CHP Karabük Milletvekili aday adayı Mustafa Akay adaylık başvurusu sonrası açtı ağzını yumdu gözünü. Adaylığı için parti içinde ve dışında parası yok söylemlerine ve ayrıca iktidar partisi için çok sert eleştiler yapan gazeteci Akay bakın nasıl yorum yaptı…
PARA ODAKLI SİYASET KİRLİDİR…
Yeni bir genel seçim sürecine girdik. Ülke genelinde binlerce aday adayı milletvekilliğine soyunmak için partilere başvuruyor.
Bu süreç çok renkli geçeceğe benziyor.
Çünkü, değişik özelliklerde adaylar ortaya çıkıyor. Kimisi şow yapıyor, kimisi birilerine yaranmak için yalakalık ve yavşaklıkta sınır tanımıyor.Bunlar işin gösteri yanı.
Ama, ilginç olan bazı aday adaylarının bu işi meslek haline getirmeleri.
Siyasi bilgisi, birikimi, deneyimi ve de hiç bir özelliği olmayanlar ortalıklarda cirit atıyorlar.Kimisi bilgisini ortaya koyuyor, kimisi emeğini, kimisi de parasını ortaya koyuyor.
Elbette, siyasette paranın yeri var. Her şeyde olduğu gibi siyasette de para olmayınca olmuyor. ANAP’la başlayan paralı siyaset anlayışı günümüzde tavan yapıyor.İnsanlara deniliyor ki, “parası olmayan siyaset yapamaz”.
Sermayeye dayalı ya da sağ parti dediğimiz partilerde bu olağan sayılabilir. Ancak, emeğe dayalı partilerde bunun böyle olması yadırganacak bir durum olmalıdır.
Siyasette ideoloji, ilke önemlidir. Özellikle sol partilerde ideoloji ön plana çıkarmalıdırlar.
İdeolojiden yoksun sol partilerin sağ partilerden farkı kalmaz.
Üzülerek söyleyelim ki son yıllarda sol partilerde de para odaklı siyaset anlayışı egemen olmuştur ve bu anlayış hızla ilerlemektedir.Bu anlayış, siyaseti kirletecek bir anlayıştır ve sadece partiye değil, ülkeye de zarar verici boyuta ulaşacaktır zamanla.
Şimdi, örgütlerde “paralı aday” düşüncesi egemendir.
Adamın toplumda karşılığı olup olmaması önemli görülmemektedir örgütlerin başındaki bir kısım zevat tarafından. Onlar için önemli olan adayın parasının bulunup bulunmamasıdır. İşte, bu anlayış partiye kaybettirmektedir. Bu anlayışın partiye kaybettirdiğini yaşadıkları deneylerle bilmelerine rağmen, aynı anlayışı tekrar tekrar seçimlerde öne çıkaranlar, partinin kazanmasından öte kendi çıkarlarını düşünmektedirler. Bunun örnekleri Türkiye’mizde çoktur.
Oysa, sol partilerde siyasetin ana ilkelerinden birisi “Temiz siyaset, temiz toplum” düşüncesi olmalıdır.Siyasi partilere hazineden yapılan yardımın bir bölümü , nüfus ve aldıkları oya göre il ve ilçe örgütlerine gönderilerek, yukarıdan aşağıya yeni bir kurum oluşturulmuştur. Bu kurum, siyasette liyakat, bilgi, birikim, donanım, toplumda karşılık özelliklerini bir kenara itmiş,sanki bir memuriyet kurumunu meydana getirmiştir.
Partinin kirasının her ay düzenli gönderilmesi, il ve ilçelerdeki dayanışma duygusunu da köreltmiş, örgütleri tembelliğe itmiştir. Örgütler, köyde, mahallede çalışma yapmayı unutmuşlardır. Köye, fabrikaya, tarlaya gitmek seçimden seçime yapılan sanki bir zoraki çalışma yapmaya dönüşmüştür.Genel merkezden gönderilen paralar, birileri için bir rant olarak görülmektedir. Bu zamanla tatlı bir rantta dönüşmüş ve koltuklar önemli hale gelmiştir. Hatta ve hatta koltuklar ballı koltuklar olmuştur. Ballı koltukları yitirmemek için masa başı delegelerle kongreler yapılmış, hiç bir bilgisi ve becerisi olmayanlar yönetim kademelerinde görev alır duruma gelmişlerdir.
Partinin politikalarını anlatmak, muhalefet etmek anlayışı bir kenara itilmiş, çalışmadan kopulmuş ve parti lokalleri ya da kahve köşelerindeki oyun masalarında siyaset üretilir olmuştur.
Bu anlayış, sandıktan hep korkmuştur. İlçe ve il kongrelerinde sandık konulmamıştır. Belediye Başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve milletvekilliği seçimlerinde hep paralı aday aranmıştır. Kısa bir süre sonra yapılacak genel seçimlerde de. “paralı aday buluruz, harcamaları o yapar, genel merkezden gelen parayı da cukkalarız” düşüncesi ortaya konulmuştur. Onun içindir merkez yoklaması istemek, onun içindir paralı aday arayışına girmek.Ankara’dan, İstanbul’dan bulunacak paralı adaylarla gidilecek seçimler ise yine başarısızlığı getirecektir. Seçimden seçime aday gösterileceği ile gelen paralı adayların seçildiklerinde ulaşılabilirlikleri tartışmalı olacağı gibi, kaybettiklerinde bulunabilecekleri de kuşkuludur.
Kısacası, özellikle sol partilerde siyaset paraya endeksli yapılmamalıdır. Üyeye, halka güvenilmelidir.Paralı aday isteyenler, adaya seçmenin tümüne para mı dağıttıracaklardır? Yoksa, paralı adaydan beklentileri kendilerinin cebine bir şeyler mi girmesidir?
Bu düşüncede olanların, mağdur olduğu için 250 kg. kömür, dört paket makarna alan yoksul yurttaşa eleştiri getiren politika yapma hakları da yoktur.
Bunları zaman içersinde çok konuşacağız, yazacağız.Ancak, şunu söyleyelim ki; “paraya odaklı siyaset” kirli bir siyasettir.
Oysa, Türkiye’nin temiz siyasete, temiz topluma gereksinimi vardır.