TÜKENMEZ KALEM
Geçenlerde cebimde unuttuğum tükenmez kalem ceketimi mahvettiğinde hem çok kızdım hem de düşündüm.
Oysa kızmama hiç gerek yoktu. Tükenmez kalemlerle ortak yönleri var insanların. Apansız yenik düşer tükenişe tükenmez kalem ve yaşam.
Kalem için çok kolay her şey. Tıpkı kalemin cebime boşalıp bittiğinde sokağa attığım gibi. Hatta benim öğrencilik yıllarımda tükenmez kalemlere iç buluyorduk. Şimdi ki kalemlerde o da yok.
Ama insan öyle mi. Keyfimizce tükenmişliğimizi bile yaşayamıyoruz. Çevre baskısı, aile baskısı, çocukların baskısı, dostların baskısı, hatta mahalle baskısı bile tükenmişliğimizi yaşatmıyor bize.
Hayatın gerçeği aslında sonuçta hem hayatı tüketeceğiz hem yaşanmışlıkları günümüz sosyo-ekonomik şartları zaten tüm bunların yanında sevgi ve dostluğu da tüketiyor ve bu tür trajedileri çevremize baktığımızda çokça yaşıyoruz.
Neden, niçin bu noktaya gelindi diyen dostlarımıza bu tükenmişliği anlatmak için ne kadar zorlanıyoruz. Oysa sana ne? diyebilsek tıpkı tükenmez kalemleri fırlatıp attığımız gibi yaşanmışlıkları yok sayabilsek!…
Tükenmez kalemlerle ortak yönümüz yok mu sizce. Duygularıma ortak olan var mı okurlar arasında.
*****
HER SEÇİM BİR KAYBEDİŞTİR
Hayat seçimlerle dolu sevgili okurlar. İşimizi, eşimizi, dostlarımızı, arkadaşlarımızı hep tesadüflerin gölgesinde seçime zorlanmışızdır.
Elbette zor tercihler de vardır. Önemli olan neyi seçip ne kaybettiğimizdir. Ya da kimi seçip kimleri kaybettiğimizdir. Sonuçta birçok seçenekten birini tercih etmek zorunda bırakır hayat bize…
Yaşam “seçmediklerimize mi yoksa vazgeçemediğimize ilişkin bir ipucu vermez “ derseniz elbette vazgeçtiklerimize dairdir.
Bir seçim oyunun da elbette pişmanlıklar da yaşanacaktır. Çünkü zaman ve yaşanacaklar vazgeçtiklerimizi öne çıkarabilir.
Yani hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz bu seçimi kazandıklarını sananlara yalnızca hüzünle gülümsersiniz.
Ben bu demokratik yarış da her şeyin sıradanlaştığı ve zorlaştığı bir dünyada kaybetmenin de doğru seçim olacağını düşünebilirim.
Hayat seçimlerle dolu güzel insanlar…Her seçim bir kaybediştir aslında.Neyi ya da kimi seçtiğimiz de neyi yada kimleri kaybettiniz!…
Önce geçmiş yaşamınızı düşünün sonra zamanı durdurun anı yaşayın ve sorun kendinize.
Şimdi önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Unutmayın her seçim bir kaybediştir. Kazanmaktır önemli olan…
*****
YALNIZ ADAM VE KIRLANGIÇ
Hayatın içinde bazı fırsatlar çıkar karşımıza.Yalnızlığımızı paylaşmak istediğimiz dostluklar gibi bazen bunları ertelemek ister “nasıl olsa karşımıza bir daha çıkar “deriz.
Oysa dostluklar ertelenemez.Değerin bilmezsek tıpkı kırlangıçlar gibi geri gelmezler.İşte öykümüz.
“Karlı bir kış günüymüş.Yağan kardan üşümüş kırlangıç.Sonra yalnız bir adamın penceresinin dışına gelip gagasıyla camı tıkırdatmış.Adeta adamın onun içeri girmesine müsaade istemiş.
Yalnız adam bu isteği görmüş.”Olmaz alamam git başımdan”demiş.Kırlangıcı kovalayarak “camı tıkırdatmakla kendisini alacağımı sanıyor salak kuş.”diye söylenmiş.
Gecenin ilerleyen saatlerinde canı sıkılmış. Rüzgar ve soğuk arttıkça kırlangıcın arkadaşlığını geri çevirmekten pişmanlık duymuş.
“Keşke kuşu içeri alsaydım.Ona biraz yiyecek verir, minik kuş evin içinde oradan oraya uçar yalnızlığımı paylaşırdı”demiş.
Ertesi sabah ilk iş pencereyi açıp etrafına bakınmış yalnız adam.”Belki kırlangıç oralarda olabilir diye”saatlerce beklemiş.
Uzun bir kış geçmiş.Yine yaz gelmiş.Etrafta kırlangıçlar cıvıldayarak uçuşmaya başlamış ama yalnız adamın beklediği kırlangıç hiç gelmemiş. ..
Onun hevesle havada uçan kuşlara baktığı gören komşusu hikayeyi öğrenince hafif buruk bir sesle “sevgili komşum sen çok beklersin kırlangıçlarının ömrünün galiba altı ay olduğunu bilmiyorsun” demiş.
Yalnız adam çok üzülmüş.Ama geç kaldığının da farkında olduğunu düşünerek bundan ders almaya çalışmış.
Sevgili dostlar kıssadan hisse. KENDİMİZE BİR SORSAK.ACABA KAÇ KIRLANGIÇ KOVALADIK.BİZE SUNULAN KAÇ DOSTLUĞU GERİ ÇEVİRDİK.
Hiç düşündünüz mü?…
*****
SICAKLAR ARTIYOR
Sevgili dostlar televizyonlarda hava tahmin raporlarını çok fazla dinler olduk.O kadar düzensiz bir seyir izliyor ki havalar sanki iki mevsimi yaşıyor olduk ülkenin her yerinde.
Ama her zaman “Hava sıcaklığı gölgede şu kadar”diye bir cümle her zaman dikkatimizi çekmiştir.Hayatın içinde olduğu kadar Karabük’teki sosyal yaşamda da sıcaklıklar sınırlarımızı zorluyor alışık olmadığımız şekilde…
Pek çoğumuzun yaşamı farkında olmadan gölgede 40 dereceyi geçiyor yakıcı ve kavurucu ilişkilerin gölgesinde sürüp gidiyor.
Yazılmamış kurallar,dayatılan roller,ölçüsüz giysiler belirliyor yaşamlarımızın rengini,iklimlerimizin sesini…
O vakit de hayata,kente,yaşananlara isyan ile uyum sağlamak arasında MED-CEZİRLER,yaşamın coğrafyasında insanın…
Hayallerimizle gerçeklerin iç içe geçtiği ve derinliklerimizde saklı olan hava tahmin raporlarını gösteren haritalarımızı bir çıkarsak;
Gölgede 40 dereceyi geçtiğimiz zamanlarda hangi ağacın altına sığınırız acaba…