YAŞASIN İYİLER…

Haber yaparken kamuoyunun bilgilenmesi ve haber alma özgürlüğünü koruması bir Gazeteci için en önemli unsurdur… Bir destur vardır GAZETECİLER için “Basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur.” Denir.. Bugün sabah gazete ofisimizin sabit […]

Haber yaparken kamuoyunun bilgilenmesi ve haber alma özgürlüğünü koruması bir Gazeteci için en önemli unsurdur…

Bir destur vardır GAZETECİLER için

“Basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur.” Denir..

Bugün sabah gazete ofisimizin sabit hattından bir İHBAR aldık..

Genç, sorumlu ve idealist bir kardeşimiz yaşadığı ve gördüğünü iddia etiği gerçekten de mide bulandıran bir olayı anlattı…,

Anlatırken kelimeleri özenle seçiyordu..

Bir İNSANIN, yapamayacağı, sapıklık derecesinde bir olayı iddia ile ihbar ediyordu…

Dinledik…

Araştırmaya başladık…

Emniyetten, olayın diğer tanıklarından dinledik, araştırdık…

Sonra böylesi bir haberi nasıl verecektik ? onu aramızda tartıştık…

Bir hassasiyetimiz var… KARABÜK adı bu tür olaylarla anılmasın….,

Ama ihbar eden Vatandaşlar da “ Siz bu haberleri yapmazsanız bu tür sapıklar aramızda dolaşmaya devam eder” diye uyarıcı bir ikazda bulunuyordu…

Gazetede bu duygular içindeyken düşündüm..

<onu sakla bunu sakla bu haberler yapılmazsa bu  insan müsveddeleri nasıl yargıya taşınacak, kamu bundan nasıl dersler çıkartacak? >

Birde Gazetecilik Bildirgesinde “ Bilgiyi yok edemez, görmezlikten gelemez,” ilkesinden hareketle araştırmalarımızı kamu ile paylaşmamız gerekliydi….

Haberimizi yaptık

İyi de yapmışız sanırım..

İddialar tekrar araştırıldı, tekrar gözaltı ve deliller, ihbarlar derken İddia, somutlaştı ve Tutuklama kararı çıktı…

Kamu vicdanı rahatladı…

En önemlisi yine etik değerlerimiz için önemli bir gazetecilik görevi üstlenirken yine  Gazetecilik bildirgesinde ki “Mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve “sesini duyuramayanların” sesi olmakla yükümlüdür.” İlkesini yerine getirdiğimiz içinde  onurlandık..

Bir çok meslektaşımda bu habere duyarlı davrandı zira KÖTÜLER yok oluncaya kadar İYİLERİN savaşı devam edecek…

Bu arada,

Bu sapıklığı ihbar eden (adı saklı)  iyi bir genç öğrenci kardeşimizi de kutlamak isterim..

Dik duruşu, korkmadan yılmadan KÖTÜLÜĞE prim vermeden ilkeli davrandığı için TEŞEKKÜR ederim..

İyiler olacak ki…

Kötülükler bitecek…

 

 

Exit mobile version