Çevrenizde kilerden çok duymuşsunuzdur hep “Akıllı ol- aklını kullan” diye.. Akıllı olmak, akıllı kalmak ölçütü de nedense hep parayla ölçümlenir…
Oysa Deliler… Yani Akıllı olanlara karşı akılsız gibi görünenler… Ne parayla işleri vardır, ne mevkiiyle…
Karabük’ün yaşayanları bilir …
Deli Ali’sini… En şefkatli-yumuşak kalbi ile çocuklara yaklaşımını, yaşlılara bakışını !!, Deli olduğu halde taşıdığı koca yüreği…
Ya..! Deli Kezban, Koskoca Başbakan-Cumhurbaşkanı Demirel ‘i bile şaşırtırdı… Ve Deli Mustafa’da ki akıl… Deli Şakir’de ki okuma isteği kitap aşkı..
Deli Rıfkı’mız sağ halen sokaklarda anons geçer görürsünüz kimseye zararı olmaz zira o bu dünyada hırslarından arınmış yaşar…
Aklını en iyi şekilde kullanan bu deliler mazi de kaldı belki ama toplum içinde ki duruşları baki kaldı hep..
Deliler çok kitap okumuşlardır, cümlelerin içindeki gizli özneleri akıllı insanlardan daha kolay bulurlar. Kozmik bir ışık vardır gözlerinde. Karanlıklara en çok onlar itiraz eder, kimseyi sırtından vurmazlar…
Şimdiki zamana odaklanmış halleriyle aslında özgürlüğün keyfini çıkartarak, karşılıksız severlerdi onlar…
Delilik, “akıl ve cesaret arasındaki köprüde halay çekmeye benzer” diyenler ne kadar da haklıymış..
********** *********
Trafik…Trafik…
Trafik kaosu her geçen gün sarpa sardıkça insanlar hayvanlaşıyor…
Gayet efendi, kendi halinde ki biri bile trafiğe çıktığında bozuluyor, edepsizlik, ukalalık diz boyunu aşıyor..
Tut tutabilirsen…
Yollar 1969 model araçlar her sene artınca zaten otomatik bir sıkışma yaşanıyor buna tahammülsüzlük ve efelik eklenince biraz kibir biraz kendini beğenmişlik eklenince ortaya karışık bir hayvani tür çıkıyor…
Bir de trafik ekiplerinin radar uygulaması yok mu????
Aman Allah… 90 Km hız yaptın vur cezayı …..
Peki aracını çift sıra park ederek trafiği alt üst eden hiç olmadık yere aracını bırakarak çekip giden….
Yokk yok onlar önemli değil…. Ana bulvarda 90 Km hız yap gör ebenin nikahını…
Elinde sigara, kulağında telefon….sol şeridi kapatmış bide şeritleri ortalamış.. önemli değil canım, siz 90 km suratla sakın ha hız yapmayın…
Önemli olan RADAR…
Şehir içinde her yerden çıkan YAYA…hikayesi var bide..
Tabii ki yayalar geçiş üstünlüğüne sahip ancak her yerden ayrı bir yaya araçların önüne atlıyor, dur birinde olmadı 2…3 ünde bir sonra 4.atlıyor önüne…
Gülmemek elde mi…Trafik kaosunu yaratan hayvanlaşan tiplere kızmamak elde mi?
Burası KARABÜK biz yıllar önce DEVE demiştik, neresi doğru ki demiştik…
********** *********
BAKIN O TARİHTE NE YAZMIŞIZ
2016 Mart ayında ki yazılarımıza baktık…2 seneyi geçmiş ama arşivler ortada işte…. Söz uçup gidiyor, yazı kalıyor tabi….
KARDEMİR için etkin ailelerin kavgasının kent üzerinde derin yaralar aşabileceğini yazmışız, olabileceklere dikkat çekmişiz…
Birileri yangına benzinle giderken biz aman ha demişiz…!!
Çok önemli bir bölümü tekrar paylaşmakta yarar gördük bu arada…
“Nisan-Mayıs derken Genel kurul sonunda görürüz bizde ne olur biter… Kardemir bu kent için önemlidir… 8 Kasım gerçekleşirken belki bugün yöneticilik yapan, idarecilik sergileyen bir çok isim evinde film seyrediyordu… Ancak, o anlamayan küçük beyinlere dip not verelim… 8 Kasım da direnen bir kent vardı, “Fabrikalarımı kapattırmam” diyen… Sonra ücret almadan çalışan aldıkları ücretlerden vazgeçen çalışanlar vardı o İşletmelerde bugünleri görsün/yaşasın gelsin diye…
Belki bugün onlar yok, o mücadele verenlerin çoğu vefat da etti, yada kentten ayrıldı.. belki Karabük caddelerinde gezenler de vardır, ancak bugün birileri rahat etsin diye elini taşın altına koyanlar vardı o zamanlar..…Şimdi dışarıdan gelen bir idareciye bunu nasıl anlatırsın…”
Demek ki görünen köy kılavuz istemezmiş… Biraz yaşamak, biraz samimi olmak ve reel yaklaşımlar sunmak gerekiyormuş…
Ne mutlu ki bize dün söylediklerimizi bugünde iftiharla söyleyebiliyor, yazabiliyoruz…
KARDEMİR’DE şimdi bahar rüzgârları esecek sinyalleri geliyor ve özellikle iki ailenin Osman Kahveci Yönetim Kurulu üyeliğinde anlaşması buna ılık tutuyor…
Ne demişler hayvanlar koklaşa koklaşa.. İnsanlara konuşa konuşa…,anlaşacak…
********** *********
KARABÜKSPORUMUZ ÜZERİNE….!!
Kara bulutların çökmesi 4 sene önce başladı….
Avrupa kupalarında oynamış, iyi bir takım bir takım idari hatalar yüzünden küme düşmüştü, İlk kez düşmüyordu ki KARABÜKSPOR olayları günün şartlarına göre analiz etme alışkanlığından olsa gerek kıyamet koptu…
Sonra bir yönetim boşluğu oluştu…
Birkaç isim birkaç oluşum derken siyasi gücün etkisi ile HFT getirilmek istendi…
Açık ve net bir tavır koyduk ve dedik ki “H.Ferudun Tankut, sendika başkanıyken yararlı olabilir ancak bu dönemde emekli bir vatandaş olarak faydası dokunmaz, tecrübelerinden yararlanmak isteniyorsa danışmanlık yapsın, kulüp başkanlığı başka bir şey”
Bir bocalama oldu, araya 1 aylık Hakan Yılmaz Başkanlığında yönetim sıkıştırıldı…
Ama, KARABÜK’TE sahip çıkmayınca olaya HFT geldi oturdu kulübün başına…
Geçmiş dönemlerde ki menajerler ile çalışma alışkanlıkları, tutarsa tutar ver parayı Arap yağı bol bulmuş sürer koluna bacağına misali bol bol harcamalar yapıldı…
Hocaların eline listeler verildi, bir başka hocaya git sinyali verildi, hiç hoca olmaz dediğimiz 2lig hocasına 5 hafta dayanamayan kendileri oldu ancak uçup giden kulüp paraları bu kentindi…
Nitekim, sonunda borçsuz kulüp denildi 2017 Nisan ayında, ama Haziran ayında ki kongrede 190 milyon borç çıktı…
İşte bitiş noktası da burasıydı..
HFT den nemalananlar kuyruk sallarken, Karabüksporun bu noktaya geleceğini yazan ve kahredenler, işin içinden çıkılamaz bir durum alacağını biliyorlardı…
İşin içinden de halen çıkılamadı zaten…
Ziya Ünsal Yönetimi dosyaları bilir kişilere inceletti, dosyalara savcılık el koydu, iş mahkemelik, şimdi Ankara da transfer yaparak Karabük’e gönderip orda resmi işlemleri tamamlayın diyenler yok ortada, garip Karabük’lü 7-8 yönetici hesap veriyor ancak ADALETİN terazisi şaşmaz !!
Ardından KAYYUM olmasın diye bir gecede yaptığı Yönetim ile Mehmet Aytekin çıktı ortaya…
Karabük’te hiçbir iş adamı çıkmadı, çıkamadı ama M.Aytekin çıktı işte dün yazdığımız gibi bugünde yazıyoruz “Yüreğini koydu” parası olmasa da..
Bu arada KARDEMİR Binde 2leri kaldırdı… Bu KARDEMİR dışındaydı ancak mutlak KARDEMİR’E haddecilerden ve DÇ sanayisinde ki İş adamlarından dayatma vardı ki böylesi bir karar alındı..
Bu arada KARDEMİR 32 Milyonluk sponsorluğunu sorgulama adına haklı olarak “ bundan sonra ki sponsorluktan da” çekildi…
Şehir halen seyrediyordu… Film gibi…Klavye başında Ziya Ünsal yönetimine sallayanlar olmadı Mehmet Aytekin yönetimine sallayanlara karşı gelmişti bir anda… Oysa 190 milyonluk borcu yapan HFT yoktu ortada…
Cambaza bak…cambaza politikaları bu kentte çok rahat uygulanır… Öyle de oldu…
Aytekin istifa et çağrısı geldi 10 gün önce sosyal medyadan. Sanki birileri düğmeye basmıştı..
Oysa kentte kim çıkarsa çıksın yönetimi kim üstlenirse üstlensin 1.7 milyonluk bonservis parasını acilen bulmak durumundaydı YOKSA TRANSFER Yasağı geliyorum diyordu…
M.Aytekin’in bir gecede bulduğu yöneticilerde birer ikişer istifa edince kulüp adeta ‘komedramı’ oynamaya başlıyordu..
Kimilerine göre iki ailenin çatışması kimilerine göre yöneticilerin beceriksizleriydi ama 190 milyonluk borcun menajerlere ödenen hatta izleme komitelerine ödenenleri unutuyordu herkes…
Arjantin gezileri, Almanya gezileri, Ofis yenilemeler ? off off ye babam ye. Yemeyen domuz misali herkes ucundan koparmış somunun da bunu yapan fırıncı nasıl bir somun yapmış yemekle bitmemiş ona da şaşıyoruz doğrusu..
Neyse biz bugüne gelelim..
Yarın kongre kararı alınsa en azından 21 gün gerek 2.kongre tarihinin gerçekleşmesi için..
Yani 1 Temmuzda kongre kararı alsa bu yönetim ancak 21 Temmuzda belli olacak çıkarsa eğer yeni yönetim…
Amma velakin 17 Temmuzda bu kulübün ölüm kalımı var, bonservislerin tamamının bedellerinin yatması gerek…
İşin özü şu sevgili KARABÜKSPORLULAR,
İş ne Mehmet Aytekin de ne de taraftarda iş kentin siyasilerinde ve iş adamlarında..
Eeeh onlar uzak durdukça siz birilerine vur abalıya yaptıkça bu iş çözüme kavuşmaz…
Kalın sağlıcakla….