AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE.

 

Biri, birilerine göre sayın büyük.

Diğeri kendi tabiri ile “takıntılı”.

Dürüstlük kavgasına düşmüşler.

İkisinde de rakam oyunları.

Tonlar, gramlar gırla gidiyor.

Kimsenin yoğurdum kara demeye niyeti yok, bunu beklemek de safdilliktir zaten.

Genel seçim yaklaştıkça artan koltuk kapma ve kaybetme korkusunun işaret fişekleri olsa gerek bu tartışma.

“Takıntılı” adam; “Ben kimseyi yanıltmadım” diyor.

Alın 2009 seçiminin 2014 vizyon belgesini.

Bir oradaki kent meydanına, bir de mevcut haline bakın.

Çıkarın battı çıktı resimlerini.

Bir kitapçıktakine bir mevcut haline bakın.

Yetmezse gidin Öğlebeli Sanayi Yolu’na yatay asansörde bilmem kaç aydan bu yana asansör girişine kazıkla çakılmış duyuruya bakın.

Kimseyi yanıltmamış mış?

En hafif tabirle hadi oradan derler adama.

Hani  “Halka sormadan” hiçbir şey yapılmayacaktı?

Yapılanlar kime soruldu?

Al birini vur ötekine.

Yalamaların “Sayın Büyük” dediklerine gelince.

İşlerinden, aşlarından edilenler Atatürk’ün makamında kendisini ziyaret edip haklı davalarına destek istediklerinde“Mahkeme kararını alın gelin” dememiş mi idi?

Mahkeme kararını aldılar da ne oldu?

Bırakın bu kayıkçı kavgalarını.

Aradan geçen bunca zamanda kim, kimin ne olduğunu öğrendi.

Karabük’ün kayıkçı kavgaları ve takıntılar ile geçirecek vakti yok.

Yalanlara karnımız tok.