ÇELİK İŞ OLAĞAN KONGRESİ TAMAMLANDI
ÜLVİ ÜNGÖREN EKİBİ İLE GÜVEN TAZELEDİ
Bugün gerçekleşen seçimler ile adeta bir prosedürü yerine getiren Çelik İş sendikası şubesi , Genel Merkezden aldığı tam destekle yoluna aynı kadrolar ile devam etmek kararını onaylatmış oldu..
Çelik İş Sendikası Karabük Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu geçtiğimiz hafta sonu Yenişehir Kültür Merkezinde yapıldı.
Kongreye, KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mutullah Yolbulan, Başkanvekili Kamil Güleç ve Genel Müdür Fadıl Demirel’in yanı sıra, CHP İl Başkanı Bayram Karadağ, MHP İl Başkanı Metin Demirel, Çelik – İş Sendikası Genel Merkez yöneticileri ve şube yöneticileri ile delegeler katıldı.
134 delegenin kullandığı oy sonrası Çelik İş Sendikası Karabük Şubesi Ulvi Üngören başkanlığında Ramazan Çınar, Alaattin Danışman, Ali Bilen ve Levent Yazıcı’dan oluştu.
Kongrede bir konuşma yapan Hak-İş Konfederasyonu Genel Sekreteri ve Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül, kıdem tazminatı fonunun mutlaka kurulması ve gelecekle ilgili kaygılarının ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyerek, “Feniş Alüminyum’da yaşanan sıkıntılar sonrası hükümet kıdem tazminatı fonu çalışmalarını hızlandırdı. Şu an ciddi görüşmeler yapılıyor” dedi.
Çelik – İş Sendikası Karabük Şubesi’nin 7. Olağan Genel Kurulu’na katılan Genel Başkan Cengiz Gül, kıdem tazminatından asla vazgeçmeyeceklerini ve bunun kırmızıçizgileri olduğunu söyledi.
Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezi salonunda gerçekleşen genel kurulda konuşan Gül, Türkiye’de yapılan darbelerin, ihtilallerin, demokrasi dışı müdahalelerin Türk siyasetine büyük etkileri olduğu kadar Türk işçi hareketine de ters etkileri olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de 12 Eylül darbesi, o faşist cunta anlayışı olmasaydı bugün Türkiye’de işçi harekatı burada mı olurdu? 12 Eylül öncesi Türkiye’de örgütlenme anlayışı fabrikalarda örgütlenme oranı yüzde 67-70 seviyesindeydi. 12 Eylül sonrası bugün bu oran yüzde 6 ile 8 orasında hala tartışılır durumunda. İhtilalin getirdiği zorbalıkla Türkiye’de demokrasiyi bitirdiler. Sadece siyasi partiler değil sendikalar da kapatılmıştı. Tek tip sendika özendirilmişti. 12 Eylül tek tip siyaset ve kafa anlayışı konulduğu gibi sendikalara işçilere de konulmuştu. O gün Türkiye’nin en büyük konfederasyonu darbe karşısında dik durması yerine yanında olmuştur. O gün Türk işçisini bitirme noktasında adım atılmıştı. Bugün artık Türkiye’de sendikal anlayış güçsüz hale gelmiş ve güçlendirmemiz için de mücadelemizde yöntemimizi doğru seçmemiz lazım. İşçiler ve sendikalar mücadelesini yaparken, Türkiye’de demokrasiyi de koruma mücadelesi yapmaları gerektiğini şu süreçte çok iyi vermemiz lazım. Her askeri darbe Türkiye’de sendikaların ve çalışanların gücünü azaltmıştır. Duruşumuzu ve mücadelemizi bu noktada seçmeliyiz. Sadece mücadelemizi toplu sözleşmelerde ekonomik bağlamda tutarsak Türkiye’de sendikal güç azalır. Bugün Türkiye’de bir sürü handikaplar yaşanıyor ve bir sürü sıkıntılar var. Sendikalar hala anlaşmazlıkta. Feniş Alüminyum yeri iflas etti. 500, 600 kişi işini kaybetti. İşini kaybettikleri gibi 17 – 20 yıllık arkadaşlarımız kıdem tazminatını alamıyor. Fabrikaya icra koyalım diyoruz ama bizden önce 5 tane 10 tane banka icra koymuş. 12 Eylül öncesinde yasalarda işçi hakları ön plandaydı ama şimdi bir bankanın fabrika bizden önce alacağını ipotek altına alıyor. Devlete gidiyoruz, bizim kıdem tazminatını ne yapacağız patron iflas etti diyoruz. Ama devlet özel sektörde onların kıdem tazminatını ödeyecek durumu da yok. Böyle yasa da yok. Yıllardır mecliste tartışılan birilerinin karşı çıktığı ideolojik anlamda niye karşı çıktıklarını bilmediğimiz bir yasa var. Kıdemtazminatı fonu. Bu ülkede kıdem tazminat fonu kurulamadığından iflas eden iş yerlerinde büyük sorun yaşanıyor. Bu konuyu meclise ve bakanlara taşıdığımızda fon kurmak istiyoruz dediler ama önce o sendikalar karşı çıktı. Halbuki bu sendikaların neyineydi? Şimdi işverenler uyandı onlar karşı çıkmaya başladı diyor. Fonla işverenler ne yapacak, 20 yıl sonra ödeyecekleri kıdem tazminatı fonunu belli bir oranda yasa çıkarsa yatırma zorunluluğu getirecek. Her yıl falan kişi hakkında 10 yıl 20 yıl sonra ödeyeceği tazminatının dörtte birini öde diyecek. Bu parayı işçiden değil işverenden alacak. İşverenler bu konuda hiç görüş beyan etmezken, DİSK, TÜRK – İŞ bu konuda işverenleri sahipleniyor, yerine daha fazla yorum yapıyorlar” dedi.
“KIDEM TAZMİNATI KIRMIZI ÇİZGİMİZ OLMALI”
HAK – İŞ Konfederasyonu olarak kıdem tazminatı fonunu desteklediklerini de anlatan Gül, “Eğer bu fon olmuş olsaydı iflas eden fabrikadan alamadığımız tazminatı bu fonda almış olacağız. Türk İş Konfederasyonu sadece kamuları düşündükleri için ve kamuda kolay sendikacılık yaptıkları için devlette kıdem tazminatı sorunu yok. Çünkü devlet iflas etmeyeceğine göre onlar alıyor. Ama esas sorun özel sektörde. Hiçbir özel sektörün iflas etmesini istemiyoruz ama iş yerlerinde ciddi bir kıdem tazminatı fonu var. Onun için kıdem tazminat fonu mutlaka kurulmalı ve bizim gelecekle ilgili kaygılarımız kaldırılmalı. Kıdem tazminat fonu istenirken, kıdem tazminatının da kaldırılması isteniyor veya gün sayısının azaltılması isteniyor gibi anlayış var. Biz gücümüzü burada göstermeliyiz ve doğruyu savunmalıyız. Herkesin başına gelebilir. Global ekonomik dünyada bir şirket çok iyi yönetilse de krizlere yakalanabilme riskleri vardır. Bilhassa özel sektörde bizim bu kıdem tazminatı fonu mutlaka desteklenmelidir. Eğer bir bedel isteniyorsa işçiden bunun karşısında da durulmalıdır. Kıdem tazminatı fonu mutlaka kurulmalı ama kıdem tazminatı bizim sendikaların kırmızı çizgimiz olmalı. Kıdem tazminatından asla vazgeçemeyiz ve geçmemeliyiz. Bizim tek güvencemiz zaten. Bu bizim kırmızı çizgimiz varken, kıdem tazminat fonun kurulmaması özel sektörde işçilerin çok ciddi kıdem tazminatı alma kaygısı yaşanıyor. Feniş olayı çok net açık ortaya çıkmıştır. Bu olaydan sonra hükümet bu işi hızlandırdı. Şu an ciddi görüşmeler yapılıyor. Bizim konfederasyonumuzun istediği tablo ortaya çıkarak hayata geçirilir” ifadelerini kullandı.
İSKENDERUN’DA YAŞANAN SIKINTILAR
Gül, Türkiye’de işçi sınıfı açısından ciddi sıkıntılar yaşandığını söyleyerek, şöyle devam etti;
“KARDEMİR’deki huzur ve barışı bozarak sınıktılar yaşattılar. Biz bunun yaralarını sararken, aynı şeyleri şimdi İSDEMİR’de yapmaya çalışıyorlar. Sendikasız iş yerlerinde örgütlenme çok az olmasına rağmen sendikalı iş yerlerinde farklı işçi birliğini bozacak hareketler yaşanıyor. Karanlık güçlerin desteği ile Türkiye’yi badireye getirmek isteyenlerin katkısı ile İskenderun Demir Çelik işçisinin kaderi ile oynamaya çalışanlara İskenderun işçisi demokrattır ve bunlara asla pirim vermeyecektir. Birilerinin arkasına sığınarak, karanlık güçlerle İSDEMİR işçisini teslim almaya çalışanlar ne İskenderun halkı, ne Hatay halkı ne de İSDEMİR işçisi buna pabuç bırakmadı. Orada bir kargaşa yaşanıyor. Günlerdir parasal güçle medya üzerinden İSDEMİR işçisinin huzurunu boyamaya çalışıyorlar. Birlik ve beraberliği sağlamak için Çelik- İş Sendikası olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Biz inanıyoruz ki, orada kimsenin tırnağına dokunmadan bu süreci atlatmaya çalışıyoruz. İSDEMİR’de 2015’in Aralık ayına kadar yetkiliyiz. Yetkili olmayan bir sendikanın genel başkanı fabrikanın yemekhanesine getiriliyor. Biz orada Çelik – İş Sendikası olarak etik olmayan bu durum karşısında İSDEMİR işçisinin sükunetini koruyarak büyük olayların doğmasını engelledik. Biz bu kadar etik olmayan davranış karşısında yetkili olmadığımız Ereğli Demir Çelik’te huzur bozucu davranışta bulunmamam gerektiğini biliyorsam onların da aynı etik ve davranış içinde olmasını bekliyoruz. Olay çıkarmak ve huzursuzluk oluşturmak için onlara her şey mubah. Ama şunu bilin ki, İskenderun Demir Çelik işçisi çelik gibi ve tüm bu saldırılara cevap verecek güçte ve ayakta. Onun için yel kayadan ne koparır onlar da İskenderun’da onu koparır. Bunu herkes böyle bilsin. Büyük insanlar buradan veda ederek gider ama küçük insanlar, basit insanlar ihanet ederek giderler.”
“KARDEMİR’DE YAPACAĞIMIZ YENİ SÖZLEŞME HERKESİ MUTLU EDECEK”
“Bizim KARDEMİR sözleşmemiz kente bir bayram havası getirdi. KARDEMİR’deki bu huzur ve barışı daha ileriye getirmenin gayreti içindeyiz. Yeni bir sözleşme dönemine gelirken, huzur ve barış içinde hem Çelik – İş Sendikası hem de KARDEMİR Yönetimi olarak bu süreci geçmişte aldığı deneyimlerle çok iyi getireceğine çalışanlar inanmakta. Karabük ve KARDEMİR bir sendikal sorun yaşanmayacağı gibi çalışanlar sendika ve KARDEMİR yönetiminin sorunları sosyal paydaş içerisinde çözeceğine inanıyor. KARDEMİR’de yeni bir anlayışın, yıllardır sürdürülen yatırım anlayışının yönetimi biz de terleyelim dediler ve bu fedakarlığı biraz zorlansak da Karabük’ün barışı için katkı verdiler” diyen Gül, şunları kaydetti;“Biz taleplerimizi yaptık ama KARDEMİR yönetimi de verebilecekleri en son noktada bize çok net bir mesaj verdiler. Biz yüzde 42 dediğimizde hem yönetim hem de biz çok derin düşündük. Biz sadece bu süreci pazarlık ötesinde KARDEMİR’de yaşanan sıkıntıları aşabilmek için Karabük’ün barışı için herkesin elinden gelenin fazlasını koyması düşüncesindeydik. Bunun bilinciyle o süreci KARDEMİR işçisinin isteklerine ve sendikanın arzusuna olumlu yanıt veren KARDEMİR yönetimine bir kez daha teşekkür ediyorum. Bir hak anlayışında hakkı savunmanın çok önemini gösterdik. İşimiz ve aşımızın bulunduğu bir fabrikaya bizim gibi tarihine ve her şeyini KARDEMİR ve İSDEMİR işçisine yaşamını veren liderimizin verdiği mesajı unutmadık. ‘Bu fabrikanın cıvatasına zarar veren bizden değildir’ anlayışı içinde olmuş olan rahmetli liderimiz Metin Türker’i bir kez daha yad ediyoruz. Bizler o anlayış ile bu yolda emeğimize ve aşımıza sahip çıkıyoruz. Hak mücadelesinde söylemlerimizi hak anlamında söyleriz. Doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz. Yeni bir sözleşme dönemine giriyoruz. KARDEMİR’de de Karabük’te de sağladığımız sosyal barışı ve yönetim ile oluşturduğumuz bu güzel tabloyu devam ettireceğiz. Bu güzel sözleşmede çalışanlarımız ve KARDEMİR yönetimi mutlu olacak. Herkesin mutlu olacağı bir sözleşmeye imza atacağız. Zoru başardık ve zor günleri çok saygın ve kararlı bir şekilde mücadele anlayışımızı en üst seviyeye çıkarak en nezih bir şekilde tamamladık. Bu herkese mesaj oldu. Siyaseti yönetenlere de, KARDEMİR işçisine ve yönetimine Çelik – İş’in duruşunu anlayışını birlikte gördük.”