Eğitim Sen Karabük İl Tems. Başkanı Cevat SOYLU
“Eğitimde Siyasi Kadrolaşma Durdurulmalı, Yüksek
Yargı Kararları Derhal Uygulanmalıdır ! “ dedi.
Soylu bugün yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi “Türkiye’de siyasi iktidarlar yıllardır, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çıkarları doğrultusunda düzenlemek için çalışmış, bunun için başvurulan en etkili yöntem ise “siyasal kadrolaşma” olmuştur. Türkiye’yi 13 yıl tek başına yöneten AKP, bu konuda kendisinden önceki bütün hükümetlerin toplamını aşan bir çaba içinde olmuştur.Daha önce alınmış yüksek yargı kararlarına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık kadrolarını tamamen kendi siyasal ihtiyaçları doğrultusunda yapılan atamalarla doldurmak için yayınladığı Yönetici Atama Yönetmeliği sonrasında eğitimde tarihin en kapsamlı tasfiyesi ve ardından siyasal kadrolaşma hareketi başlatılmıştır. Yönetmeliğin yayınlanmasının ardından, başta Eğitim Sen üyeleri olmak üzere, 8 bine yakın eğitim yöneticisinin görevlerine haksız ve hukuksuz bir şekilde son verilmiş, yerlerine “adrese teslim” görevlendirmeler ile yandaş sendika üyeleri atanmıştır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Yönetici Atama Yönetmeliği’nin bazı hükümleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bugüne kadar kendilerini kanunların üzerinde gören, attıkları her adımda mağduriyet yaratmaktan başka bir iş yapmayan AKP’nin ve MEB`in hukuk dışı tutumu bu karar ile bir kez daha kanıtlanmıştır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının gerekçesinde; eğitim yöneticileri değerlendirilirken objektif kıstas öngörülmemesi, takdir yetkisine mutlak ölçüde bir etki kazandırması, hiçbir değerlendirme kriterine yer vermeyerek hukuka uygunluk denetiminin etkinliğini daraltması, kariyer ve liyakat ilkelerinin gözetilmemesi, ayrıca adayların görevlendirmelerden haberdar olmasını sağlayacak duyuruya yer vermeyerek, geniş katılımı ve fırsat eşitliğini ortadan kaldırması nedeniyle hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilmiştir. Daha önce sendikamız Eğitim Sen’in açtığı dava ile mülakatla belirlenen ve “en az altı ay çalışmış olma” şartını taşımayan 1709 şube müdürü ve milli eğitim müdürlerinin vermiş olduğu tamamen taraflı puanlarla yapılan değerlendirmeler sonucunda okul müdürleri görevden alınmış, MEB, Ankara Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararı uygulamayarak yargıya resmen meydan okumuştur. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun son kararı ile birlikte değerlendirildiğinde, bu şekilde görevden alınan okul müdürleri, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın görevine dönmeli, yargı kararını yerine getirmeyen bakanlık yetkilileri “görevi kötüye kullanma” suçu ile yargılanmalıdır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun MEB’in eğitim kurumları ve yandaş olmayan eğitim yöneticileri üzerindeki baskılarını daha da arttıran ve okullarımızı tamamen siyasal kadrolar tarafından yönetilmesiyle oluşacak olumsuzluklara geçit vermemiş olması, eğitimde tarihin en kapsamlı tasfiyesi ve siyasal kadrolaşma hareketinin bu şekilde kesin bir yargı kararıyla durdurulmuş olması önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı söz konusu kararın gereğini yapmalı, hiçbir haksız uygulamaya zemin oluşturmamalıdır.
Eğitim Sen olarak, eğitimde 4+4+4 dayatmasının önemli parçalarından birisi olan söz konusu yönetmeliğe karşı, eğitim yöneticilerinin seçimle belirlenmesi konusundaki ısrarımızı sürdürüyoruz. Eğitimin bütün kademelerinde yöneticiler belirlenirken, hiç kimse kimlik, mezhep, inanç ya da sendika farklılığı nedeniyle fiilen cezalandırılmamalı, değerlendirme ölçütleri tamamen objektif ve bilimsel kriterlere dayanarak belirlenmeli, eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır.Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na önerimiz mevcut yönetmeliğin derhal geri çekilmesidir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı ile MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’nin bazı maddeleri yürürlükten kalkmış olacağı için, okulunda 4 yılı dolduran müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları, yeni düzenleme yapılana kadar görevlerinde kalmalıdır.Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemelidir. Her okulun kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle yine kendisinin seçmesi sağlanmalıdır. Yöneticilerin seçimle belirlenmesi uygulaması hayata geçirilmediği sürece, siyasi kadrolaşma uygulamalarının son bulması mümkün değildir”