Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Kurtoğlu”Bu Başlangıçtır”

Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Sendikalar

Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Sendikalar Karabük

Belediyesi önünde “İş Güvencemizden Vazgeçmeyiz”

eylemi yaptılar.

KAMUSEN

 

Türkiye kamu-Sen İl Temsilci Ahmet Turgut Kurtoğlu yaptığı basın açıklamasında; Yıllardan beri yetersiz kaynakla, elverişsiz şartlarda, düşük ücretle hizmet yürüten memurların art niyetli saldırıların hedefi olduğunu ve asılsız iftiralara maruz kaldığını söyleyerek şu açıklamada bulundu ;

“Memurların bugüne kadarki en büyük kazanımı olan iş güvencelerinin ellerinden alınması. Kamu çalışanlarının haklarını geriletecek, iş güvencesini ortadan kaldıracak birçok kanun tasarısının gündemi meşgul ettiği bir dönemi yaşıyoruz. Bir çalışan için kazanılmış en büyük hak, iş güvencesidir. İktidar, geldiği günden beri memurluk güvencesini ortadan kaldırarak güvensiz ve güvencesiz bir çalışma hayatı oluşturmak için altyapı hazırlamakta, türlü söylemlerle kazanılmış haklarını yok edecek uygulamalarla, memurlarımızı adeta bir ateş çemberinin içine atmak istemektedir.

Devlet memurlarının, iş güvencesine sahip olmasının sebebi nedir?
İktidar bu iş güvencesinden neden rahatsız olmaktadır?
Devlet memurları, son on iki yılda bir kısım uygulamalarla kısıtlansa da doğruları yapma cesaretine sahip tek büyük kitledir.
Siyasetçinin, gücü ne olursa olsun, devlet memurları üzerindeki etkisi sınırlıdır. Çünkü idarenin her türlü uygulaması yargı denetimine açıktır.
İç hukuk yollarının tükenmesi halinde uluslararası mahkemelere gitme yolu da açıktır.
Ayrıca, sendikaların olayları yakın takibi, üyeleri adına müdahil olabilmesi de pek çok hukuksuz uygulamayı engellemektedir.
Bütün bunlar, İktidarın memurlar üzerinde isteği sonucu almasının önünde en büyük engellerdendir.
Oluşturduğu yandaş, teslim olmuş sendikalara rağmen kamu çalışanlarının hâla büyük kesimi diğer sendikaların üyesidir.
İktidarın oluşturmaya çalıştığı parti devleti bir türlü oluşturulamamıştır.
İşte, bu sebeplerle Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, siyasi iktidarların baskılarından uzak, devletin ve milletin haklarını koruyabilmeleri amacıyla devlet memurlarına, diğer çalışanlardan farklı olarak iş güvencesi hakkı vermiştir. İş güvencesi, devlet memurlarının geleceğinden çok, ülke ve milletin menfaatlerinin ve geleceğinin gereğidir.
Hükümetin önergelerinin yasalaşması durumunda, kamu görevlisi usulsüz yollardan işten çıkarıldığını ya da başka bir göreve atandığını yargı yoluyla ispat etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecek, üstelik yargı kararını yerine getirmeyen yetkililer hakkında hiçbir yasal işlem yapılamayacaktır. Yani görevden alınanlar davaları kazansalar bile eski görevlerine dönemeyecek, yargı kararlarını uygulamayan idareciler hakkında ise ceza soruşturması açılmayacaktır. Böyle bir uygulama hukuk devletinin katledilmesi, iktidarın hukuku askıya alması ve memurun iş güvencesinin yok edilmesi demektir. Kamu görevlilerinin ve vatandaşların hukuksuz muameleyle karşı karşıya kalmaları durumunda başvuracakları yegâne yol, yapılan yanlışların yargı kararlarıyla düzeltilmesini sağlamaktır. Şimdi ise memurlarımızın yargı yoluyla idari hataları telafi etme hakları kısıtlanmakta, iş güvenceleri ellerinden alınmaktadır. Hukuk kurallarının uygulanmadığı, yargı kararlarının hiçe sayıldığı bir yerde düzenden, kuraldan ve adaletten söz etmek mümkün değildir. Ülkeyi tek eline alma konusunda kararlı olan iktidar, memurların yargı yolunu kapatarak demokrasiye darbe vurduğunu ve adalete olan güveni sarstığını görmek zorundadır. Böyle bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir.

İktidar yaptığı yanlışı görmeli, Türk memuru sürüklendiği uçurumun farkına varmalı ve derhal bu sevdadan vazgeçilmelidir.
Tayin hakkı olmayan, aile bütünlüğümüzün korunmadığı, her türlü baskıya ve istismara açık, yarınımızın belli olmadığı, geleceğimizin karartıldığı, güvensiz ve güvencesiz çalışmayı kabul etmiyoruz.
Buradan iktidarı uyarıyoruz.
Bu eylem bir başlangıçtır.
İktidarın memurlara karşı takındığı bu düşmanca tutum değişmediği, bu tasarı geri çekilmediği takdirde, hiç görmedikleri tepkiyi göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Memurların da daha fazla hak kaybına tahammülü kalmamıştır.
Bu tasarı, bir anlamda memurların yaşam hakkına yapılan saldırıdır.
Bundan sonra yapacağımız her eylem de meşru müdafaa anlamı taşıyacak ve hiçbir sınır tanımayacaktır.
Memurun varlığına yapılan bu hayâsız saldırının durmaması halinde Türkiye’nin her noktasında memurun sesini, gücünü ve kararlılığını herkesin hissedeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.”