90 ’lı yıllarda askere geç giderdi genelde üniversite mezunları. Celp günü geldiğinde hasta olurlar, sonra bakaya ( Askerlik davetine zamanında başvurmayınca kalınan yasadışılık) kalırlar ve askeri mahkemeye verilirlerdi. Mahkeme de hemen sonuçlanmazdı.
Bir tanıdık vardı 21 kez bakaya kalmış, askeri hakim “rekor sende” demiş.
Ben de bir kez bakaya kaldım. İhtisas yaptığım hastane askerlik daireme eğitimi devam ediyor diye evrak göndermemiş, daha doğrusu bu görev bana aitmiş sonra öğrendim bunu. Evraklarımı ve gerekçemi yazdım savunmamda. Uzamadan sorun giderildi.
İhtisas bitip uzman olunca 1 gün bile rapor almadan ilk çağrıda askere gittim. İlk durak Samsun Sahra Sıhhıye Okulu idi. 38 gün temel eğitim aldık, 6 cildiyeci idik. İlk başvuruda görevli levazım astsubay “ ya cildiyeciler her dönem tek tek yumurtlardı, bu kez 6 oldunuz” dedi. Eylül ayıydı Samsun sıcaktı. Astsubay gelenden gidenden bunalmış,formayı çıkarmış, atletiyle. Sevimli biriydi.
Bu altı yumurtadan biri de Serhandı. Serhanla iyi arkadaş olduk. İzmirli. Onunla okulun avlusunda volta atarken tedavide zorlandığımız hastalarla ilgili konuşmalar yapardık. Ağrılı zona hastalarında ilk günlerde steroid verilmesinin ağrıyı giderdiğini Serhan’dan öğrenmiştim.
Yanaşık düzen , silah atışı ve iç güvenlik eğitimleri derken hayattan bir tecrübe geldi geçti 38 gün. Kışla komutanı çok babacan biriydi.” Doktorlar ast-üst olayına alışkın oldukları için onların temel eğitiminde hiç sıkıntı çekmiyoruz “ demişti. Öğretmenlerde zorlanıyoruz diye de eklemişti.
Dönemin sonunda kura çektik. Bana Isparta çıktı. Kutudan çektiğim pusulada şöyle yazıyordu:
“ Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı 200 Yataklı Isparta Asker Hastanesi Baştabipliği Emrine”
Isparta’ya gidince ilk öğrendiğim iki kavram : Eğridir değil, Eğirdir. Dilim hiç şaşmadı o yıllardan beri. Eğirdir.
Bir de askeri hastane değil, asker hastanesi.
Isparta Asker Hastanesi
Asker hastanesi şehrin 8 km kadar dışında Eğirdir yolu üzerinde. İlk uğradığımda o sıra hastanede olan meslektaşlarla falan tanıştım, gazinoda kağıt, okey oynuyorlardı ,sigara bol, öğle arası. Ben kent merkezine ineyim de ev bakayım deyip, yola çıktım, otostop yapacam, bir pikap durdu, tanıştık, adam hastanenin çatısını yapan taşeron müteahhit. Araç telefonu var o zaman cep çok yok . Ev kiralama niyetimi öğrenince bana epey yardımcı oldu ama olmadı. Olsun, ayrılırken çok teşekkür ettim. O zamanlar araç telefonuyla konuşmak falan epey para. Değerli bir jestti benim için. İlk defa gördüğü, belki adını bile sormadığı biri için bir süre sokak sokak ev aradı.
Sonra elimde bir adresle Halıkent mahallesine yollandım. Bizim Beşbinevler gibi toplu konut alanı. Orası burası derken Gönen ilçesinin belediye başkanının evini tuttum. Aylık kira 50 milyon, yakıt 10 milyon, asteğmen maaşım 145 milyondu.
Site yöneticisi emekli öğretmen İbrahim bey evinde akşam yemeği ikram etti sonra da beni otogara bıraktı. İlk tanıştığı kişiye çokça yardımcı olan Ispartalılarla karşılaşıyordum. Hadi bakalım hayırlısı.
Birkaç gün sonra taşındık. O ara ülke gündemi karışık. Eşyalar evin sağında solunda , taşıma şirketi her zamanki gibi bırakıp gitti, parasını almayı bilirler.
Televizyonu kurdum, açtım . Kanal 6 ‘da kanalın sahibi Korkmaz Yiğit konuşuyor. Başbakan Mesut Yılmaz aleyhinde ifşaat yapıyordu. Tehdit mi edilmiş ne Milliyet gastesini alırken ,öyle bir şeylerdi.
Zil çaldı. Kapıda elinde gümüş bir parlak tepsi ve güleryüzüyle Vesile abla. Tepside halley ,mısır patlağı ve bir termos çay var,bardaklar var. Alt komşumuzdu Vesile abla . Gönenli bir hemşire ve öğretmen eşi Mehmet abi. Çok çalışkanlardı. Mehmet abi aynı zamanda izci, aynı zamanda sınıkçı ,aynı zamanda usta bir çiftçi. Elma ve kiraz bahçeleri vardı.
Namütenahi elma,kiraz. Namütenahi bitmez tükenmez demek. Babamın lafıdır.
Gönenin Tarlapınar mesireliği, Uluborlu’nun tepesindeki çirkin kaya, Eğirdir gölü kenarında asker eğlenceleri, Yazılı Kanyona Murat 124 ile 6 kişi gidiş, Senirkent’te yatılı okulda yediğim kuru fasulye.
Yalvaç’ın politik ağırlığı. Ortaokulda okuduğum Fakir Baykurt hikayelerinde sıkça geçtiği için bu coğrafi isimlere aşinayım. Fakir Baykurt, Burdurlu ama Gönen Köy Enstitüsü mezunu. Bir Gönen daha var. O Balıkesir’de. Bu Isparta Gönen.
Isparta’da nüfus cüzdanımı kaybetmiştim, yenisini çıkardım. Alınca farketmiştim.
Tam doğum günümde yenilemişim: 28.09.1999 günü.
Sonra bitti işte.
O bir yıl ne bir yıldı.
Karşılıksız iyiliklerin yılı, okey oynamayı öğrendiğim yıl, orduevinden ucuz ama lezzetli baklava aldığım
yıl, bitiminde serum takılmak zorunda kaldığım kros yarışmasında 1. olduğum yıl.
Okey oynamayı askerde öğrendim. İnanmıyoruz dedilerdi duyanlar.
Isparta Asker Hastanesi bahçesi. Ocak 2000
Pandemi biterse Isparta’yı yeniden görmek istiyorum. Mehmet abiyi görmek
istiyorum,çocuklarını,Gönen’i.
Uğur abiyi, Gülnur ablayı görmek istiyorum.
Isparta benim için iyiliktir, vefadır, sahip çıkmadır. Isparta güldür.
Isparta’yı yeniden koklamak istiyorum.
Bu zamanda pek kalmamış güzellikleri yaşadığımız anlara takılmak istiyorum.