EĞİTİM İŞ KARABÜK İL TEMSİLCİLİĞİ BAŞKANI ZEKİ ÇELİK, KBÜ MİMARLIK FAKÜLTESİNE, İLAHİYATÇI BİR ÖĞRETİM GÖREVLİSİNİN ATANMASINA TEPKİ YAPARAK “BU ÜNİVERSİTE ATAMALARI YENİ FELAKETLERİN HABERCİSİDİR” DEDİ
Çelik yazılı bir açıklama yaparak; ” İnsan hayatını hiçe sayan, rant ve cahillik eksenli kentleşme ülkemizde henüz 35 bini aşkın cana mal olmuşken üniversitelerin hali, tıpkı 1999 depremi gibi bu depremden de ders çıkarılmayacağının adeta göstergesi niteliğindedir.
Bir üniversitede Fizik Bölümü’nde görev yapan profesör unvanlı bir öğretim üyesinin “Deprem öldürmez, Allah öldürür” açıklaması hâlâ tepki çekmeye devam ederken, Karabük Üniversitesi (KBÜ) Safranbolu Başak Cengiz Mimarlık Fakültesine, İlahiyat mezunu Prof. Dr. Muhittin Kapanşahin’in atanması, bunca felakete ve rezalete rağmen akademinin iktidar eliyle dinselleştirilmesinin nasıl son sürat sürdürüldüğünün ispatı olmuştur.
Gelinen noktadaki tek rezalet bu liyakatten uzak atamaların artık teknik üniversitelerde dahi pervasızca yapılabilmesi değildir. Daha acısı; çarpık, kuralsız, denetimsiz yapı stokları ve “seçim şekeri” niteliğindeki imar afları nedeniyle 10 ilimizde hala geceleri bina enkazlarının altından inleme sesleri duyulurken, tam da bu felaketlerin ileride yaşanmaması için büyük öneme sahip teknik üniversitelerin bu liyakatsizliğe sahne olmasıdır.
“Bu ülkenin böylesi bir acıyı bir daha yaşamaması için ne yapmalıyız”, “fay hattı üzerine kurulu bir ülkedeki tüm beton yapılaşmasını daha bilimsel ve kurallı hale nasıl getirebiliriz” diye düşünmesi gereken yöneticilerin, daha depremin yaraları bile sarılmamışken ülkenin gelecekteki inşaatlarının bile enkaza dönüşmesine yol açacak hamleler yapmasının kesinlikle akılla ve vicdanla yan yana gelir tarafı yoktur.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Yaşadığımız büyük acının ana nedenlerinden biri de eğitimsizliktir. Daha gözyaşımız bile kurumamışken eğitimsizlik yüzünden felaket yaşadığımız bir alanda, eğitimsizlikte ve liyakatsizlikte ısrar etmek, bizleri farklı bir sonuca götürmeyecektir.
Japonya’da hafif yaralanmalara neden olan düzeyde bir afetin ülkemizde felakete dönüşmesi nasıl “kader” değilse, bu mantıkla ülkede hiçbir alanda ileriye gidilemeyeceği de bir sır değildir.
İktidar, üniversiteleri tepeden inme biçimde şekillendirmeyi ve gericileştirmeyi bırakmadıkça, üniversiteler özerk ve bağımsız bilim yuvaları haline gelmedikçe ülkenin inşaattan demokrasiye kadar hiçbir alanda çağı yakalaması mümkün olmayacaktır.
Bizim insanımız bundan daha iyi bir yaşamı hak ediyor! Bizim gençlerimiz daha iyi bir eğitimi ve daha liyakatli yöneticileri hak ediyor! Ve daha yeni kaybettiğimiz 35 bini aşkın insanımızın hatırası, bu felaketten ders çıkarılmasını hak ediyor! Bu dersin sonuna kadar anlatıcısı olacağız!” ifadelerine yer verdi