Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Mustafa Akay 50 Bin Oyla Birinciyiz Diyor..

  Karabük CHP Millevekili

IMG_1875

 

Karabük CHP Millevekili Aday Adayı Mustafa Akay Karabük Gündem Gazetemizi ziyaretinde iddialı görüşlerini yeniledi.

Akay ; “KARABÜK’TE HEDEF 50 BİN OY VE BİRİNCİLİK..” Dedi.
CHP Genel Merkezi’nin ÖNSEÇİM KARARI ALMASINI çok olumlu bulan ve onun için de aday adayı olduğunu belirten AKAY,   Parti tabanının çok heyecanlı ve diri hale geldiğini belirterek,  7 Haziran Genel Seçimi için “ŞAHSEN BENİM HEDEFİM EN AZ 50 BİN OY ALARAK,MİLLETVEKİLİ ÇIKARTMAK VE CHP’Yİ KARABÜK’TE BİRİNCİ PARTİ YAPMAK..” diyor.

CHP Emek partisidir,felsefesinde “Emek En Yüce Değerdir” ilkesi vardır, Karabük emek kentidir , Cumhuriyetçilerin bu kez CHP çatısı altında toplanma isteği gözle görünmektedir  şeklinde açıklamalar yapan AKAY, 34 sene bir fiil gazetecilik yaptım, 5 Yıllık Yenice Belediye Başkanlığı yaptım,Sosyal Demokrat dergisini çıkarttım,tecrübeliyim ve şu an gördüğüm CHP nin iktidara yürüdüğüdür ” dedi.

 

Geçenlerde Karabük Gündem’de yayımlanan “Mustafa Akay açtı ağzını Yumdu Gözünü” yazsını ilk siz yayımladınız ve müthiş tepkiler aldım ben yine o söylemlerimin arkasındayım hatta ona ilaveten de 2.bir yazıyı yazdım bunun da dikkate alınmasını istiyorum diyen Mustafa AKAY, ” Karabük CHP si toparlandı çıkışa geçiyor,dün yapılan eksikler bugün yapılmıyor,partililer akın akın İl binalarına,ilçe binalarına gidiyor, Vatandaşlar yolda,iş yerinde bu çıkışı konuşuyor,bizim iddiamızı 7 Haziranda görülecektir” dedi.

 

İşte Mustafa AKAY’ın 2. Yeni Bir Şehir Efsanesi Doğdu Başlıklı Yazısı 

 

 

Geçenlerde yazdığımız “Para odaklı siyaset kirlidir” başlıklı yazı öylesine gürültü çıkardı ki, sanki yeni bir şehir efsanesi doğdu.
Bildiğiniz gibi, yurdum insanı şehir efsanelerini dinlemeye, anlatmaya hatta ve hatta zaman zaman uydurmaya bayılır.
Şimdileri de birileri yazdığımız bu yazıdan sonra sanki bir şehir efsanesi varmış gibi, dinliyorlar, anlatıyorlar.
Ne yazmışız yazımızda…?
Yeni girilen süreçte renkli adayların ortaya çıktığını, birilerinin yalakalık ve yavşaklıkta sınır tanımadığını vurgulamışız…

Yazıyı okuyan da okumayan da “yalaka” ve “yavşak” sözcüklerine takılmışlar. Tabii hemen de yakıştırmayı yapmışlar. Onlara göre, biz aday adaylarına “yavşak”, “yalaka” demişiz…Böyle midir işin aslı? Damarına basılmadığı sürece, karıncayı incitmeyen, beş yaşındaki çocuğa bile saygı göstermekten kaçınmayan Mustafa Akay’ı nezaket kurallarının dışına çıkmakla suçlayanların kendi terbiyelerini gözden geçirmelerini önerirken, bu sözcüklerin kesinlikle ve kesinlikle aday adaylarına, parti yöneticilerine ilişkin olmadığını vurgulamak isteriz.

Bu sözcüklerin kullanılması ilk bakışta yanlış gibi görülebilir.
Ancak, o yazı ülke genelindeki gelişmeleri ve yaşananları anlatan bir yazı olduğu için o sözcüklerin de kullanılması zorunlu olmuştur.

Yandaş TV’lerde, basın organlarında ve sosyal medyada iktidara yaranmak için dalkavukluk ve şaklabanlık yapanların davranışlarını “yalakalık” ya da “yavşaklık” sözcüklerinden başka hangi sözcükle dile getirebilirsiniz.
Okumayan, araştırmayan, incelemeyen, soruşturmayan, sorgulamayan ve bu yazıyı eleştirenlere sormak isteriz. Birileri çıkıp; bu Cumhuriyet’in kurucusunu her akşam yandaş TV’lerde yerden yere vurarak birilerine göz kırpanlara, rüyalarında Allah’ın kendisine CHP’den istifa et AKP’ye geç dediğini anlatanlara, reklam ve rol kapmak için Atatürk’e demedik laf bırakmayan sanatçı müsvettelerine, yandaş kanallarda O Büyük insana ve Cumhuriyete demedik laf bırakmayan liberallere, Allah aşkına söyleyin “yavşak” ya da “yalaka” denmez mi?

Yurdum insanı, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı da çok iyi becerdiği için, bu sözcükler üzerinden yeni bir şehir efsanesinin doğmasına zemin hazırlıyor. Yazıyı okumamış, özümsememiş, deyim yerindeyse anlamamış yani Sayın Cengiz Has’ın dediği gibi yazıldığı gibi gibi değil, anladığı gibi yorumlamış olanlara çok fazla bir şey söylemeye çaba göstermenin de anlamı yok diye düşünüyorum.

Yazıda, Türkiye’deki siyasi gelişmeler ele alınmış ve siyasetle paranın ilişkisi dile getirilmiş. Özellikle ANAP’tan sonra siyasette paranın tamamen egemen olduğu irdelemesi yapıldıktan sonra günümüze yansımaları ele alınmış.
Yazıda, hiç bir örgütten söz edilmiyor. Hiç bir parti yöneticisinin adı yazılmıyor, böyle oldu, şöyle oldu denilmiyor.
Denilen o ki, artık siyasette Türkiye’de giderek para egemen oluyor ve bazı değerler ayaklar altına alınıyor, bu da siyaseti kirletiyor. Kısacası, denilen bu. Ardından, bunun sağ partilerde olabileceğini, ama emek ağırlıklı sol partilerde kesinikle böyle olmaması gerektiği vurgulanıyor.

Seçimleri ekonomik anlamda rahat geçirebilmek için yönetici pozisyonunda olanların kesinlikle “paralı aday” söyleminde bulunmamaları öneriliyor. Bu önerinin içtenlikle yapılsa dahi, tabana başka türlü sirayet edeceğini, seçmenin ya da başka kitlelerin adaydan beklenti içine girebileceği anlatılıyor.
Kısacası, para odaklı siyaset kirlidir deniliyor…
Peki Türkiye’de para odaklı siyaset kirli değildir diyebilecek babayiğitler var mıdır?

Yazıda ele alınan bir başka konu da parti içi demokrasinin şimdiye kadar gereği gibi işletilemediği, bunun çeşitli aksaklıklara yol açtığı, örgütün motivesini kırdığı, heyecanın yitirilmesine yol açtığı şeklinde ele alınıyor. Bunun böyle olmadığını söyleyebilecek arkadaşlarımız çıkar mı?

Türkiye’deki bir grup insanla, partinin bu seçimde üyeyi hatırlaması, parti içi demokrasinin işletilmesi için “ön seçim” talebinde bulunduk.

Bazı parti büyüklerimizin; Karabük’te yaşamayan, seçimden seçime Karabük’e gelen ve her parti içinde adaylığı dillendirilen sağ kökenli siyasetlerin adlarını telafuz ettikleri şehir efsanesinden yola çıkarak ve çok varlıklı başını kaşımaya vakti olmayan bir işadamına teklif götürüldüğü söylentileri üzerine “tepeden inmeciliğe karşıyız” eğer “ön seçim yapılırsa aday adayıyız” şeklinde tepkimizi koyup, örgütlerimize danışarak “aday adayı olduğumuzu” kamuoyuna açıkladık ve başvurumuzu yaptık.

Deyim yerindeyse bu partinin çaycılığını bile yapmış, örgütün ne demek olduğunu bilen, bu işin zorluklarını yaşamış bir kişi olarak benim “örgüte” ve “örgütün” emekçilerine kötü laf söylemem mümkün olabilir mi?

Ama,ne yazık ki; yazıyı okumayan ve üzerine basa basa söylüyoruz anlamayanların yarattığı şehir efsanesinde böylesine bir saçmalık yayılıyor. Daha önceleri çeşitli kentlerden gelip çeşitli yerlere aday olanlara bu yazıyla göndermeler yapıldığı kulaktan kulağa yayıp , hatta yalan yanlış bilgiler verilerek bir karşıt cephe oluşturma çabalarını da gülerek izliyoruz.

1995, 1999, 2002, 2007 seçimlerinde ellerinden tutup Ankara’larda aday yapabilmek için karargah kurduğumuz kişilere gönderme yapacak kadar saf mı görünüyoruz?

Bu son yazıyı yazma amacımız; iyi niyetli olup kendilerine bizimle ilgili olumsuz görüşler aktarılarak, yanıltılmak istenilen dostlarımız, parti üyelerimizi bilgilendirmektir. Ama, parti üyelerimizin ve kamuoyunun şunu da bilmesini isteriz. Biz, emeğimize ve üyenin gücüne güvenerek yola çıktık. Hiç kimsenin de, ardımızdan “Mustafa Akay’ın parası yok. Seçimi nasıl götürecek” türünden laflar etmesini affetmeyiz. Böyle bir anlayışı da etik bulmayız. Bizim, üyeye, aday adaylarına ve örgüte laf söylemeye hakkımız ve haddimiz olmadığı gibi, birilerinin de Mustafa Akay’ın parasızlığını gündem maddesi yaparak üye nazarında önünün kesilmesine izin vermeyiz. Biz nasıl hakkımızı ve haddimizi biliyorsak, karşı politika üretiyorum mantığıyla bu lafları yapanlar da hadlerine bileceklerdir.

Hazine neden partilere seçimlerde yardım yapmaktadır? Seçimlerde harcamak için değil mi? Sol partilerde komün ya da dayanışma denilen bir olay yok mudur? Parası olmayanın aday olma hakkı olmamalı mıdır? Eğer her şey paraya odaklanacaksa, halk çocuklarının ve emekçilerin seçilme hakkı gasbedilmez mi? Neyse..
Kaldı ki, bu yazı sonrasına üzerlerine bir şeyler alınanlar çokça olmuş. Buna, Anadolumuzun güzel bir deyimiye, “yarası olan gocunur” desek yanlış mı olur?

Kısacası, biz örgüte, üyeye, halka ve emeğe inanan bir insanız.
Ankara’daki bir kaç kişinin iki dudağından çıkacak lafla aday olmayı içimize sindiremeyiz. Onun için “sandık” dedik. Eğer, ilk aşamada üyemizin desteğiyle ön seçimden , ardından da halkımızın desteğiyle seçimden başarıyla çıkarsak bilinsin ki; ancak üyenin, örgütün ve halkın emrinde oluruz.

MUSTAFA AKAY

CHP KARABÜK MİLLETVEKİLİ A. ADAYI

Web Tasarım & SEO: Best4SEO