Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

HATİCE’YE DEĞİL NETİCEYE BAK

-Konuk Yazar MUSTAFA AKAY 2018 seçimleri öncesi İYİ Parti’ye can

-Konuk Yazar MUSTAFA AKAY

2018 seçimleri öncesi İYİ Parti’ye can veren atılımı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın kuruluşunu da sağlayarak, demokrasimiz adına örnek olan bir davranışa girdi.

İYİ Parti, CHP’nin verdiği 15 ödünç milletvekili ile grup kurarak seçimlere katılma hakkını elde etti ve yapılan seçimlerde TBMM’de yerini aldı. Ardından, 2019 yerel seçimlerinde başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehir belediyesi kazanıldı.

Her şey güzel gidiyordu. 2023 seçimlerine kısa süre kala, bir Altılı Masa hikayesi ortaya çıktı.

Dörtlü masa, olmuştu altılı masa.

Toplantı üzerine toplantı yapıldı. AKP’den kopmuş iki ismin kurduğu parti, masaya dahil edildi. Siyaseten bitme noktasına gelmiş kişiler, salt AKP muhalifi diye, baş tacı edildi. Onlara bol bol konuşma zemini hazırlandı. Anketler, onlar için pek iyi şeyler söylemiyordu. Söz hakkını elde eden bu isimler, fırsatları iyi değerlendirdiler. Sanki bulunmaz Hint Kumaşı imişler gibi, kendilerini pahalıya sattılar.

Millet İttifakı’nın ana gövdesi olan İYİ Parti ve CHP ile aynı söz hakkına sahip oldular masada.

Bu arada, İYİ Parti, sanki masanın gölgesinde kaldı gibi bir imaj oluştu. 

İki yıl bol bol toplantı yapıp, her şeyi konuştuklarını söyleyen masadakiler, ne yazık ki, cumhurbaşkanı adaylığını hiç tartışmadılar, konuşmadılar.

Adım adım tarihi seçimlere gidilirken,      Kılıçdaroğlu hevesli tutumu üzerine bir de “kazanacak aday” lafı ortaya atıldı.

Kazanacak aday temasını işleyen taraf İYİ Parti idi.

Sürekli “kazanacak aday” diyordu bu cenah.

Meral Abla, bir gün masadan kalktığını söyledi.

Sonradan devreye girenler oldu, rica minnet masaya geri dönüldü.

İşte, seçim o gün yitirildi.

Konuşmalarında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansının olmadığını vurgulayan ve başka isimleri önerenler, masaya dönüş sonrasında, bu kez ağız değiştirdiler. Kemal Kılıçdaroğlu için çalışmaya başladılar. Ancak, vazo kırılmıştı ve artık yapıştırılması olanaksızdı.

Meral Abla, bu tezinde haklı mıydı bilemiyoruz. Ama, bu davranışı ile hem kendi partisini zora soktu hem de seçimleri riske attı. Baraj altı kalacak denilen MHP’nin gerisinde kaldı. Yüzde on barajı olmuş olsa idi, baraja takılacaktı.

Olanları ve yaşananları geride bırakıp, bugüne dönersek,  İYİ Parti ve CHP’nin geleceklerine yönelik analizler yapmamız gerekir.

Her iki parti de şimdi güç durumda.

Liderleri sorgulanıyor.

Hani, bir deyim, ” Hatice’ye değil neticeye bak” der ya, ona bakalım.

Ne olacak bu partilerin durumları?

Yeniden beş yıllığına iktidarı ele geçiren otoriter bir lider, bu iki parti üzerinde oynadıkça oynayacak. Sağından solundan, bu iki partiyi parçalayıp, bitirmek için elinden geleni yapacak.

Netice, başarısız bir seçim ve başarısız liderlerdir.

Türkiye’nin en eski ve köklü partisi CHP, son yıllarda özünden kopmuş, sağa yelken açmış bir tavır takınmıştı. Milletvekili yapılanlar, danışman olarak atananlar, sağın eskilerinden seçildiler. Bir de partiye YCHP yaftası vuruldu. Emek ağırlıklı olması gereken parti, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisine uzak kaldı. CHP kapatılmalı, diyenler partinin en üst noktalarında görev aldılar.

CHP’nin ilkelerine ters düşenlerin partide yer bulmalarına yüzlerce örnek verilebilir. 

Halen, önemini koruyan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkelerinden ödünler verildi. Laikliği, temel ilkelerden biri kabul eden partinin Genel Başkanı, ” Laiklik tehlikededir diyemem” bile diyerek, bir gedik açtı.

Parti, emekten ve emekçiden yana olması gerekirken, kanaat önderleri denilen iş çevreleri ve dincilerle bir araya gelen politikalar üretti.

Meral Abla, masadan neden kalkmıştı, neden geri döndü?

Bu davranışın kendisine , partisine ve ittifaka zarar vereceği öngörüsünde bulunamadı.

Masadan kalmasında haklı tarafları var mıydı?

Mini partilerin genel başkanlarının masada aynı oya sahip olmaları ve Kılıçdaroğlu’nun adaylık dayatması mı bunda etkili oldu?

Bunlar, zaman içerisinde ortaya çıkacak ve tarihin sayfalarında yerini alacaktır.

Biz, Hatice’ye değil, neticeye bakmaya devam edelim.

Bundan sonra ne olacak?

Türkiye’nin kurucu partisi CHP, bu işin içinden nasıl çıkacak?

Ortaya atılan değişim iddiaları partiyi nerelere taşıyacak?

Anlaşılan o ki, Kemal Kılıçdaroğlu, bir iki değişiklik dokunuşuyla, işin içinden sıyrılıp yola devam etmek istiyor.

Partinin ağır topları, neticenin tam anlamıyla bir başarısızlık olduğu konusunda görüşlerini açıkladılar. Yerel seçimlere, böyle bir kadro ile gidilmesi hangi sonuçları doğurur?  Değişim, başarının yolunu açar mı? 

Değişim, MYK’ nu değiştirmekle gerçekleşir mi?

Hatalı aday belirlemelerle, kaybedilen seçimler sonrasında yorgun düşen örgüt, nasıl motive edilir? Nasıl, yeniden diri hale getirilir?

Özal, hayranı Ekrem İmamoğlu değişim derken, Özgür Özel’in göreve talip olması nasıl yorumlanabilir? Emanetçi, bir genel başkanla parti yerel seçimlerde başarı kazanabilir mi?

Sağa açılarak, başarı kazanılamayacağı açıkça belli olmuştur. Çözüm, partinin özüne dönmesindedir.

Süre kısadır. 

Bir an önce derlenip, toparlanmak gerekir.

Bu partinin bir ağabeye gereksinimi var. 

Ekrem İmamoğlu le Özgür Özel ile bu gemi yürümez. Kılıçdaroğlu, devam derse, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuç beklemek gibi olur. Particilik, sorumluluk gerektiren bir uğraştır. Milyonların kaderini ilgilendirir. Bir deneme sınama olayı değildir.

ÇÖZÜM NEDİR?

Yerel seçim öncesi yaşanan bir kurultay yarışı, umutsuzlukları artırıp, partiyi güçsüz duruma düşürebilir. Hatta ve hatta partinin bölünüp parçalanması gündeme gelebilir.  Kısacası, seçimlere dört ay kala yapılacak seçimli bir kurultay partiyi, yıpratır.

Lider, çok çalışmanın yanında, örgütü de çalıştıran bir kişilik olmalıdır. Parti içinde böyle birileri vardır. Onlardan birini bulup, partiyi yerel seçimlere hazırlamak işin doğrusudur.

Bize göre, partiye ağabeylik yapabileceklerin başında Murat Karayalçın gelmektedir.

Birçok düşüncesine katılmasak bile Murat Karayalçın, partiyi derleyip, toparlayıp, ivme kazandırabilecek bilgiye, birikime, donanıma, deneyime sahiptir.

Sonbaharda yapılacak kurultayda,  Murat Karayalçın, partinin başına getirilip, ortalık sakinleşinceye kadar parti görevi yapmalıdır. O Karayalçın ki, İstanbul İl Başkanlığını bile üstlenmiş ve örgütü derleyip, toparlamıştır.

Bu süreçte, yapılacak bir yarış, kavgaları da beraberinde getireceğinden, kırgınlıkları artıracak ve güç zafiyetine neden olacaktır.

Başka partilerle uzlaşma ortamını sağlayan Kılıçdaroğlu, kendi partisinde de bir uzlaşıya öncülük etmelidir. Tamamen değişecek parti yönetiminin başında Murat Karayalçın adı üzerinde uzlaşmayı sağlamalıdır.

Murat Karayalçın, Türk siyasetinde şaibesi olmayan, yolsuzluğa, arsızlığa bulaşmamış ender kişiliklerden birisidir.

Şu süreçte, CHP için de bir şanstır.

Hatice’ye değil, neticeye bakarsak, CHP’nin her anlamda yenilenmeye gereksinimi vardır. Murat Karayalçın, yapısal anlamda da yenileşmeyi sağlayabilecek birikimdedir.CHP, bu fırsatı iyi değerlendirmeli ve kaçırmamalıdır.