Nöbetçi Eczaneler
Karanlıklar nasıl çıkar aydınlığa..sen yanmazsan,ben yanmazsam…Yoksul hayatların kıyısına vurur sefalet kimse dönüm bakmaz, Zengin hayatların kıyısında görkemli yatlar durur herkes meraklanır.
Onurlu insanlar diretir ama, aklını kullanmak diye bir tabir sokarlar akla (!).. Paranın tadını aldığında kudurdukça kudurur İnsan olmadık işlere atar takla…
Hırsına mağlup olan bir İnsan kaybeder…Spor kulüplerinde işleri ne olduğu bilinmeyen Menajerlere teslim olan bir zihniyet içinde olursanız size “Oyuncakçı” derler.. Dumanlı kentin puslu çocuklarını mai madenin kor ateşi yakmazda işte bu hain satışlar yakar..
Tıpkı 2002-2003-2004 sezonunda, Cüneyt Memişoğlu ile başlayan,Fatih Eser,Semih Tokatlı,Celal Kıbrızlı ile devam eden ardından 2004-2005 sezonunda,Bahri Kaya,Mücahit Yalçıntaş,Tarık Yurttaş,Mehmet Kaya ve İlyas Tüfekçi ile devam eden ve 3 sene içinde 9 Teknik Direktör ile çalışan zihniyet gibi…
2005-2007 sezonlarında bu kez Ali Güneş,Hüseyin Hamamcı,Erdoğan Yılmaz,Mustafa Çapanoğlu,Turgut Uçar,Hüsnü Özkara ile çalışan zihniyet gibi…
Bu toplam 6 sezonda 15 Teknik Direktör geldi Karabük’e..Bu arada gelen – giden toplam oyuncu 213 olduğu ifade edilir..
Ama bir Başkan vardı bu 6 sezon boyunca….Birde Simsar…
O dönemlerde harcanan paraların haddi hesabı bilinmez..Arkasından gitsen gidilmez…
Bu kente; Ali Kemal Denizci, İlyas Tüfekçi, Giray Bulak, Hasan Vezir vb. gibi bir çok hoca getirilirken dinamizmine güvenilmiş, hocalık kariyerlerini burada başlarken, çoğu arkalarında ki güçlü yönetimler güçlü başkanlar sayesinde taraftarın sevgilisi olmuşlardı…
İşte BALİÇ’te böyle bir başlangıç yapabilecek kariyerdeydi.. REAL MADRİD’İ televizyonlardan izleyen reklamcı yönetici /başkan işi değildi bu iş… Emeklilik dolduracak zaman ölçeğinde sıkıştırılacak isim değildi Elvır Baliç..
Aslanı kediye boğdurmak bu olsa gerek..Zavallı küçük dünyalarında, kariyeri,İnsanlığı ezmek bu olsa gerek..
Hüseyin Kalpar’ı kovmak için zemin arayan tabi ki Baliç’ide kovacaktı, onun için biz yaklaşık 7-8 haftadır Baliç’ide gönderecekler diyorduk üstüne basa basa…
Aslında olay BALİÇ olayı da değildir..Olay, ‘ benim dediğim olacak çünkü top benim alır giderim’ oyunudur..
Olay, Başkan istediği hocayı alamadığı için zorlama olayıdır… Hatırlayın, Baliç’e liste verdirdi, yemedi…Baliç 26 oyuncu içinde FORVET yok dedi, yapılan transfer yanlışlığına dikkat çekti..Ara transferde 2 süper forvet bir orta alana maestro transfer yeter dedi, onun karşılığında bu oynamayan 3 yabancıyı da gönderin dedi..
Yapılabilecek 10-15 transferin önünü kapattı.. Güneşe karşı işedi…
Baliç,hayatının çıkışını yaşamak için Karabüksporun şampiyonluğunu çok istedi.. Çok istedi…Ancak hırsına yenik düşen zihniyet ona perde olmuş, taraftarın önüne böylesi kariyerli bir ismi atmaya başlamış, hata yapmaya zorlayarak kafasını karıştırmıştı bile….
Ben yanmayım,Baliç yansın,bana ne anlayışı ile taraftar önüne bırakıldı…
Artık tek bir gerçek vardır… Bu kulüpte transfer yapanlar,onu oynatacak bir Teknik direktörü buluncaya kadar bu ced-mezir yaşanacak….
O zaman bu transferleri yapan menajere tez söyleyin,yetkiyi verin, Ankara’dan hoca tayini yapılsın..Bu işkence son bulsun yoksa bu sezon sonuna kadar 4.teknik direktörü görecek Karabükspor.. Yeniden 2004-2007 sezonları yaşanacak…
Tabi Baliç kalitesinde olmadı Hüseyin Kalpar kalitesi altına düşmesin gelecek isim..Yoksa Taraftar, bu kez başka film seyretmek istemeyecek, sizi kovacak…
Çünki geçmişte yaşananı biliyor…
Bu arada Baliç Karabük’ten ayrılırken bir dostumuz kanalı ile görüştük.Kulüpten alacaklarını (bende nedeni saklı) almamış ve sözleşmesinde yer olduğu halde maddi zarara sokmak istememiş kulübü ve adamlığını bir kez daha göstermiş…
Bakın bu ayrıntılar kişilik ile ilgilidir ve kimi bir futbolcu üzerinden bin lira kazanacağım hesabı yaparken kimi alacağı milyonları fesh edip bırakabiliyor..
Baliç’in hocalık deneyimi Karabük’te ki şansız bir döneme rast geldi ve yazık oldu..Zira Karabükspor yönetimi şampiyon olmayı değil idare etmeyi düşünüyor..Şimdi bunu Yöneticiler kendilerine yediremeyecek ancak sorsunlar kendilerine, sezon başı kulüpte basın mensuplarına tanıştırılırken gördükleri ve resim verirken hava attıkları, oyuncuyu; “O resim çektirme anına kadar” biliyor,tanıyor muydu?
Olay bu kadar açık ve netken söylenecek,yazacak kelimeleri bile bir araya getirmekten zorlanıyorum…. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum..Mazlumun ahını alandan çıkacak acısı…
Karabüksporu bu çamura sokanlardan sorulacak hesabı…
