Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

BASIN ÖNE EĞİLMESİN…

Türkiye’de basına uygulanan sansür

Türkiye’de basına uygulanan sansür hep var olsa da, özellikle son birkaç yılda basın ve basın çalışanlarına uygulanan baskılar gün geçtikçe artmakta.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Basın, Milletin müşterek sesidir.” sözü bu manada anlamlıdır. Basının görevini özgürce yapabilmesi ve yaptığı görevin amacına ulaşmasında, hiç kuşkusuz basın hürriyetinin büyük önemi bulunmakta..

Türkiye’de her daim olduğu gibi bu dönemde de mevcut yönetim anlayışı ile ters düşen basın ve yayın organları çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kaldıkları gibi, basın çalışanları ve gazeteciler de benzer tehlikelere maruz bırakılıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, bir önceki yıla göre dört sıra yükselerek 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada yer aldı.

TGS tarafından hazırlanan raporda ise 26 gazetecinin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunduğu belirtildi.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yayımlanan RSF raporunda listenin ilk üç sırasında İskandinav ülkeleri Norveç, Danimarka ve İsveç bulunurken listenin son sırasındaysa Kuzey Kore var. Bu ülkenin önündeyse Eritre ve İran bulunuyor.

2021 yılında 153’üncü sırada olan Türkiye, bu yılki raporda dört sıra yukarı çıkmış görünüyor. RSF endeksine göre bu ilerlemede medyaya dönük baskılara karşı sivil toplumun ortaya koyduğu mücadele etkili oldu. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 2005 yılında 98’inci sırada yer alıyordu.

Peki Basın özgürlüğünün koşulları nelerdir? Dersek , Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatlarında basın özgürlüğünün üç tür sınırı bulunmaktadır diyerek açıklayabiliriz..

“Devletin ve toplumun güvenliğinin korunması

Başkalarının şöhret ve haklarının korunması

Ahlakın korunması” dır

Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre de “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” der..

Peki Basın hürdür sansür edilemez ne demek?

“Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır” demektir

Basın; bireyin ve toplumun ihtiyaç duyduğu her konuda, haber alma, araştırma, bilgilendirme, aydınlatma, toplum ve ülke yararına kamuoyunun duygu ve düşüncelerini objektif olarak yansıtmasına, insan hakları ile temel hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır… 

Basın demokratik hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru, haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracıdır. Tarafsız ve objektif bir biçimde haber ve bilgi akışı sağlayarak toplumu aydınlatma ve doğru bilgilendirme görevi yapmaktadır.

Önemli bir kamu hizmeti niteliğindeki bir görevi yerine getirmektedir. 

MEDYA bu görevini yaparken; gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve özle biçim arasındaki denge unsurlarını da gözetmek zorundadır..

Günümüz de soru sormasını bilmeyen, araştırmacı gazeteci olarak KAMU yararına katkı sağlayacak haberleri geliştirmeyen o kadar GAZETECİYİM diyerek gezen kimlik hırsızı var ki?

Topluma faydası olmayan, sadece kendi çıkarlarını düşünen…..!!!

Derken …….,

Bu yazımızı yazmaya başlamışken (8 günlük tatil ardından), aldığım bir haber üzdü…

Bir dönem gazete ortaklığı yaptığım, sevgili kardeşim, Şükrü Gökkaya’nın Cuma akşam saatlerinde gözaltına alındığını duydum..

Kendi özel sosyal medyasından gazetecilik dürtüsü ile bir haberi yayınlarken, KAMU yararına olacağını düşünmüş olacak ki aynı zamanda sorgulamış..!

Her doğru her yerde söylenmez diye düşünebilirsiniz, ancak GAZETECİNİN görevi sorgulamak…

Karşılığında YOK böyle bir şey denebilir…

Yada ‘evet var ama gerekçeleri bu şeklinde’ denebilir..

Tüm DEMOKRATİK ülkelerde yapılması gereken açıklama yapılacağı yerine, gözaltı?…

Hiç hoş olmamış tabi..

Ancak kısa zaman içinde tepki gelişimi, Ankara’dan aramalar, Karabük’te sağduyu derken 3-4 saat sonrada serbest bırakılmış..

Bir gazeteciyi seversiniz sevmezsiniz?

KAMU adına haber yaptığı zaman toplum refleksi geliştirilemezse “Basının Özgür olduğu kadar toplumda o oranda ÖZGÜR olur” bunun bilinmesi gerekir..

Bu Gazeteci de olsa STK da yönetici de olsa VATANDAŞ da olsa böyle olmalı..

ATATÜRK Türkiye’sinde böyle olmalı..