Nöbetçi Eczaneler
** – **
Ramazan bayramı sonrası çıktığım tatil programım kaldığı yerden devam ediyo… Son yazımdan sonra bi sürü eleştiri gelmiş… “Titrettin denizin ortasında balık tutarak yazısını yazıyo.. Gazeteci, gazetesinde oturup yazısını yazmalı” falan demişler, sözde… Hepsinin altında da beni çekemeyen, Kent Meydanındaki direğe ismi verilesi patronum Semih GÜLEN’in imzası var… Sağda solda işi gücü bırakıp benim dedikodumu yapmış… Beyaz Baret OSGB’nin doktoru Vasfi AYDIN’dan, Safranbolu’nun kayyumu Mustafa KURİ’ye kadar, Yeşilçam Konak restoran sahibi Hilmi EROĞLU’ndan, Metin ÇELİK’e kadar önüne gelene şikayet etmiş… “Türkiye’yi geze geze yazı yazıyo” diye…
Çok biliyosan sende çık Karabük’ten, sende yaz oralardan, derler adama.. Kabiliyet meselesi… Cunda Adasından da yazabiliyom, Midilli Adasından da… Akyaka’daki Halil’in Yerinden de, Kapadokya’daki Cave House’lardan da… Allah vergisi… Hem ne demişler, Çok Gezen mi bilir, Çok Okuyan mı?? İlber ORTAYLI hocam ne demiş? “Ben gezerken okumayı seviyom”… Aynı ben gibi…
Şimdi ben Akyaka’da Azmak Nehri’nde tekne turu yapıyosam, Sedir Adası’nda geziyosam, Aşıklar Yolu’nda yürüyüş yapıp, Idyma Antik Kenti’ni ziyaret ediyosam bunun ne gibi bi zararı olabilir ki?? Mesela Mudo giyim Ali TEKİN abimde aylardır geziyo.. En son geçen hafta Gürcistan Batumi’den ses verdi… Batumi’nin en yüksek tepesine çıkıp bana el sallamış… “Titrettin Abi görebildin mi?” diye birde telefon açtı… La havle.. Demek ki çok gezince de böyle oluyo… Dünyayı hala düz sanıyo galiba;))
ASANSÖRDE BENİ KAYBEDEN, TATİL DE NELER YAPARDI KİMBİLİR??
Dün de Metin ÇELİK beni arayıp, estetikli patronum Semih GÜLEN’in hakkımda ettiği dedikoduları tek tek anlattı sağolsun… Sonra da “Konum atta, atlayıp geleyim yanına” dedi… “Tünele giriyom şimdi, ben seni ararım” deyip kapattım telefonu… Durduk yere başıma bela almayayım diye…
Metin ÇELİK deyince aklıma hep o eski hatıra geliyo… Adam beni zamanında otelin asansöründe kaybettiydi yaa… İstanbul’da kaldığımız otelin 5. Katından aşağı inip, giriş katındaki restorana kahvaltıya inerken asansörde kaybetti beni…
Asansör 2. Katta durunca, dalgınlıkla o indi asansörden.. Ben asansörde Giriş katına doğru inerken, Metin ÇELİK ne yapmış?? Yandaki diğer asansörün düğmesine basıp, asansöre binmiş, daha gideceği katın düğmesine basamadan 6. Kattan asansörü çağırmış birileri… Asansör 6. Kata çıkmış… Ordan binenler 3. Katta inmiş… Sonra asansör hoppp 5. Kata çıkmış… Bi aşağı, bi yukarı derken 15 dakika sonra baktım yanında bi otel görevlisi ile girdi kahvaltı salonuna… Beni görünce yolda cüzdan bulmuş gibi sevindirik olmuştu… Utanmadan birde bana bi sürü laf söyledi… Neymiş efendim onu neden aramamışım, çok rahat bi adammışım, oturup kahvaltı yapıyomuşum, falan filan…
La birader düğmeye basıp, giriş katına gelmeyi bilmiyon mu? Neymiş ellerinde çanta olduğu için o düğmeye basamadan bi üst kat, bi alt kat derken, gitmiş gelmiş asansörle… En sonunda bi kat görevlisi görmüş bunu da “Hayırdır beyefendi, sorun mu var?” deyince, “Kahvaltı salonuna gidecektim, kayboldum” demiş… Kat görevlisi de elinden tutmuş getirdi yanıma kadar…
Şimdi bu adamla benim bi yola çıkabilme şansım var mı? Aklı başında olan hiç kimse almaz bunu yanına… Allah’tan beraber çalıştığı Adnan usta bu durumları bilmiyor da, 2 senedir beraber çalışıyorlar.. Yakında öğrenir o da Metin ÇELİK’i…
Neyse, Allaha yakın bana uzak olsun… Evin yolunu kaybetmeden bulabilmesi bile mucize…
KEDİ KADAR OLAMADI..
Konu kaybolmaya gelince aklıma bi fıkra geldi…
Bir ailenin evine bir kedi dadanmış. Ne kadar kovsalar da gitmiyormuş. Bir gün adam, kediyi bir çuvala koymuş ve ormanlık bir yere götürüp bırakmış. Sonra eve gelmiş.. Fakat çok geçmeden kedi de çıkagelmiş.
Adam kediyi tekrar götürmüş ve bu defa biraz daha uzağa bırakmış. Sonuç aynı. En son kediyi almış, karışık yollardan giderek çok uzak bir yere bırakmış. Fakat geriye dönerken kendisi yolu karıştırmış.
Ne kadar uğraştıysa yolu bulamamış.
Evi telefonla aramış ve karısına “Kedi geldi mi?“ diye sormuş..
Karısı “Evet, geldi” deyince, “O kediye söyle, gelsin beni alsın, yolu bulamıyorum” demiş. Metin’in de sonu bu adama benzeyecek…
HAFİF Bİ RÜZGAR, HAVA MİS… AMA SİZ SIKI GİYİNİN…
Neyse ben kaldığım yerden devam edeyim… Benim bulunduğum bölgede hava hafif rüzgarlı ama ılık bi hava var… Karabük’e baktım meteoroloji bu hafta için soğuklar geri geliyor uyarısı yaptı… Gündüzleri 7-8 derece, akşamları buzzz.. 1-2 dereceye düşüyo sıcaklık… O yüzden kışlıkları çıkartın gardroptan… Bağa bahçeye gidip çiçek böcek resimleri atanlarda üşütmesin kendisini… Demedi demeyin…
10 gün sonra hava mevsim normallerine dönüyo… O zamana kadar biraz sıkı giyinin, derken yine benim yazının sonuna gelmişiz…
Ya bu arada sizden bişey rica etsem ayıp olur mu ki?? Aranızda bizim gazete patronu Semih GüLEN’i tanıyanınız var mı?? Hani şu estetikli, top sakallı, kel ama saçı varmış gibi davranan, 1,55 boylarında… Eğer yolda molda denk gelirseniz söyleyin de, benim şu köşenin alanını biraz uzatıversin… Yazılarım, okurların bi kısmının tam tadı damağında kalacakken, bana ayrılan köşenin sonuna geliyoz. Ne oluyo o zaman?? Hamamda kafasında sabunla kurnanın başında yıkanırken suların birden bire kesilip öylece kalması gibi kala kalıyo okurlarım… Rica ediyorum şu sabunu kafamızdan çıkaracak kadar su versin… Şimdiden destek olacaklara teşekkür ediyorum… Perşembe gün ki yazıma kadar sıkı giyinin, üşütmeyin…
MERAKLISINA NOT: Titrettin Abi yazıları her Pazartesi ve Perşembe günleri KARABÜK GÜNDEM Gazetesi ve https://karabukgundem.com internet sitesinde yayınlanmaktadır.