Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

YÜZÜMÜZÜN GÜLDÜĞÜNE BAKMAYIN, İÇİMİZDE DERİN BİR DEVLET HASTANESİ EKSİKLİĞİ VAR…

ÖZET: Bu günkü yazımız hakkaten çok önemli… Her yazımdan önce “Lütfen bu köşeyi okuyup zaman kaybetmeyin” desem de, bugün ki yazıyı mutlaka OKUYUN… Yaşadığımız, nefes aldığımız bu kentin acilen bir DEVLET HASTANESİ’ne ihtiyacı var… O yüzden de hastane konusunda yazılan tüm yazılar hayati öneme sahip…

ÖZET: Bu günkü yazımız hakkaten çok önemli… Her yazımdan önce

Hanımefendiler, beyefendiler, Titrettin Abinin köşe yazısına hepiniz hoşgeldiniz..

Bugün yine köşe yazısının dibine vuracaz hep beraber… Bilinmeyenleri açığa çıkartmak gibi bir gayesi olmayan, sis perdesinin perdesini koparan, iyilerin dostu kötülere çokta sert gözle bakmayan, ağlarken güldürebilme gibi bir misyonu olmayan mizahimsi köşe yazarınız Titrettin abiniz her hafta olduğu gibi bu hafta da sizlerle…

Gazetemizin oyun kurucusu, sokakların Bruce Willis’i, Karabük Gündem’in generali, gazetecilerin virtüözü, tez zamanda Karabük Kent Meydanındaki direğe ismi verilesi ulu patronum Semih GÜLEN’le  hafta başı gündeme dair konuları masaya yatırmak üzere istişare toplantısı yaptık…

Toplantı öncesi genel gardımı alıp boşa düşmemek için özel kalemden toplantı gündemini çaktırmadan öğrenmek adetimdir.  Brezilya’nın balta girmemiş ormanlarından gelen, tazecik çekirdeklerden çekilmiş ve kokusuyla insanın içini ısıtan iki kahve alıp Semih GÜLEN’in kriptosu özel kalemine gittim… Kahve arasında “Ya bu kadar yoğun gündem arasında bu toplantıda nerden çıktı şimdi?” gibilerinden bi zarf attım… Konu Karabük’ün Devlet Hastanesi eksikliği ile ilgiliymiş… Ohhh çok şükür… Gündemde ben olmadığım sürece hiççç sorun yok… İstediği kadar toplantı olabilir, bence mahsuru yok…

Birde böylesi günlerde konu ben değilsem, anında patroncu olurum… Alttan alttan odun atarım konuya ki, tartışma alevli geçsin…

Bana lazım olan bilgiyi aldıktan sonra yarım kalan kahvemle toplantı odasına geçtim… Toplantıya başlarken patronun üzerindeki ceketin düğmelerinin iliklenmediğini fark ettim… Birde ne hikmetse her aldığı ceketin kolları uzun geliyo Semih GÜLEN’e… İlerde büyüyünce de giyer diyecem de, öyle bi ihtimalde yok…  Ceketin kollarından el parmaklarının sadece tırnak uçları görünüyo.. Birilerinin uyarması lazım… Ama o ben olmam…

 

VER ODUNU VERRR….

Neyse toplantı başlarken baktım gazetemizin outdoor spor yazarı, kuş gözlemcisi, mesleğinin Şansal BüyükA’sı, boş zamanlarında gurmelik ve gezgincilik yapan Spor Müdürümüz Soner MANAV henüz gelmemiş… Tam istediğim ortam…  Tam sobaya odun atma zamanı…

Sevgili patronum, sokakta kime sorsam gazetemizin spor yazılarıyla ilgili şikayet alıyom… Koskoca Karabük’te spora dair çok az şey çıkıyor sizin gazetenizde, falan gibi şeyler söyleniyo. Benden duymuş olmayın ama spor servisine tek ayakta durma cezası mı veriyosun, falakaya yatırıp sopa mı atıyorsunuz bilmem ama bi yaptırım şart” dedim.

Hafifçe kafasını sallamasıyla bana hak verdiğini anladım… Aradan 10 dakika geçti geçmedi üzerinde eşofman takımı, elinde bi kahve ile spor müdürü Soner MANAV geldi toplantıya…

Spora yazıldım, spor salonundan geldiğim için biraz geç kaldım” dedi… Bak bak mazerete bak… Gazetenin spor sayfası bomboş ama Spor Müdürü maşallah çok sportif… İçimden “Herhalde spor salonuyla ilgili yazılar yazacak bizim gazetede” diye geçirdim…

Şahsen ben oldum olası spora karşıyımdır.. Hiç faydası olduğunu görmedim… İnsan neden spor yapar ki? Ortada bi yarışma yoksa, veya profesyonel olarak sporcu değilsen, niye insan kendine bu eziyeti yapar ki… Çevremde spor yapanlara sorduğumda, sağlıklı olmak için diyen var, sırf spor salonunda karı kız kesmek için spor salonuna gidiyom, diyen var… Toplum içinde sosyal görünmek için spor yapan var…

Valla ben şu yaşıma geldim, sırf spor yaptığı için zayıflayanı da, uzun yaşayanı görmedim… İnsanın kendi kendine yaptığı bi işkence gibi geliyo bana… Ama yemeklerde ekmeği, makarnayı kesip te zayıflayan bi sürü insan tanıyom.. Misal bizim matbaacı İsmail AKÇA… 1 ayda 10 kilodan fazla verdi sadece yediklerine dikkat ederek… Ama spora gidip te ayda 3 kilo verene şimdilik şahit olmadım…

 

KARABÜK’E DEVLET HASTANESİ ŞART Kİ HEMDE ÇOK ŞART…

Neyse biz toplantımıza dönelim…  Brezilya’nın balta girmemiş ormanlarından gelen, tazecik çekirdeklerden çekilmiş ve kokusuyla insanın içini ısıtan kahvemden bi yudum daha alıp “Buyrun sevgili patronum toplantıya başlayabiliriz” dedim…

Arkadaşlar konu önemli.. Karabük için hayati bir konuda herkesten destek bekliyorum.. Biliyorsunuz Karabük’ün Devlet Hastanesi yok.. O yüzden de Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi artık mevcut hasta sayısını kaldırmıyor. Karabük’ün acilen bir Devlet Hastanesine ihtiyacı var” dedi..

Kent meydanındaki direğe ismi verilesi, gazetemizin generali Semih GÜLEN’i hiç bu kadar haklı görmemiştim…

Etrafımda kime sorsam mevcut hastane ile ilgili serzeniş var. Kimi istediği branşa numara bulamamaktan, kimi yoğun bakımdaki yatak sıkıntısından, kimi de görüntüleme merkezi için 6 ay sonraya randevu vermekten bahsediyo… Semih GÜLEN ilk kez kedi olalı bi fare yakaladı, diye düşündüm içimden…

Zonguldak bile koskoca Tıp Fakülteleri olmasına rağmen birde Şehir Hastanesi için kulislere başlamışken, şu Karabük’te hala bir Devlet Hastanesinin bile olmaması sağlık konusunda ne kadar da yetersiz olduğumuz gerçeğini ortaya koymuyo mu? Bence koyuyo.. Maalesef yıllardır Karabük’te bu sorunu herkes göz ardı etti…

ARTIK YETER demenin zamanı geldi de geçti diye KARABÜK GÜNDEM olarak biz kolları sıvadık. Her gün, her köşe yazısında KARABÜK DEVLET HASTANESİNİ gündem de tutmak boynumuzun borcu…

 

KONUYU Bİ FIKRA İLE BAĞLAMIŞ OLALIM..

Konu hastaneye geldiği için aklıma bi fıkra geldi…

Temel parmağını camla kesmiş. Telaşla yeni kurulan sağlık kuruluşlarının birine gitmiş.

İçeri girince malum iki kapı çıkmış karşısına: Birinde “Hastalıklar”, diğerinde “Yaralanmalar” yazıyormuş.

Durumuna uyan yaralanmalar kapısından içeri girmiş.

Önüne yine iki kapı çıkmış: Birinde “Kanamalı”, diğerinde “Kanamasız” yazıyormuş.

Kanamalı kapıdan girince yine iki kapı çıkmış karşısına:

Hayati Önemde Olan” ve “Hayati Önemde Olmayan.”

Hayati önemde olmayan kapısından girince kendini sokakta bulmuş..

Evde sormuşlar: – Temel sana iyi baktılar mı?

+ Hiç bakmadılar ama organizasyon harika :)))

Önümüzdeki hafta görüşmek üzere, herkes kendisine iyi baksın.. Malum hastane sıkıntımız var… Geçen dönem ki Sağlık Bakanımızın “Koronadan kurtulmamızın bir yolu var, YAKALANMAMAK” demişti. Sizde hastane eksikliğini hissetmek istemiyorsanız HASTALANMAYIN