Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

“yol ıssızdı, kulaklığım yoktu , cebimde açtım radyoyu…. “

Perşembe akşamı kandildi. Kandil

Perşembe akşamı kandildi. Kandil akşamı resmen başladığında ben  Safranbolu’da  bir yerlerde yürüyordum.

Bir yerler  dediğim   bizim  evin etrafı . Öyle tıkış tıkış  bir mahalle değil, sokaklar, cadde falan  rahat .

Manzara  mükemmeldi  valla bakın alttaki resim. O sıra ben de mistik müzikler  dinliyordum, yol ıssızdı, kulaklığım yoktu , cebimde açtım radyoyu,

Radyo Voyage’ı.

Cepten ses  çıkıyor,nadiren de olsa yanımdan birileri geçiyor,  bir tuhaf adam  sesli yürüyor .

Nolacak bu dünyanın hali “modunda . Sahi nolacak? Yapay zeka süpürecek mi hepimizi?

-Safranbolu -Bağlarbaşı

Çokca mesaj geldi, çoğumuza   geldiği gibi. Hele otomatik göndermeyi bilen  bir arkadaşınız çoksa, ne diyeyim inşallah sadece  resim gönderiyorlardır.

Resimse  hemen sonraki mesaja  geçmesi  çok hızlı  oluyor. Yazıysa ,her ne kadar benzer şeyler  bekleseniz de belki  farklı birşey vardır diye  göz gezdirdiğiniz oluyordur.

Yalnız kandiller  artık  eskisi  gibi değil. Bunu herhalde sadece  ben böyle algılamıyorumdur. Tamam  bir şeyler oldu , değiştik  biraz ( biraz mı ?)  ben ,sen, o,  biz ,siz ,onlar  hep beraber.  Mesela eskiden kandillerde  annem arardı .

Perşembe günü bekledim arasın da “kandiller  artık eskisi  gibi değil”  yargımdan vazgeçeyim  diye, yok. Demek kandiller eski kandiller  değil. Perşembe saat 24 oldu, annem aramadı, kanaatim pekişti.

Sen evlatsın  senin araman lazım diyebilirsiniz , kesinlikle  doğru amma ben telefon özürlüyüm. Çoğu akrabam bilir. Zor ararım amma  kolay yazarım.

Kandil denince  zihnimde  beliriveren  bir şiir var. İsmet Özel şiiri. Esenlik Bildirisi adlı şiirinde geçer ;

“Bir şehrin urgan satilan çarşilari kenevir

kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa

yagmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmiyorsa

o şehirden öcalmanin vakti gelmiş demektir

Şiir 1973’de yazılmış. Burada ne demek istedi diye uzun bir tartışma yapılabilir.

Tamam şehirde kenevir kokmuyor, buhur da kokmuyor usta   nasıl olacak intikam almak ?

Belki İsmet Özel  meramını  anlatmış  olabilir  bu geçen 48 yılda  , ben kaçırmış olabilirim.

Bilmiyorum. Elan merak da etmiyorum. Belki bilen bir arkadaşım vardır.Yoruma  yazarsa  öğrenmiş de oluruz.

İsmet Özel,  aslında şiiri anlamak için bir de kitap yazdı : “Şiir okuma kılavuzu “. Şiiri anlamak için  bir kılavuz lazım diyor. Ha  diyince  anlaşılmaz  öyle şiir.

İsmet Özel’in “Mataramda tuzlu su ” adında  beyin yakan bir şiiri de vardır.Bunu iyi anladığımı iddia edebilirim. Benim mataramda da  tuzlu su var  çünkü:

“beyazların yöresinde nasibim kalmadı

yerlilerin topraklarına karşı suç işledim”

Ekşi sözlükte  “mataramda tuzlu su”şiiri  ile ilgili sarsıcı  bir yorum var,  aklımdan  çıkmaz :

“minicik puntolarla yazarak cüzdanımda muska niyetine taşıdığım, yanımda diyar diyar gezdirdiğim, şizofreninin yanında bir de sağlam bir yabancılaşma temasına sahip olan cumhuriyet tarihinin en sarsıcı şiirlerinden.

Şiirlerini ya da yazılarını  beğendiğiniz   şairlerin ya da yazarların hangi takımı tuttuğunu sormayın, hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Olmadık  işler yapan çıkıyor.

Tüm çok beğenilen şair ve yazarların  gizemli bir  resmi olmalı. Yüzünün  tüm ayrıntıları olmadan, yandan mesela ,hafif gölgemsi bir  fon. Sesini filan da duymayalım.

“Tutunamayanlar”ın yazarı Oğuz Atay’ın 1975’de TRT’de bir söyleşisi var. Edebiyat  konuşuyorlar. Zamanının şekilsiz bir takım -elbise ve  kısa  kravatı, top sakal ve hayalimde  hiç  olmayan bir ses. Şöyle ne bileyim , Turan Engin  gibi sesi  olaymış  iyiymiş.

Oğuz Atay deyince, Oğuz Atay üniversite öğrencisi  iken  ünlü piyanist Suna Kan ile tanışıyor,  ondan çok hoşlanıyor. Sonra üç gece üst üste  rüyasında Suna Kan ‘ı görüyor. “Rüyamda görüyorum pijamayla ayıp olur “diye  düşünmüş  olmalı ki  sonraki gece takım elbise ile uyuyor.

İyi şeyler yazanları ,yazdıkları iyi şeylerle hatırlasak yeter.