Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

İş Güvenliği&İş Kazaları

    6331 Sayılı

 

 

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 Tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini artık tüm kurumlar bilmektedir.

2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Yasası’na göre daha ayrıntılı düzenlemeler içeren yeni yasa, işverene yeni ve oldukça fazla
yükümlülükler getirmektedir. Bu konuda yaygın medya ve internet haber sitelerinde detaylı haberlerde sık sık çıkmıştır.

Bu yükümlülüklerin en başında, risk değerlendirmesi gelmektedir.

Risk değerlendirmesini yapmamak işçilerin iş kazaları ve meslek hastalıklarına uğrama riskini artıracaktır.
Risk değerlendirmesinin yapılmaması hukuki açıdan da; iş yerinde işin durdurulması ve iş yerinin kapatılması ile sonuçlanabileceğinin altını çizelim..

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile özellikle Risk Değerlendirme Yönetmeliği ve bağlantılı yayınlar çerçevesinde, risk
değerlendirmesine ilişkin ayrıntılar hakkında bu satırlardan bilgiler vermek istiyoruz.

Çalışma, risk değerlendirmesi sırasında, işyerindeki tüm tehlikelerin dikkate alınmasının; risk değerlendirmesinin formlar, tablolar, şeklinde yazılı belgeler haline getirilmesinin; sürekli olarak denetlenmesinin ve işçilerin bilgilendirilmesinin; işveren, işçi, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, çalışan temsilcisi ve diğer görevlilerin uyum halinde çalışmalarının ve birbirlerini sürekli bilgilendirmelerinin önemini ortaya koyarken, yapılan iş ve işlemlerin kağıt üzerinde kalmaması, mutlaka uygulama amacı taşıması gerektiği açıktır.

2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Yasası’na göre daha ayrıntılı düzenlemeler içeren yeni yasa, işverene yeni ve oldukça fazla yükümlülükler getirmektedir.

Bu yükümlülüklerin en başında ise, risk değerlendirmesi gelmektedir. Risk değerlendirmesini yapmamak işçilerin iş kazaları ve meslek hastalıklarına uğrama riskini artıracaktır.

Risk değerlendirmesinin yapılmaması hukuki açıdan da; işyerinde işin durdurulması ve işyerinin kapatılması ile sonuçlanabilecektir.

Buçalışmada İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile özellikle Risk Değerlendirme Yönetmeliği ve bağlantılı yayınlar çerçevesinde, risk değerlendirmesine ilişkin ayrıntıların ortaya konulması amaçlanmış ve örnek tablolar yardımıyla risk değerlendirmesinin nasıl yapılması gerektiği belirgin hale getirilmeye çalışılmıştır.

 

Çalışma, risk değerlendirmesi sırasında, işyerindeki tüm tehlikelerin dikkate alınmasının; risk değerlendirmesinin formlar, tablolar, şeklinde yazılı belgeler haline getirilmesinin; sürekli olarak denetlenmesinin ve işçilerin bilgilendirilmesinin; işveren, işçi, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, çalışan temsilcisi ve diğer görevlilerin uyum halinde çalışmalarının ve birbirlerini sürekli bilgilendirmelerinin önemini ortaya koyarken, yapılan iş ve işlemlerin kağıt üzerinde kalmaması, mutlaka uygulama amacı taşıması gerektiğine işaret etmektedir.

Türkiye’de işgücü piyasası hetorejen bir yapıya sahiptir. Gerek iş sağlığı ve güvenliği, gerekse sosyal güvenlik mevzuatı çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıkları yönüyle koruma dışında bırakmaktadır.

Günümüz dünyasının işletmeleri yoğun bir rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek ve daha ileriye gidebilmek için üstünlük elde edebilme çabası içerisindedirler.

Bu üstünlüğü elde edebilmede en önemli etkenlerden birisi de insan kaynağıdır.

Bu kaynaktan etkili bir şekilde yararlanmak, verim elde edebilmek için öncelikle kişinin yapacağı iş ile ilgili gerekli ve yeterli düşünsel ve fiziksel güç ile eğitime sahip olması gereklidir.

Kısacası  İş kazası kavramının pek çok tanımı olmakla beraber; emniyetsiz hareket ve şartlardan doğan, çalışanların can güvenliğini tehlikeye sokan, çoğu zaman yaralanmalara, makine ve teçhizatın zarara uğramasına veya üretimin bir süre durmasına yol açan, önceden planlanmamış olaylar şeklinde tanımlanabilir.

İş güvenliği ise  iş ortamında sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarını oluşturarak; iş kazaları ve meslek hastalıklarını en alt düzeye indirmek böylece maddi ve manevi kayıpları önleyerek verimliliği artırmak şeklinde ifade edilebilir.

İş güvenliğinde amaç, kişi sağlığını tehdit eden, tehlikeye sokan, milli ekonomiye zarar veren, ‘kaza’ ve ‘meslek hastalığı’ dediğimiz olayları önlemek ve çalışanın sağlığını korumaktır.

İş güvenliği ile,
* Çalışanları korumak,
* Üretimin güvenliğini korumak,
* İşletmenin güvenliğini sağlamak,
* Ekolojik çevreye verilen zararı en alt düzeye indirmek, mümkün olabilir..

bölüm 1

 

 

 

 

Web Tasarım & SEO: Best4SEO