Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

ÖZÇELİK İŞ’DE ‘KENAN YILMAZ’ DEVRİMİ!

Dünyada sendikaların doğuşu buharlı

Dünyada sendikaların doğuşu buharlı makinelerin kitlesel üretimde kullanılmasıyla yani sanayi Devrimi ile başladı.  18. Yüzyılın ortalardan itibaren buharlı makinelerin yaygın olarak kullanıldığı İngiltere’de, Fransa’da ve Almanya’da işçiler son derece kötü çalışma koşullarını iyileştirmek üzere dayanışma denekleri, yardımlaşma sandıkları kurmaya başladılar.

19. Yüzyılda tüm bu kötü çalışma ve yaşama koşullarına karşı büyük işçi direnişleri vardı.

İşçiler bu eylemleri sendikalarıyla örgütlerken aynı zamanda sendikalarını daha da geliştirdiler. Bu eylemlerden binlercesi öldürüldü, kırıldı ve yaralananlar oluyor ancak mücadele anlayışıda gelişiyordu

1914 yılında başlayan ve 1918 yılında sona eren Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa sendikalarının istemleri sonucu 1919 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kuruldu. Yine sendikaların çabaları sonucu “İşçi Hakları Bildirgesi” benimsendi. Bu Bildirgenin temel ilkeleri ise,

Emeğin bir meta gibi değerlendirilmesi,

Sendikal örgütlenme hakkının sağlanması,

Yeterli bir yaşam düzeyini koruyabilmek için elverişli ücret ödenmesi,

Günlük 8, haftalık 48 saat çalışma süresi,

Haftada en az 24 saat dinlenme süresi,

Ülkede tüm işçilere eşit davranılması,

İşçilerin korumayı amaçlayan yasa hükümlerinin uygulamasını sağlayacak denetim sisteminin kurulması olarak belirlendi…

Tüm Dünya da İLO kararları ile  çalışma yaşamını ilgilendiren konularda evrensel nitelikli sözleşmelerin oluşturuldu,  sendikal hareketinin genişlemeye başladı ..

ILO daha sonra “Filadelfiya Bildirgesi”ni 1944 yılında tekrar yayınladı.

Bu bildirgede şu temel noktalar vurgulanıyordu,

Emek bir mal değildir.

Dernek kurma ve ifade özgürlüğü desteklenen bir ilerlemenin vazgeçilmez şartıdır;

Yoksulluk, bulunduğu yerlerde, herkesin refahına yönelik bir tehlike oluşturur;

İhtiyaca karşı mücadele, her ulusun kendi ülkesi içerisinde tükenmez bir güçle ve kamu yararının sağlanması amacıyla işçi ve işveren temsilcilerinin Hükümet temsilcileri ile eşit şartları içinde katılımlarıyla yapacakları serbest tartışmalara ve alacakları demokratik kararlara hakim olarak sürekli ve ortak bir uluslar arası gayretle yürütülecektir.

Irk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun bütün insanlara, maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini, hür ve haysiyetli bir şekilde, ekonomik güvence altında ve eşit şartlarda sürdürmek hakkına sahiptirler.

Sendikal hareketler ile birlikte Dünya da İnsan Hakları da gelişiyordu Nitekim, Birleşmiş Milletler Örgütü 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini yayınlayarak, tüm dünya insanlarının temel haklarını şöyle vurguluyordu:

Bütün insanlar özgür, onurlu ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler; birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanılabilir.

Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetmeksizin yasanın korumasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir.

Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişimi için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.

Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklinmiş bir yaşma sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olmak hakkı vardır.

Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izine çıkmaya hakkı vardır. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, İşsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

Milli Kurtuluş destanı yazan ve feodalizm ile sanayileşme arasında sıkışan Genç Türkiye Cumhuriyetin de de artık fabrikalar kuruluyor, çalışan/İşçi anlayışı hakim olmaya başlıyordu.

1937 Yılında Karabük’te Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’Ün direktifleri ile dönemin Başvekili İsmet İnönü tarafından temeli atılan Demir Çelik Fabrikaları da bunlardan biriydi.

O dönem yurdun dört bir yanından gelen bu 10-15 haneli Karabük Köyünü Ülkenin zengin İnsan yapısı ile yeniden şekilleniyor fabrikası ile kurulan bir kent ünvanını alırken İşçi kenti olarak anılmaya başlanıyordu.

İşte ÇELİK İŞ Sendikasınında o dönemlerde Tarihsel süreci başlıyordu

19 Haziran  1950 Demir Çelik Ağır Sanayi İşçileri Sendikası Karabük’te kuruldu. Bütün işçiler bu sendikaya üyeydi.

1951 Karabük Demir Çelik İşçileri Sendikası kuruldu. Bu sendikanın kurulmasıyla bir grup işçi Demir Çelik Ağır Sanayi Sendikası’ndan istifa ederek üye oldu.

1954 Bu tarihe kadar iki sendika arasındaki mücadele devam etti ve işveren bundan faydalanmaya azami gayret gösterdi. Grev hakkı olmadığından toplulukla iş ihtilafı çıkarılabiliyordu. Sendikalar 1952 ve 1953 yıllarında toplulukla iş ihtilafı çıkararak işçilere ücret zammı aldılar.

17 Kasım 1965 Çelik İş (Çelik Sanayii İşçileri Sendikası) kurularak geçici yönetim kurulu oluşturuluyordu.

Sessiz ama kendi üyelerinin hak ve menfalarını hep koruma özelliği içinde olan sendikanın Dünya da ses verdiği tarih ise 1989 yılı oldu…

MESS ile Çelik-İş Sendikası arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uyuşmazlığın ortaya çıkmasının ardından zorlanan grev , işçilerin mutlak kararlığı içinde başladı.

Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Türker , sadece ücrete yönelik maddelerde değil, idari ve sosyal maddelerde de uyuşmazlığın ortaya çıktığını ve bunların da grev nedeni olduğunu anlatırken, “bir nebze olsun geri adım atarsam beni bu haddehane meydanına asın” diyerek işçi lideri olarak ölümsüzlüğe imza atıyordu

Sendikanın Karabük ve  İskenderun ile  bağlı tüm işyerlerinde 4 Mayıs günü sabah 7:00’de grev başlatıldı.

137 gün sürecek grev tüm Dünya da ses vermiş, gerçekleşen işçi eylemleri yanı sıra ülke Belediyelerin yardımları, Karabük halkının kararlı duruşu sonunda  17 Eylül’de anlaşma ( Sendikanın isteği ölçülerinin de üzerinde ) sağlandı ve  18 Eylül’de işyerlerinde üretim yeniden başladı..

Grev sonrası  FABRİKALARIN KAPATILMASI gündeme geldi ve ÇELİK İŞ O dönemde de STK ların büyük desteğini alarak örgütlü gücün verdiği  güç ile kapatılmayı bırakın, çalışanların tazminatlarından vaz geçerek ortak olduğu Yöre halkının büyük destek sağladığı  KARDEMİR doğdu.

İşte tüm bu süreçlerde ÖZÇLİK İŞ inanılmaz bir güç olarak KARABÜK kamuoyunda hem lokomotif görevini üstlenerek tarihsel süreçte önemli katkılar sağlamıştır.

Unutmadan, Karabüksporun 1989-2000 li yıllara kadar başarılı süreçlerinde de hep Çelik İş Sendikasının  önemli payı, desteği vardı…

Bir kent için bu denli önemli bir örgütsel güç ne yazık ki son dönemlerde adeta bir duraklama devri yaşıyordu…

Ama Pazar günü gerçekleşen 9.olağan Genel Kurulu ile sanki bu ölü toprağı da üzerlerinden atıldı.

Kenan YILMAZ  ismi ile yeni bir devrim süreci başlatıldı adeta.. İşçi ‘Kenan Yılmaz Nerede Biz Oradayız’ sloganı ile adeta bütünleşmiş…

Kol Kola Omuz Omuza denirken Karabük’ten Genel Merkez görevine seçilen şu an Genel Başkan Yardımcısı olan Recep AKYEL ‘e mesaj veren işçi bu iki isim etrafında kenetlenmiş.

Tabi ki Sendikanın örgütlü gücü, diğer organları ile bizim burada tek tek yazamayacağımız bir çok isminde bugün gelinen noktada emeği çoktur .…

Kenan Yılmaz onun işaret fişeğini attı..

Yeni bir süreç başlatıldı KARABÜK’TE..

Ve sanırım Karabük’te limon sandıkları üzerinde kurulan sendika ruhu, Metin Türker Ruhu yeniden canlanıyor..

Gördüğümüz o… Bu süreci iyi takip edin, yakında TÜRKİYE’den ses verir..