugüne kadar Karabük’e verdiklerinizi bir sıralamaya alalım. ” Diyerek KARDEMİR Yönetimine tepkili olduğunu belirten Başkan Vergili  açıklamalarına şöyle devam etti  “Meydanı verdik diyorsunuz, siz meydanı falan vermediniz. O gün ki toplantıda bu meydanı vermediğiniz zaman ben size neler olacağını söyledim. Bir kuruş da vermeden o meydanı da alırdım. Demir Çelik Fabrikası’nın da hiçbir hakkı olamazdı. Meydanı bize verdiniz fakat bunun yanında size 10 dönüm araziye imar verdik. Biz üniversite yaptık diyorsunuz, yapmanıza gerek yoktu. Karabük’ten birisi çıkardı o üniversiteyi yapardı. Ayrıca kendi cebinizdeki para ile yapmadınız, Kardemir A.Ş. yaptı. Bir tane bina yaptınız sadece. Şimdi özelleşmeden önceki duruma bakalım. 400.000 demir-çelik üretimi şimdilerde 2.400.000 ton civarına yaklaşıyor. İşçisinin, tüccarının ve sanayicisinin yanında 400.000 ton demir-çelik kapasiteli bir fabrika var. Sen bugüne kadar işçin için ne yaptın, Karabük’te oradan başlayalım. Sen 500 kişinin hesabını kestin sana hesap soran olmadı. 500 kişinin daha hesabını kesiyordunuz ki eğer ben o akşam aynen bu Karabükspor’da ki gibi yapmış olduğum girişimi gerçekleştirmeseydim. Sizler Karabük’te kapanmayacak bir sosyal yarayı ortaya çıkaracaktınız. Bunu engelledik. 2013 Senesinde Karabük’te Grev Levhası’nı astırıyordunuz ki o akşam yine bir girişimde bulunarak, Kamil Bey’i, Mutullah Bey’i ve Cengiz Gül’ü Gerede’de bulunan Esentepe Otel’ine çağırtarak 3 saatlik bir konuşmanın ardından sizleri uzlaştırıp Ankara’ya, Mehmet Ali Şahin Bey’e imzaya yolladım. Ben bunların hiç birisinden faydalanmadım. Hiçbir siyasi arenada o fabrikadaki işçi kardeşlerimize dahi bunları söylemedim. Bizim yaptıklarımızı Allah biliyor. Eskiden işçi lokali vardı işçileriniz orada vakit geçirirlerdi, mühendislerinizin kulübü vardı, mühendislerinizin kulübünü de kapattınız. Memurlar kulübünü kapattınız. Bir tane sosyal faaliyetin içerisinde misiniz? Siz bir İngiliz, bir Alman geleneğini taşıyamadınız. Neden kapattınız siz bunları? Özelleştirmeden almış olduğunuz evlerin, binaların sıvaları dökülüyor, onlara bile bakamadınız. İşçi alımı siyasi bir talimattır. İmam Hatip Okulu yaparsın siyasi talimattır. Sen işçiden, Karabüklülerden alıyorsun ama Karabük’e bir tek çöp dahi vermiyorsun. Ben Karabük’ün hakkını ve hukukunu korumak için Belediye Başkanı oldum. 3-5 tane adama boyun eğmek için Belediye Başkanı olmadım, hiçbirisi de beni ne satın alabilir ne de susturabilir. O hakim hissedar ise benim de hissem var o fabrikada. Benim de hisse senetlerim var. Ben nasıl belediyenin emanetçisi isem sizde Demir Çelik Fabrikası’nın emanetçisisiniz. Siz kendinizi patron olarak görüyorsunuz da emanetçi olarak neden görmüyorsunuz? Her olayın bir bahanesi vardır bu işlerin bahanesi de Karabükspor olmuştur. Sosyal olarak bir barış sağlamamış bir kişi ile benim de icraatlarda barışacak bir durumum yok. Şimdi bir yazı okuyayım size, ‘’Rafet Bey bu işler kaç yıl sonra aklına gelmiş. Buna sözleşme kırıcılığı denir Rafet Efendi, YOLBULAN ile işin varsa onlarla işini hallet GÜLEÇ ile işin varsa onlarla işini hallet Kardemir’i ne karıştırıyorsun arkadaş neyse gün olsun harman olsun bu iş sandığa kadar gider EvelAllah.’’Tamam kardeşim teşekkür ederim sen işçiysen eğer ama bunu işçi yazmadı bunu yazan patron. Peki kardeşim sen işçi isen ben şunu soruyorum; 2013 senesinde sen greve giderken uzlaştıran Rafet VERGİLİ değil miydi? Demir Çelik grevden zarar görmesin Ekonomide zarar görmeyelim diyerekten işçinin bütün taleplerini kabul ettiren Rafet VERGİLİ değil miydi? Eğer bunu yazan işçi ise ben haklarınızı da söyleyeyim buradan. Siz 2016 yılındaki sözleşmenize göre demir farkının tamamını almanız gerekiyor. Siz bunu talep edin sonuna kadar arkanızdayım. Herkes kazandığı gibi işçiye de hak ettiğini verecek. Biz 450 Trilyon kar ettik diyerek, gazetelerde boy göstermeyecek. Karabükspor için harcama yapmışsın, Karabük’e okul hastane yapmışsın hiç kimse neden bu 450 Trilyondan 50 Trilyonluk bir yatırım yaptın diye sizden hesap sormaz. Bu yazılar ile ilgili hepsinin araştırmasını yaptıracağım. Ben her zaman Karabük’ün ve işçinin yanındayım. Dolar yükseldi biz zarar ediyoruz deme lüksleri de yok. Dolar ne kadar artış gösterirse Demir Çelik Fabrikası da bir o kadar kar eder. Çünkü satmış oldukları bütün kalemler dolar üzerinden güncelleniyor. Şükür edin bizim de haklarımızı koruyun. Bizim haklarımızı korumak dışında hiç bir şeye de karışmayın. Yüzde 51 hisseniz de yok sizin ve bu hisseye sahip olmayan da ‘’her şeyi biz mi vereceğiz’’ diye konuşamaz. Kimse bize patronluk yapmaya kalkmasın. Karabük’ün her istediğini verecekler. Her türlü iyileştirmeleri yapacaklar. Bir tane patron bir tane Yönetim Kurulu üyesi Karabük Köyü Mahallesi’ne gidip de orayı görmüş mü? Rafet Vergili şimdi neden böyle yapıyor? Zamanı geldi yapıyorum. O dağlardaki cürufları rehabilite edecekler, oradan çıkan toz bütün Karabük’e yayılıyor. Yönetmeliğe uyacaklar. Bütün şehir senin bu faaliyetlerine şehrin tam ortasında olmana rağmen izin verirken ve sen bu şehre hiçbir sosyal yardım oluşumunda bulunmazken biz seninle ne konuşacağız? 3 Nisan Demir-Çelik Fabrikası’nın kuruluşunu kutlamıyor muyuz? 3 Nisan programlarında kaç tane temsilcisi vardı. Demir Çelik’ten kim vardı? Eskiden bir genel müdür seviyesinde temsil ediyorlardı. Bu sene kim vardı? Bu kadar mı ayrıştırılır insanlar? HES Projesi’ne gelelim. Bu proje benim son imzayı atmamla beraber inşaata başladı. Demir Çelik ise her gün feryat ediyor. Bizim büyük problemimiz olur, biz susuz yapamayız, bu fabrika bunun için buraya kuruldu. HES bizim su miktarımızı azaltır ise tesislerimiz büyük sıkıntılar yaşar diye. Ben tek başıma imza atmadım. İki tane avukatını yollayıp, yasal suç işliyorsun dediler. İşliyorsam işliyorum ben noter falan değilim dedim. Önce gideceksiniz Demir Çelik Fabrikası ile anlaşmanızı yapacaksınız. Sonra bana geleceksiniz dedim. Ben imza atmayınca masaya oturdular ve Demir Çelik HES’i satın aldı. Benim imza atmamam sayesinde en az 10 Milyon Euro daha aşağı bir fiyata satın aldılar. Şimdi Demir Çelik için hiç bir şey yapmamış mı oluyoruz? Greve giderken uzlaştırıyorsun, HES Projesi’nde uzlaştırıyorsun, Demir Çelik Fabrikası’nın her türlü problemini en hızlı şekilde çözüyorsun, kimsenin hakkı yenmesin diye her türlü uğraşı veriyorsun fakat iş Karabükspor’a gelince Rafet Vergili neden karışıyor? Sendikal olaylarda bile Genel Merkezi’mden talimat geldiği halde ben Çelik-İş’in arkasında durdum. Çünkü biz Çelik-İş’i Karabük’ün sendikası olarak kabul ediyoruz.”

“Bizim 3 tane markamız var Kardemir, Çelik-İş ve Karabükspor. “

Başkan Vergili,  ” Genel Müdür Bey’in ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın samimiyetinden benim hiçbir şüphem yok. Genel Müdür bu işlerin iyiye gitmesi için yapılması gerekenler için elinden geldiğince çabalıyor. Biz toz tutma filtrelerinin iyileştirilmesini bekliyorduk. 2.Etapta da skal kırma tesisleri ve cüruf sahalarının iyileştirilmesi ile ilgili olarak bir beklentimiz vardı. Ben çok iyi biliyorum ki o programları yılsonuna kadar yetişmeyecekler. Yönetim Kurulu Başkanı’ndan da bir şüphem yok çünkü uzlaşamayan iki aileyi uzlaştırmak amacıyla gelmiş bir Yönetim Kurulu Başkanı’dır. O da elinden geldiği kadarıyla bu uzlaşmayı gerçekleştirmek için çaba sarf ediyor ve böyle kişilere de ihtiyaç vardır. Ama bazıları da bireysel hareket ediyorlar. Benim elimde SPK’ nın kurumsal yönetmelik tebliği var. Şimdi ben size buradan bu yönetmeliğe göre bir şey okuyacağım, ondan sonra yorumlama yapalım. 
‘’Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim ve bilgiye sahip olması.’’ Bağımsız yöneticilerde öncelikli olarak bu vasıf aranıyor. Yönetim Kurulu Başkanı’nın vazifesi ise uzlaştırıcı birleştirici ve ya denetim mekanizmalarının kontrolünü yapması yeterlidir. Yöneticilik ayrı bir vasıftır. Bazılarında bu vasıf yok bazıları yalnız elini indirip kaldırmak için oraya koyulmuş. Yıllarca bu mesleğin içerisinde olmayan bir kişi son anda Yönetim Kurulu Üyesi oluyor o nasılsa maaşını alıyor gerisi önemli değil. Karabükspor’un durumu da, işçinin durumu da, Demir Çelik Fabrikası’nın üretimi de önemli değil. Şimdi diyecek ki bunları bana nasıl yakıştırıyor, buradan söylüyorum kaç çeşit cevher var hemen söylesinler. “ diyerek gündeme dair açıklamalarda bulundu 

 

 

Exit mobile version