Namuslu insanların alın teriyle yazılır emekleri,
Namussuzlarında ayak oyunlarıdır şebeklikleri,
Şerefsizliğin ambargosunu kırmak lazım yoksa , haksızlık yapanların sabahı bayram olacak..
Zora karşı, inanışımızla direniş zamanı..
Deli olmak zamanı.. Masum ve temiz..
Bizim dünyamızda delilerin parayla şiddetli geçimsizliği vardır.
Oysa akıllı bildiklerimizin paradan başka derdi yoktur.
Onların hayattaki tek korkusu ölümdür..
İşte o ölüm, kimilerine göre düğün, kimilerine göre mitralyöz seslerinde hoş gelen sonsuzluktur..
Deliler gibidir bazen Gazeteciler doğrularını susarak saklar.
Bilirler ki akıllılar yalanlarını konuşarak dışa vurur.
O zaman yazma vaktidir.. Sorumluluk ilkeleri gereği..
Hırsından susanlar tırnaklarını, o akıllılar ise meslektaşlarının hakkını, yer..!!
Virüs belasından kurtulmak, İnsanlığın geleceği aydınlık olsun diye kendilerini yakmayı göze alan sağlıkçıların verdikleri mücadele ayakta alkışlanırken,
Saygı ve minnetle,
Yüz kızartıcı suçları arama motorlarında bulunan ve halen İnsanlığa dönüş yapamayanlar tereyağından kıl hesabı yapar…
Kim bilir yarına hangi yüzle çıkacaklar…
Yok, hükmü kalmadı insanlığın.
Şimdi tetikçilikle beslenmek moda!.
Mevsimler mağlup onlarda, sevinçler cesur o yolda…
Hepimizin yüzünde umutlu bir gülümse zamanı..
Yarın utanacaklar bugünden saklansın çünkü doğruluk yarına bıraktı bugünden birçok anı…
Yollar dezenfekte ediliyor, gönüller temizleniyor..
Yine olacak, sokaklarda çocuk koroları.
Parklardaki yaşlı insanların yoktan var edilen umutları…
Çayların demlendiği evlerde kalanların ağızlarında memleket türküleri.
“Kahramanlar ölmez, halk yenilmez”
Biz artık geriye bakmıyoruz zira nefret politikası mavileri aldı hayatımızdan
Kurulan samimiyetlerin ardında, İnsanlık kalmadı..
Düşmanlık fersah fersah zapt ediyor her yanımızı.
Korkumuz da düşmanlardan değil elbet,
İnsanlık, kan kaybediyor bir daha bulamayacaklar damarların da ki o asil kanı..