DEMOKRASİ VAZGEÇİLMEZDİR

Türkiye  basını ve bir çok STK ları başta olmak üzere çoğunluğu,  yıllardır baskıcı, Cumhuriyet ile kavgalı zihniyete hep karşı çıkmıştır. Basın içinde yer alan yöresel yada yaygın basının önemli kalemleri hep sivil ya da askeri cunta girişimlerine de karşı dik durmuş,  Ortadoğu yanarken, İŞİD-PKK terörleri  Yurdumuzu ve  Avrupa’yı kana bularken TERÖRÜ hep Lanetlemiştir.

Türkiye’nin kurtuluşu; toplumsal kesimleri, siyasi partileri, üniversiteleri, aydınları, medyayı baskı altına alıp susturmak değil, tam demokrasiyle mümkündür.

TBMM Duvarında yazılan ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ifadesi ile mümkündür…

1970 ler,1980 ler.. bu ülkede çok  acılar çektik. CUNTA anlayışı hep ülke ekonomisini gerilere taşımış Milli gelir düşüşleri hep bu dikta dönemlerinde yaşanmıştır..

Acı tecrübeler varken, Türkiye  15-16 Temmuz gecesi resmen uçurumun eşiğinden dönmüştür..

Son dönemlerde tüm siyasi anlayışın ortak bir dili vardı.. “Artık bu ülke darbelerle anılmamalıdır”  deniyordu…  “Demokrasi üzerinde hiçbir vesayet kabul edilemez” deniyordu..

Toplum bu aşamada, bu anlayışı destekliyor ve halkı anlayan, halka konuşanlar ile halkı anlamayan ve halen salon politikaları yapanlar arasında meydanlarda ki farkta net ortaya çıkıyordu..

Halk artık “Demokrasi iktidara ulaşmak için bir araç değil, Amaç olmalıdır..! Sadece askeri darbeler değil, Parlamenter Sisteme yönelik tüm müdahalelerin bir daha yaşanmaması için tüm tedbirler alınmalıdır” anlayışına hakim..

Bundan böyle hiçbir kurum, hiçbir kimse Anayasayı çiğnemeye, “fiili durum oluştu” diyerek Anayasayı kılıfına uydurmaya kalkışmaz artık..

Zira  TÜRKİYE’NİN bu anlayışı 15 Temmuz’da acıda olsa yüreklerde burkulsa DEMOKRASİ adına adım atmış ve AMAN SENDE anlayışını kırmıştır..

Bir çok acılara rağmen bu  HALKIN-TOPLUMUN-MİLLETİN  anlayış devrimi büyük bir kazanımdır ve siyasetin tüm kesimleri Sağdan en Sola bunu iyi çözmelidir..

Bu dönem kritiktir.. Evet çok kritiktir  ve dikkat edilmelidir. Şimdi siyasi iktidar  tarihsel sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. Artık, Vatandaşın  Hukukun Bağımsızlığını sağlamaya, insan hak ve özgürlüklerini geliştirmeye, toplumsal taleplere kulak vermeye, doğayı çevreyi rant için talana son vermeye, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele etmeye, Sendikal hak ve özgürlükleri genişletmeye, Üniversitelerimizi özgürleştirmeye, Milli eğitimin  Cumhuriyet  değerlerine dönüştürülmesi, gibi bir çok toplumsal beklentileri olduğunu biliniyor..

Unutmayalım; Yurttaşlarımızın seçeneği askeri darbeler değil, demokratik çözümlerdir….Bunu tankın,tüfeğin karşısında durarak göstermiş, bir  Kurtuluş savaşı destanı daha yazmıştır..

Net bir şekilde “DEMOKRASİ vazgeçilmezdir” demiştir..…